BRÜKSEL
MEKTUBU
Yakup
YURT
|
|
yakup.yurt@skynet.be
|
SEYİR DEVLETİ VE SARKOZY…
1979
öncesinde, üniversitede öğrencilik yıllarımda okuduğum bir
kitabı aradan geçen uzun yıllara rağmen hiç unutmamışımdır.
Bu kitaptan şu anda üniversite öğrencisi olan oğullarıma da
bahsettim, birkaç kez. 1977 yılında Flammarion yayınlarında
çıktı. 318 sayfa. Piyasada tükenmiş bir kitap. Bulunmuyor.
Ancak bazı ciddi kütüphanelerde var. Oğlum ULB
Kütüphanesinde buldu, aldı, geldi. Tekrar okudum yıllar
sonra. Güncelliğinden hiçbir şey kaybetmemiş.
***
Yazarı o zamanlar Mouvement des Radicaux de Gauche denilen
Fransız Sol Radikaller Hareketi başkanlığını da yapmış olan
Roger-Gérard Schwartzenberg olan “L’Etat-spectacle”
başlıklı, bir solukta okunan bir kitap. Alt başlığı “Le
star système en politique”. Yani “Seyir Devleti-Siyasete
uygulanan star sistemi” gibi birşey, üç aşağı beş yukarı.
Sürükleyici, başlayınca bitirmeden bırakılamayan türden yani.
***
Kitap kısaca şunu anlatıyor : Siyaset bir gösteri sanatıdır.
Çoğu
zaman da tek kişilik gösteridir. İktidarın kişiselleşmesi
ile, siyaset dünyası, gösteri dünyası gibi, starlara, yani
yıldızlara dayanır. Partiler, programlar büyük rolleri
dağıtan süperstarların arkasında silinip giderler.
Süperstarlar tarihin çeşitli dönemlerinde değişik roller
oynamışlardır. Veya tarihin değişik dönemlerinde
süperstarlık görevine ulaşanlar o dönemin gereklerine uygun
roller oynarlar. Kahramanlık rolü oynayanlara birkaç örnek :
de Gaulle, Mao, Staline, sonra Brejnev veya Amin. Sıradan
insan rolü oynayanlar : Pompidou, Ford, Carter. Cazibesi
yüksek liderler : Kennedy, Trudeau, Giscard d'Estaing.
Babacan rol oynayanlara örnek Raymond Barre. Bu « starlar »
siyasetlerini tanıtmak ve yaymak için siyaset medyasını
yarattılar. Medyaya uyarlanmış ısmarlama siyasetler
ürettiler. Basın, radyo, televizyonu iyi kullanan pahalı
profesyonellere yöneldiler. Medya savaşlarında büyük paralar
döndü, transferler yaşandı. Tiyatro veya sinemada olduğu
gibi oyunlar oynandı. Uzman imaj şirketleri türedi.
Siyasetçilere giyim-kuşam, makyaj, konuşma, vücut dili
öğretildi. Konuşmaları yazılıp ellerine verildi. Onlara
sadece okumak kaldı. Sonuçta vatandaş oynanan siyasi oyuna
seyirci kaldı. Medya sersemliğine kapıldı. Kendisine
birşeyler biliyor zannettirildi. Canı sıkıldıkça zaplamaya
başladı, kanal değiştirir gibi parti değiştirdi. Böylece
demokrasi ölmediyese de, ölmek üzere can çekişiyor. O
nedenle Seyir-Devletini yıkmak için davranmanın tam zamanı.
***
Niçin bunca uzun bir giriş yapma ihtiyacı hissettim ?
Sarkozy yüzünden !
22 Şubat 2008 Cumartesi günü Paris’te Tarım Fuarını ziyaret
etti Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy. Oradaki kalabalığı
görünce, dayanamadı.
Gülümsemeye ve hal hatır sormaya başladı. Kalabalıktan
insanların ellerini sıktı.
Sarkozy elini sıkmak istemeyen bir ziyaretçi ile ağız
dalaşına girdi.
İleri yaşta gözlüklü bir Fransız “yoo hayır, bana dokunma”
dedi Sarkozy’e hitaben.
Sarkozy anına tepki verdi, “O halde, defol” diyerek.
“Beni kirletiyorsun” diye devam etti cüretkar adam.
Eski bir avukat olan Cumhurbaşkanın repliği gecikmedi : “O
halde, defol, zavallı salak”.
***
45 saniye süren bu diyalog sekansı günlük Fransız gazetesi
Le Parisien.fr sitesinde 100.000 kez görüntülenmiş. Ve
YouTube ve Dailymotion’da izlenebiliyor.
***
Yine buna benzer bir olay Kasım ayı başında Brötanya’da (Batı
Fransa) mazot fiyatlarındaki artışı protesto eden bir
balıkçı ile Cumhurbaşkanı arasında yaşanmıştı. Güvenlik
güçlerinde etkisiz hale getirilen pervasız genç balıkçı (21)
Ocak ayında Elize Sarayını ziyaret eden bir balıkçı heyetine
dahil edilmişti.
***
İki olasılık var.
Birincisi : Cumhurbaşkanı da insandır,her insan gibi bazı
özellikleri vardır ve fevri davranması normaldir.
İkincisi : Reklamın kötüsü yoktur, medyayı kullanmak gerekir.
Sizce hangisi daha makul ?
Bence ikincisi.
Birileri bizi acımasızca kullanıyor, işletiyor.
Tüketim toplumu sarmalında ömürlerimiz tükeniyor.
Aptal(laştırma) kutusuna bakmaya devam !
Bizler
mışıl mışıl uyurken çok sular akıyor Paris köprülerinin
altından…
İyi seyirler, efendim !..
Brüksel, 25 Şubat 2008
YAZARIN
DİĞER
YAZILARI:
Seyir
devleti ve Sarkozy
Rehberlik
nedir, ne değildir
Yoğurt
tuttu mu, tutmadı mı, yakında görülecek…
Danke
Şön Dazlak
Brüksel’de
durum ne?
Medya
diktatörlüğü, gönül körlüğü
Sisli
havada siyaset
Kurban
Bayramı Arifesinde Bazı Görüşler!
07
Aralık dört iyi insanımızın öldüğü kötü bir gün…
Belçikalılaştıramadıklarımızdanmısınız?
İstanbul’a
gay belediye baskanı mı? Vay anasını…
Ah
Belçika, vah Belçika
Bayram
geldi neyime!
Bugün
19 Mayıs Gençlik Ve Spor Bayramı (mı)?
SARKOZY
VE SEÇİMLERE BİR AY KALA
BELÇİKA'DAKİ DURUMUMUZ...
Gerçek
tek, yorumlar farklı...
Kem
küm, lam lum!
MERİNOS
KOYUNU MU, GLOBAL SERMAYENİN OYUNU MU?
BRÜKSEL'E
KAR YAĞDI, GÖNLÜM ÜŞÜDÜ…
Yılbaşı
bahane, dostluk şahane
Yılbaşı
gecesi yaklaşırken
Küresel
Sessizlik
İmkansızı
olanaklı hale getiren devlet adamı: Bülent Ecevit
Korku
Bahçesinde Sevgi Yeşermez
Bugün
23 Nisan
Tarihte
ve gelecekte kadının yeri
Mösyö
Sarkozy kimdir?
Esti
Nesim'i Bahar, Ya da Nevruz Ateşi
Darbede
Doğan Deniz
Kısır
Döngü veya Kuyruğunu Isıran Yılan
Edison
lambaya püf dedi!
Her
şeye gülünür mü?
Mozart
Bugün 250 Yaşında
UĞUR’suz
bir günün düşündürdükleri!..
Kurban
Bayramı Arifesinde Bazı Görüşler
Epifani
Yortusu ve Kral Galetası
Düşünüyorum,
Öyleyse Varım
(Descartes)
Yılbaşı
Gecesi Yaklaşırken
Ankara-Brüksel
Diyaloğu...
BREL
en büyük Belçikalı seçildi
Çağdaş
Uygarlık
Yolları
Mayın
Döşeli
Adile
Naşit: Vazgeçilmez ve bir daha gelmez…
İntihar
Komondosu Belçikalı
Meryem
Dil
ve Aşağılık Duygusu
ÖEK
Üçlüsüne Ne Oldu?
Bayram
Geldi Neyime
Ramazan
Bayramınızı candan kutlarım!...
Ah
Mutluluk Ah!..
Değişim,
Gelişim ve İlerleme
Sınıftan Atılan "İnkarcı"...
Avrupa,
Avrupa, Duy Sesimizi...
La
Brabançonne ve İstiklâl Marşı
Darbelerle
Dolu 55 Yıl
Tükenen
Ömürler
Gurbetten
Gelmişim...
Lahey'de
Kısa Bir Günden İzlenimler
1950’den
Mektup Var…
Nereden
geldik, nereye gidiyoruz?
Tutarlılığa
Davet
Köprünün
altından daha çok sular akacak
SAYFA
BASI
|