A vitaminini unutmayın! Mevsim meyvesi gibisi yok. Strese son vermenin 15 yolu Kendinizi değil kilonuzu yakın
·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
   
   


  BRÜKSEL MEKTUBU

               Yakup YURT

 

yurtyakup@gmail.com




MR aradığı kahramanı bulabilecek mi ?

13 Haziran 2010 erken genel seçimleri ortaya son derece ilginç bir tabloyu gözler önüne serdi. Kuzeyde oturan Flaman halkı milliyetçi sağın temsilcisi NV-A’da buluşurken, Güneyde oturan Valon halkı ile Brükselli Fransızca konuşanlar kısa adı PS olan sosyalist partide toplandılar. Ve bunun dışında birkaç orta boy parti daha varlıklarını devam ettirdiler tabir caizse... Kısaltması olan MR harfleriyle anılan liberal reformcu hareketin ayağının altındaki halı kaydı, parti tam bir türbülansa girdi. Partide başkanlık topa tutuldu ve başkanlık yarışı alevlendi. Çalkantılar duracağa benzemiyor. Her tarafta güvensizlik diz boyu ve çatlak sesler susmak bilmiyor. İşin garibi o beklenen kurtarıcı/kahraman başkan adayı ufukta görünmüyor...


Küçük krizciklerden sonra, büyük kriz geldi çattı. Resmi olarak herşey yolunda. Fakat hükümeti kurma görevi ezeli rakip PS başkanı Elio Di Rupo’ya verildi. Köprülerin altından çok sular aktı. Federal hükümete katılma şansı yok gibi bir şey. Kaç yıl süreceği bilinmeyen muhalefet yılları MR’i bekliyor. Halbuki MR doğası icabı muhalefete hiç alışık değil. Dışarıya karşı durum küçümsenerek geçiştirilmeye çalışılıyor. Hiç kolay değil. Zira dünün dost görünen ideolojik düşmanları bugün birbirini uzun süre yok etme uğraşı veriyorlar. Kapitalist sistemi kesinlikle eleştirmeyen PS geçmişin sosyal kazanımlarını savunuyor ve her seçimde özellikle Brüksel’de yabancı kökenli yeni Belçikalıların oylarının neredeyse tekelini elinde bulundurmayı başarıyor. PS’in Brüksel’deki seçim başarısı akademik bir araştırma konusu olacak kadar çok kapsamlı. Zira bu satırların yazarının şahsi gözlemleri sonucu gönül rahatlığıyla yapabileceği saptamaya göre ilgili partinin Türk kökenli seçilmişlerinin veya seçilmemiş adaylarının çoğunluğu – istisnalar hariç – kesinlikle sosyalist değiller, hatta sosyalizm karşıtı insanlardan oluşuyor. Seçmen kitlesi ise genellikle muhafazakar tabir edilen ve Türkiye ölçeğinde AKP, MHP, SP, vs... gibi sağ partilere oy verecek kişilerden oluşuyor. MR’deki hoşnutsuzluğun kökleri çok derinlerde. Partinin bazı ağır topları Brüksel’deki başarısızlıklarını yabancı kökenli seçmenleri oylarını alamamakla açıklıyor. Partinin yabancı kökenlilere karşı tavrıyla stratejik bir hata işlediğini söylüyor ve yönetimi Brüksel’in demografik ve sosyolojik gelişmesini  doğru okuyamamakla suçluyorlar. Ufak tefek makyajla açtlaklar eskiden olduğu gibi kapanmıyor.

MR partisi 2002 den beri yapay olarak bir araya gelmiş olan PRL, FDF ve MCC olmak üzere ikisi büyük, biri küçük üç kanattan oluşuyor. Çoğu zaman çatışan bu çıkar gruplarını bir arada tutmak kolay birşey olmasa gerek. O nedenle pilotu (pilotları) suçlamak çok anlamlı değil.
Hoşa gitmek için her fikri barındıran fakat gelişmesini tamamlayamamış bu toplama partide genel bir güvensizlik duygusu hakim. Brüksel bir türlü fethedilemediği için Frankofon camiada bir yalnızlık söz konusu. Partinin  Brüksel’e egemen FDF kanadı bildiğini okuyor... O nedenle sanki dümende iki kaptan pilot var gibi. Bazıları partiyi çok solda bulurken, bazıları da çok sağcı diye nitelendiriyor. Taban kararsızlık içinde. FDF partinin Valonya’daki tabanını rahatsız ediyor, ama hiç kimse FDF’i MR bünyesinden atmaya cesaret edemiyor. Çünkü attıkları takdirde, özellikle Brüksel’de yok olacaklarını çok iyi biliyorlar. 

PS’in yükselen genç değeri, bir zamanlar siyasetbilimci olan Paul Magnette’e göre bu ittifak daha o zamanlar eşyanın tabiyatına aykırı «şizofrenik» bir birliktelikti. « Zira sağcılığı kabul etmeyen liberaller etik konularda hristiyan demokratlardan daha ilerici görüşleri savunuyorlar, ve sosyo-ekonomik konularda liberal gerçekçilik ile sosyal liberalizm arasında bocalıyorlardı. »

Bu bağlamda, Olivier Maingain ile Gérard Deprez arasındaki ağız dalaşları devede kulak kalır. Aynı birkaç ay önce « Rönesans » grubunun sahnelediği nadasa bırakılmış intikam oyunu gibi...  Şimdi de kin, nefret, öfke ; birikmiş ne kadar olumsuzluk varsa ortaya dökülmeye başlandı. Açık veya gizli, somut veya imalı, bütün söylenenler bir noktada birleşiyor : Mevcut başkan ve ekibi başarısız ve bir an önce değişmeli. Didier Reynders ve Liège kökenli yakın koruma ekibinin sesi kesilmeli. Her konuda acımasız bir eleştiri yağmuru var. Düello kanlı ve heyecanlı geçeceğe benziyor.

Seçimler süresince kapatılan hoşnutsuzluk vanaları bugün yeniden açıldı ve sular yükseldi. Kötü teşhise, acı reçete yazılmalıydı. İyide yazılacak reçeteyi kim uygulayacaktı ? Sözü geçmeyen ve vedaya hazırlanan mevcut başkan mı ? Onun devri geçti denilen Louis Michel mi? Rakiplerinin tecrübesi var ama, daha yumuşak dedikleri oğlu Charles Michel mi? Kendisini sevmeyenlerin yeterince diplomat bulmadığı, katı bir psikolojiye sahip olduğu öne sürülen bayan Sabine Laruelle mi? Yoksa kendisini rüyasında « kurtarıcı » olarak gören ve « Reyndersçi » olduğu için hiçbir şans tanınmayan Daniel Bacquelaine mi ? Yoksa Valon liberallerin kesinlikle kabul etmedikleri Olivier Maingain mi?

Çok zor günler geçiren parti çaresizlik içinde çırpınmaya devam ederek karizmatik, vizyon sahibi ve birleştirici bir lider arıyor. Dağılmış parçaları geçici olarak bir araya getirecek bir tamirci değil. Tam aksine ince siyasetten iyi anlayan sağlam karakterli, ufak tefek yeniliklerle zaman kazanmaya çalışmayan gerçek bir devrimci. Yani şifa dağıtan bir kurtarıcı. Bir kahraman. Kısacası, bulunmaz Hint kumaşı...

Yakup Yurt (c)
Umurbey, 01.08.2010
yurtyakup@gmail.com  


 YAZARIN DİĞER YAZILARI:

Seçtiklerimiz bizi nereye götürüyor?
MR aradığı kahramanı bulabilecek mi ?
BRÜKSEL ADLİYESİ’NDE ÇİFTE CİNAYET…
FACEBOOK’TA FİLOZOFİK ETKİLEŞİM…
19 MAYIS 1919 – 19 MAYIS 2010 : NE DEĞİŞTİ?
KİMLİK Mİ ÖNEMLİ, KİŞİLİK Mİ ?
HALKIN DERDİ SEÇİM DEĞİL, GEÇİM…
MARİANNE THYSSEN BAŞBAKAN OLABİLİR Mİ ?
DURUM KÖTÜ, AMA NABIZ ATIYOR…
Eski Belçika bitti, yenisi yolda…
BUGÜN 23 NİSAN
2030’DA BRÜKSEL …
BATI SİSTEMİNİN İFLASI…
SUÇ TERCÜMANDA…
YAZMA NEDENLERİM
GÖÇ, HAYALLER VE IRKÇILIK
TACİZ Mİ, CİNSEL HACİZ Mİ ?
KADINLAR, ERKEKLER VE İNSANLIK…
14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ VE 3S KURALI…
İKTİDAR-MEDYA İLİŞKİSİ BULANIKTIR…
FACEBOOK FIRTINASI : FAYDA VE ZARARLAR…
MARANGOZLUK HATASI MI?
YAŞAMINIZ NE KADAR İNSANİ 
MUTLULUĞUN FORMÜLÜ VAR MIDIR ?
NÜKSEDEN DERTLER
EVLİLİĞİN RENGİ
NOBEL Mİ, TEŞVİK PRİMİ Mİ ?
KARABİBERİM’DEN YORGUN DEMOKRAT’A ÖZÜR…
ÇİKOLATADAN MİNARE İNŞAATI…
PARA SAÇMA, AVUÇ AÇMA…
AH DUVAR, VAH DUVAR…
FRANSA PARA İLE İMAN İLİŞKİSİNİ YARGILADI…
İSTİHDAM “HARAM”, İHRACAT “HELAL”
BUGÜN SÖYLENECEK ÇOK ŞEY VAR !
Gemlik’e doğru “zeytin dalı” göreceksin, sakın şaşırma…
AVRUPA’NIN GELECEĞİ NASIL OLACAK ?
FRANSA’NIN HOROZU
DOĞRU TEŞHİS, ERKEN TEDAVİ
SEÇİM Mİ GEÇİM Mİ ?
İLKBAHAR-SONBAHAR SOHBETİ
Nefret dolu birliktelikler…
NAZARETH DAVASI
YAŞASIN DOSTLUK, KAHROLSUN BAĞNAZLIK
REZALETİN BÖYLESİ…
ÇETİN ALTAN’A KÜLTÜR VE SANAT BÜYÜK ÖDÜLÜ
SOĞUKLARDA HAVADAN SUDAN DERTLEŞME…
AYDINLAR VE DERİNLİKLER…
UMUDUMUZ HERMAN…
BAYRAM, NOEL, YILBAŞI: PAMUK ELLER CEBE !
KRAL ÇIPLAK, YA DA PUJADİZMİN AYAK SESLERİ…
KURBAN BAYRAMI DEYİNCE AKLIMA GELENLER!
AT BİR E-POSTA, AL BİR E-BEBEK…
PARAYA TAPANLARIN EMEĞE SAYGISI OLUR MU ?
GÜNEŞ DOĞMAK İÇİN BATAR ?
Obama Matonge’nin Yıldızı
HEY OBAMA OBAMA, ODUN LAZIM SOBAMA…
CUMHURİYET NE DEMEK ?
24 Ekim 1967-24 Ekim 2008 : TAM 41 YIL OLDU BELÇİKA’YA GELELİ…
TÜRBÜLANSTAN KORKMAYIN, UÇAĞIMIZ DÜŞMEYECEK…
BRÜKSEL’DE BURUK BİR BAYRAM GÜNÜ…
27 Mayıs’tan 12 Eylül’e giden süreç ve sonrası
SIK SIK SEÇİM, BELÇİKA’DA ZORLAŞTI GEÇİM…
DARBELERLE DOLU 58 YIL
GEMİDE KAPTAN VE PUSULA VAR MI ?
1968- 2008 : 40 YILDA NEREDEN NEREYE ?
24 NİSAN 1982 YANGINI VE “CEBELER”
“SİAMO MOLTO ADDOLORATİ”
En büyük terör ırkçılıktır
Doğum günümde yaşamımdan kesitler
Güvenoyu mu, mayınlı tarla mı
Tarihte bugün...
Kaptan Pilot Yves'in Ulusa Seslenişi
Irkçılık umutsuzluktan besleniyor...
İnanc düşmanı özgürlük havarisi
Seyir devleti ve Sarkozy
Rehberlik nedir, ne değildir
Yoğurt tuttu mu, tutmadı mı, yakında görülecek…
Danke Şön Dazlak
Brüksel’de durum ne?
Medya diktatörlüğü, gönül körlüğü
Sisli havada siyaset
Kurban Bayramı Arifesinde Bazı Görüşler!
07 Aralık dört iyi insanımızın öldüğü kötü bir gün…
Belçikalılaştıramadıklarımızdanmısınız?
İstanbul’a gay belediye baskanı mı? Vay anasını…
Ah Belçika, vah Belçika
Bayram geldi neyime!
Bugün 19 Mayıs Gençlik Ve Spor Bayramı (mı)?
SARKOZY VE SEÇİMLERE BİR AY KALA
BELÇİKA'DAKİ DURUMUMUZ...

Gerçek tek, yorumlar farklı...
Kem küm, lam lum!
MERİNOS KOYUNU MU, GLOBAL SERMAYENİN OYUNU MU?
BRÜKSEL'E KAR YAĞDI, GÖNLÜM ÜŞÜDÜ…
Yılbaşı bahane, dostluk şahane
Yılbaşı gecesi yaklaşırken
Küresel Sessizlik
İmkansızı olanaklı hale getiren devlet adamı: Bülent Ecevit
Korku Bahçesinde Sevgi Yeşermez
Bugün 23 Nisan
Tarihte ve gelecekte kadının yeri
Mösyö Sarkozy kimdir?
Esti Nesim'i Bahar, Ya da Nevruz Ateşi
Darbede Doğan Deniz
Kısır Döngü veya Kuyruğunu Isıran Yılan
Edison lambaya püf dedi!
Her şeye gülünür mü?
Mozart Bugün 250 Yaşında
UĞUR’suz bir günün düşündürdükleri!..
Kurban Bayramı Arifesinde Bazı Görüşler
Epifani Yortusu ve Kral Galetası
şünüyorum, Öyleyse Varım (Descartes)
Yılbaşı Gecesi Yaklaşırken
Ankara-Brüksel Diyaloğu...
BREL en büyük Belçikalı seçildi
Çağdaş Uygarlık Yolları Mayın Döşeli
Adile Naşit: Vazgeçilmez ve bir daha gelmez…
İntihar Komondosu Belçikalı Meryem
Dil ve Aşağılık Duygusu
ÖEK Üçlüsüne Ne Oldu?
Bayram Geldi Neyime
Ramazan Bayramınızı candan kutlarım!...
Ah Mutluluk Ah!..
Değişim, Gelişim ve İlerleme
Sınıftan Atılan "İnkarcı"...
Avrupa, Avrupa, Duy Sesimizi...
La Brabançonne ve İstiklâl Marşı
Darbelerle Dolu 55 Yıl
Tükenen Ömürler
Gurbetten Gelmişim...
Lahey'de Kısa Bir Günden İzlenimler
1950’den Mektup Var…
Nereden geldik, nereye gidiyoruz?
Tutarlılığa Davet
Köprünün altından daha çok sular akacak

   
SAYFA BASI