BRÜKSEL
MEKTUBU
Yakup
YURT
|
|
yurtyakup@gmail.com
|
ESİN ERGİN, BUİKA VE LA BOHEME...
Facebook’ta tanıştığım değerli dostum Esin Ergin
hanımefendinin «BUİKA; onun için çok büyük bir parantez
açmalı. Dinlemeyenler için bir eksiklik bence... Yorumu, ses
rengi ve duruşu ile muhteşem bir sanatçı Buika...
Türkiye konserinde izlemeyi çok arzu ettim ama davetli
olduğum halde gidememiştim...
Halâ üzülürüm büyük bir kayıp benim için.» notuyla birlikte
La Bohème şarkısının videosunu izledim bugün»
notu ilgimi çekti.
Dinledim, titredim, mest oldum, isyanlardayım... diyerek
tepki verdim.
Size yalnız değilsiniz diyebilirmiyim sevgili Yakup
bey ? Aynı durumdayız ! diye yanıtladı.
Sebebin aynı olduğunu sanmıyorum Esin'cim... demek
geldi içimden...
Açıklayabilirseniz ...vaktiniz varsa...mutlu olurum dedi
Esin hanım !
***
Ve işte o açıklamam.
«İsyanlarda olmamın sebebi, sevgili Esin, odur ki hep
sömürülen Üçüncü Dünyanın mağdur ve mağrur sanatçıları
alkışlanıyor Batı Avrupa kentlerinde.
Sömürgeciler, sömürenler tarafindan.
Aşırı bir tüketim şımarıklığı içinde; şampanyalarını
yudumlarken yanlarındaki hak etmedikleri güzel bayanlara
hava atarken...
Muhteşem, lüks ve pahalı salonlarda!
Spor ve sanat Üçüncü Dünya için yegâne çıkış kapısı oldu
adeta.
Şöyle bir bak sporculara, ses ve dans sanatçılarına.
Yüzde sekseni siyahi.
Milli takım düzeyinde bile.
Aynı anda Paris sokaklarını çalı süpürgesiyle temizleyenler
de Afrikalı.
Senegalli, Malili...
Bulaşıkçılar da, banliyöde HLM’lerde oturanlar da.
Yani métro-boulot-dodo’cular (metroya bin-işe git-dön
uyu) sistemine tabi göçmenler.
Irkçılık, yabancı düşmanlığı, dışlama, eziyet, tu kaka gırla
sözümona medeni Avrupa'da.
Ama kimse yazmıyor bu gerçekleri ne yazık ki.
O kadar zor ki Batılılara kendini kabul ettirmek, bilemezsin
Esin'cim...
Bu fikrimin sadece bir özeti.
Saatlerce konuşabilirim bu konuda.
Anlatırım zaman zaman...»
***
Ve küçük bir araştırma yaptım dinlediğim la Bohème
şarkısının ne anlam ifade ettiğini anlamak için.
Bence en güzel şarkılar arasında birinci sırada yer alan Charles
Aznavour eseri.
Yaşınız kaç olursa olsun, bakarsınız elinize,
elinizdekilere, birşeyler eksiktir, ararsınız kaybettiğiniz
parçanızı, bulamazsınız, sonra fark edersiniz ki
kaybettiğiniz aslında geçmiş zamanlardır.
Bilirsiniz, ne yaparsanız yapın, ne siz eski siz, ne eski
arkadaşlarınız hala aynı insanlar, ne sevdiğiniz mekanlar o
tanıdık, samimi ruhu barındıran yerlerdir artık.
Geçmişten bugüne, yanıbaşımıza alamadıklarımızın şarkısıdır
La Bohème.
Kahretsin, her dinleyişinizde dokunsalar ağlarsınız.
***
Saplantı halinde dinlediğim ve bıkmadığım bıkamadığım harika
şarkı.
Yirmi yaşın altındakilerin bilmeyeceği zamanlardı onlar,
Montmarte'da leylakların pencerelerin altına dek tırmandığı
zamanlar.
İki günde bir yemek yiyip, yarı aç yaşayıp, komşu kafede
şöhreti beklemekti "La Bohème." yirmi yaşında olmaktı,
Paris’i yaşamaktı.
Sefaleti yaşarken mutluluk yolunda yürüdüğünü sanmaktı.
Sefalet içinde mutluluğa ulaşma çabasıydı.
Sacré-Coeur’ün arkasında ressamların buluşma noktası la
Place du Tertre meydanına bir uğrayın, kendi gözlerinizle
görün...
Tokatlı kızımızın Fransız kocasının garsonluk yaptığı
kahvenin terasında yudumlayın şarabınızı, kara kalemleriyle
sizi beyaz kağıda taşıyan sokak ressamlarını izlerken...
Geride ne çıplak poz verilmiş bir atöyle, ne de eski
Montmarte kalsa da şimdi, Charles Aznavour her
dinleyene hissettiriyor "La Bohème" in ne olduğunu.
Severek dinliyoruz.
***
Bohem, bohem,
Mutluyuz demekti...
Bohem, bohem,
Ancak iki günde bir yemekti.
---
Gönül isterdi ki şimdiki zamanda değil de o dönemlerin
Monmartre'ında hatta 19. yüzyılın Monmartre'ında yaşayıp
Oscar Wilde, Zola, Lautrec gibi insanlarla aynı havayı
soluyabilseydik.
Ama ne yapalım şimdiki zamanda yaşamak mecburiyetindeyiz ve
eldeki malzeme bu.
***
Bohem insanları vurdumduymaz, sorumsuz, günübirlik hayata
özendirir.
Hiçbir şey yemesek de mutluyuz dedirten bir ruh halidir.
Bohem ''özgür ve özgün'' bir hayata sahip olanlara
yani ''derbederlere'' denir.
***
Aznavour'un bu şansonunda geçmişine özlem duyan bir ressam
anlatılır. Bir çevirisiye göre parçanın başında "size 20
yaşın altındakilerin bilemeyeceği zamanlardan bahsediyorum"
der. O zamanlar resmini çizdiği sevgilisini hatırlar. "Şöhretli
değildim, tuvale senin çıplak resmini yapardım, paramız
yoktu ama şimdikinden çok daha mutluydum anasını satayım"
diye devam eder.
Ve yıllar sonra gençliğinin geçtiği o eski atölyeye yolu
düşer.
***
Hepimiz hayaller peşinde hazan yaprağı gibi savrulan
bohemleriz aslında...
Az veya çok...
Şu veya bu şekilde...
Kim ne derse desin...
Yakup Yurt (c)
Brüksel, 20.10.2010
yurtyakup@gmail.com
YAZARIN
DİĞER
YAZILARI:
ESİN
ERGİN, BUİKA VE LA BOHEME...
BEN
DE DARBE MAĞDURUYUM...
AYIKLA
PİRİNCİN TAŞINI...
Liberal
MR de müzakere masasına oturabilecek mi ?
UZLAŞAMAYAN
BELÇİKALILAR ARASINDA SIKIŞMIŞ SESSİZ VE ÇARESİZ
GÖÇMENLER...
Laeken
komplosu gerçek mi ?
YURT’TAN
KIRIKKANAT’A YANIT...
Rüya
mı, Kabus mu? Dans mı, Düello mu?
Belçika’da
Siyasi Akrobasi...
Seçtiklerimiz
bizi nereye götürüyor?
BRÜKSEL
ADLİYESİ’NDE ÇİFTE CİNAYET…
FACEBOOK’TA
FİLOZOFİK ETKİLEŞİM…
19
MAYIS 1919 – 19 MAYIS 2010 : NE DEĞİŞTİ?
KİMLİK
Mİ ÖNEMLİ, KİŞİLİK Mİ ?
HALKIN
DERDİ SEÇİM DEĞİL, GEÇİM…
MARİANNE
THYSSEN BAŞBAKAN OLABİLİR Mİ ?
DURUM
KÖTÜ, AMA NABIZ ATIYOR…
Eski
Belçika bitti, yenisi yolda…
BUGÜN
23 NİSAN
2030’DA
BRÜKSEL …
BATI
SİSTEMİNİN İFLASI…
SUÇ
TERCÜMANDA…
YAZMA
NEDENLERİM
GÖÇ,
HAYALLER VE IRKÇILIK
TACİZ
Mİ, CİNSEL HACİZ Mİ ?
KADINLAR, ERKEKLER VE İNSANLIK…
14
ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ VE 3S KURALI…
İKTİDAR-MEDYA
İLİŞKİSİ BULANIKTIR…
FACEBOOK
FIRTINASI : FAYDA VE ZARARLAR…
MARANGOZLUK
HATASI MI?
YAŞAMINIZ
NE KADAR İNSANİ
MUTLULUĞUN
FORMÜLÜ VAR MIDIR ?
NÜKSEDEN
DERTLER
EVLİLİĞİN
RENGİ
NOBEL
Mİ, TEŞVİK PRİMİ Mİ ?
KARABİBERİM’DEN
YORGUN DEMOKRAT’A ÖZÜR…
ÇİKOLATADAN
MİNARE İNŞAATI…
PARA
SAÇMA, AVUÇ AÇMA…
AH
DUVAR, VAH DUVAR…
FRANSA
PARA İLE İMAN İLİŞKİSİNİ YARGILADI…
İSTİHDAM
“HARAM”, İHRACAT “HELAL”
BUGÜN
SÖYLENECEK ÇOK ŞEY VAR !
Gemlik’e
doğru “zeytin dalı” göreceksin, sakın şaşırma…
AVRUPA’NIN
GELECEĞİ NASIL OLACAK ?
FRANSA’NIN
HOROZU
DOĞRU
TEŞHİS, ERKEN TEDAVİ
SEÇİM
Mİ GEÇİM Mİ ?
İLKBAHAR-SONBAHAR
SOHBETİ
Nefret
dolu birliktelikler…
NAZARETH
DAVASI
YAŞASIN
DOSTLUK, KAHROLSUN BAĞNAZLIK
REZALETİN
BÖYLESİ…
ÇETİN
ALTAN’A KÜLTÜR VE SANAT BÜYÜK ÖDÜLÜ
SOĞUKLARDA
HAVADAN SUDAN DERTLEŞME…
AYDINLAR
VE DERİNLİKLER…
UMUDUMUZ
HERMAN…
BAYRAM,
NOEL, YILBAŞI: PAMUK ELLER CEBE !
KRAL
ÇIPLAK, YA DA PUJADİZMİN AYAK SESLERİ…
KURBAN
BAYRAMI DEYİNCE AKLIMA GELENLER!
AT
BİR E-POSTA, AL BİR E-BEBEK…
PARAYA TAPANLARIN EMEĞE SAYGISI OLUR MU ?
GÜNEŞ
DOĞMAK İÇİN BATAR ?
Obama
Matonge’nin Yıldızı
HEY
OBAMA OBAMA, ODUN LAZIM SOBAMA…
CUMHURİYET
NE DEMEK ?
24
Ekim 1967-24 Ekim 2008 : TAM 41 YIL OLDU BELÇİKA’YA GELELİ…
TÜRBÜLANSTAN
KORKMAYIN, UÇAĞIMIZ DÜŞMEYECEK…
BRÜKSEL’DE
BURUK BİR BAYRAM GÜNÜ…
27
Mayıs’tan 12 Eylül’e giden süreç ve sonrası
SIK
SIK SEÇİM, BELÇİKA’DA ZORLAŞTI GEÇİM…
DARBELERLE
DOLU 58 YIL
GEMİDE
KAPTAN VE PUSULA VAR MI ?
1968-
2008 : 40 YILDA NEREDEN NEREYE ?
24
NİSAN 1982 YANGINI VE “CEBELER”
“SİAMO
MOLTO ADDOLORATİ”
En
büyük terör ırkçılıktır
Doğum
günümde yaşamımdan kesitler
Güvenoyu
mu, mayınlı tarla mı
Tarihte
bugün...
Kaptan
Pilot Yves'in Ulusa Seslenişi
Irkçılık
umutsuzluktan besleniyor...
İnanc
düşmanı özgürlük havarisi
Seyir
devleti ve Sarkozy
Rehberlik
nedir, ne değildir
Yoğurt
tuttu mu, tutmadı mı, yakında görülecek…
Danke
Şön Dazlak
Brüksel’de
durum ne?
Medya
diktatörlüğü, gönül körlüğü
Sisli
havada siyaset
Kurban
Bayramı Arifesinde Bazı Görüşler!
07
Aralık dört iyi insanımızın öldüğü kötü bir gün…
Belçikalılaştıramadıklarımızdanmısınız?
İstanbul’a
gay belediye baskanı mı? Vay anasını…
Ah
Belçika, vah Belçika
Bayram
geldi neyime!
Bugün
19 Mayıs Gençlik Ve Spor Bayramı (mı)?
SARKOZY
VE SEÇİMLERE BİR AY KALA
BELÇİKA'DAKİ DURUMUMUZ...
Gerçek
tek, yorumlar farklı...
Kem
küm, lam lum!
MERİNOS
KOYUNU MU, GLOBAL SERMAYENİN OYUNU MU?
BRÜKSEL'E
KAR YAĞDI, GÖNLÜM ÜŞÜDÜ…
Yılbaşı
bahane, dostluk şahane
Yılbaşı
gecesi yaklaşırken
Küresel
Sessizlik
İmkansızı
olanaklı hale getiren devlet adamı: Bülent Ecevit
Korku
Bahçesinde Sevgi Yeşermez
Bugün
23 Nisan
Tarihte
ve gelecekte kadının yeri
Mösyö
Sarkozy kimdir?
Esti
Nesim'i Bahar, Ya da Nevruz Ateşi
Darbede
Doğan Deniz
Kısır
Döngü veya Kuyruğunu Isıran Yılan
Edison
lambaya püf dedi!
Her
şeye gülünür mü?
Mozart
Bugün 250 Yaşında
UĞUR’suz
bir günün düşündürdükleri!..
Kurban
Bayramı Arifesinde Bazı Görüşler
Epifani
Yortusu ve Kral Galetası
Düşünüyorum,
Öyleyse Varım
(Descartes)
Yılbaşı
Gecesi Yaklaşırken
Ankara-Brüksel
Diyaloğu...
BREL
en büyük Belçikalı seçildi
Çağdaş
Uygarlık
Yolları
Mayın
Döşeli
Adile
Naşit: Vazgeçilmez ve bir daha gelmez…
İntihar
Komondosu Belçikalı
Meryem
Dil
ve Aşağılık Duygusu
ÖEK
Üçlüsüne Ne Oldu?
Bayram
Geldi Neyime
Ramazan
Bayramınızı candan kutlarım!...
Ah
Mutluluk Ah!..
Değişim,
Gelişim ve İlerleme
Sınıftan Atılan "İnkarcı"...
Avrupa,
Avrupa, Duy Sesimizi...
La
Brabançonne ve İstiklâl Marşı
Darbelerle
Dolu 55 Yıl
Tükenen
Ömürler
Gurbetten
Gelmişim...
Lahey'de
Kısa Bir Günden İzlenimler
1950’den
Mektup Var…
Nereden
geldik, nereye gidiyoruz?
Tutarlılığa
Davet
Köprünün
altından daha çok sular akacak
SAYFA
BASI
|