·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
   
   


  GÖZCÜ

               Yakup Tufan

 

yakuptufan@hotmail.com



PARELEL TOPLUM VE DİN GERÇEĞİ 

Almanya’da parelel toplumun varlığı gün ışığı gibi bir gerçektir. Bu durum göçmenler öncesi Almanya’sında da böyleydi ve şimdi de böyledir. Maalesef  apaydınlık olan bu gerçek, bir çokları tarafından, yıllanca görmemezlikten gelindi. Ayrı din ve değişik kültürlere mensup olan insanlar ve toplumlar hep yok sayıldı. İşin daha vahimi; bu görüş ve tutum hep uyum adına sergilenmiş oldu!

Değişik kültürler, ayrı inançlar veya sosyal yapılar, elbette parelel toplumları meydana getirir. Bu gerçekler yalnız Almanya’da böyle değil, dünyanın her yerinde de  aynıdır. Bu hal asla   korkulacak veya  endişe duyulacak bir şey de değildir! Bilakis bir zenginliktir ve bir şanstır!

Almanya’ya yoğun göçmen (işçi) akınından önce de, ülkede yaşayan ve hristiyan mezeplerinden olan katolik ve protestanlar, bariz bir  şekilde var olan iki paralel toplumu oluşturuyorlardı. Mesela gerek katolik ve gerekse protestan çocukları ayrı ayrı  okullara gidiyorlardı. Kiliselerin kendine has müfredadları, usül, kaide ve kuralları vardı.

Bugün de bu iş böyledir. Dünkü anlamda katolik ve protestanların ayrı ayrı kız veya erkek okulları olmasa bile; ana okullarında (çocuk bahçeleri) olduğu gibi, her birinin ayrı ayrı müfredatı, usül ve kaide ve kuralları vardır.

Dini hayatta ise, yine  kiliselerin (katolik ve protestan kiliseleri) ayrı ayrı ibadet şekilleri, ibadet zamanları ve ibadet usulleri vardır. Bu ve buna benzer dini anlayış ve mesep farkı, su götürmez  bir paralel toplum gerçeğidir. Bunun  inkarı mümkün mü?

Günümüz Almanya’sı,  başta  Hristiyanlık(Almanlar’ın yaklaşık % 30’u katolik ve %30’u protestan mesepine mensupturlar) mesepleri olmak üzere, İslam ( en az 5 milyon) ve Yahudilik (100-200 bin arasında) dinine  mensup olan yaklaşık 82 milyon insanın yaşadığı  bir ülkedir. Bunların dışında Almanya’da  Ortadoks mesebine mensup olanların sayısı da hatırı sayılır yoğunluktadır. Ayrıca Hindu, Budist veya daha değişik dinlere mensup insanların Almanya’da yaşadığı da bir gerçektir. Dolayısıyla Almanya çok dinli bir ülkedir.

Her dinin kendine göre bir inanç anlayışı olduğu gibi, ayrı bir toplum anlayışı da vardır. Ayrı inanç ve değişik anlayış,  kendine has manevi günleri, bayramları, tören ve töreleri de beraberinde getirmektedir.

Biz Müslümanlarlara; bir yıl boyunca yol gösteren, yön gösteren,  mübarek gecelerimiz ve dini bayramlarım vardır. Bunlar Mevlid Kandili, Regaib Kandili, Mirac Kandili, Berat Kandili, Ramazan Ayı ve onun içerisindeki Kadir Gecesi ve sonundaki  Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı, Hiçri Yılbaşı ve Aşure Günü olarak adeta bir yıla yayılmıştır.

Müslümanları iri tutan, diri tutan bu gün ve geçelerdir. Sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı güçlendiren bu değerlerdir. Karşılıklı ziyaretleşme, hediyeleşme-al elma gönül alma- bugünlerde olur.

Dini gün ve gecelerin gerektiği gibi yaşanması ve yad edilmesi,  müslüman toplumu bir birlerine daha sıkı bağlar. Sosyal hayatı ve dayanışmayı daha da güçlendirir. Bencilliği ve yalnızılığı ortadan kaldırır.  Bu değerlere karşı gösterilen her gevşeklik, önce toplumu gevşetir, sonra çürümeyi ve ardından da yok olmayı getirir.

Kendi değerlerine bağlı olmayan insanların yolunu lodos tayin eder. Nerede ve nasıl batacağı hiç belli olmaz. Çok dikkatli olmak lazım!

Çok dinli bir ülkede elbette paralel toplum olur. Buna saygı duymak ve hoşgörmek lazımdır. Böyle görmek ve böyle değerlendirmek aklı selim düşünmek demektir! Aksisini idda etmek ise, inkara, kine ve nefrete götürür insanı. Irkcılığa  kapı açar. İsviçre’de minare yasağına karşı sergilenen  şövenist tavır gibi!

Parelel toplum gerçeği, uyum ve barış içerisinde birlikte yaşamayı engelleyen bir unsur değildir. Aksine, paralel toplumun varlığı, uyum ve barış içerisinde birlikte yaşamayı destekleyen bir güçtür. Hatta birlikte yaşamanın beraber yaşamanın bir motorudur. Zira din, barış içerisinde ve yan yana yaşamayı öğütler. Din komşuluk hukunu güçlendirir.

İslam Peygamberi Muhammed Mustafa (sav) şöyle buyurmaktadır: ‘Cebrail(a.s. ) komşu hakkının öneminden o kadar bahsetti ki, komşuyu komşuya mirascı kılacak zannettim’dan o kadar şeyler bahsetti ki, ben komşu komşuya mirascı olacak zannettim’(Buhari).

İslam Peygamberi: Komşusuna eziyet eden, bana eziyet etmiş olur. Bana eziyet eden Allah’a eziyet etmiş olur’ buyurmaktadır!

İşte İslam anlayışı budur! İşte insanlık anlayışı budur! İşte müslümanların inancı budur! Barış, huzur ve uyum için de yaşamak! Esasen  ihtiyaç bu değil mi?

Zaten iyi koşuluklar vücuda gelmedikce, komşu komşudan emin olmadıkca, (kim olursa olsun) komşu komşuya sahip çıkmadıkca, uyumda olmaz, huzurda olmaz!

Almanya’da devlet veya siyaset bugüne kadar olduğu gibi, bundan böylede, birilerini yok sayarak veya çeşitli bahaneler üreterek bir yere varamaz!
Dün olduğu gibi gelcekte de -Almanya İslam Konferansı veya Uyum Zirvesi- çalışmalarının başarısı veya başarızlığı burada yatmaktadır!
Selahiyet ve mesuliyetin hakkaniyet ölçüsünde  paylaşılmadığı bir yerde, hiç uyumdan bahsedilebilir mi?

Yetkililer ve etkililer paralel toplum yapısına karş çıkmayı, müslümanlar üzerinden nemalanmayı bir kenara bıraksınlar artık. Enerjiler, imkanlar ve makamlar sosyal barışın, hak hukun ve adaletin uygulanması yolunda kullansın. Almanya için de insanlık için de doğru olanı budur!

Ne yazık ki, aradan yarım asır geçmesine rağmen hala bu ülkenin bir gerçeği olan İslam, bir çok kişi ve kurum  tarafından bir türlü kabullenilmedi. Aksine bu zümre tarafından her fırsatta  İslam ile terör arasında bağlantı kurulmaya çalışıldı. Yıllarca bir kısım siyasi grup ve kişiler bundan  nemalandı ve hala nemalanmaktadır. Yazık çok yazık!

Sözün açıkcası artık Almanya’da paralel toplum ve din gerçeği herkes tarafından kabul görmeli ve kendi mecrağında akışına bırakılmalıdır. Dini hayat ve farklılıklar bir zenginlik sayılmalıdır. Bu değerler toplumun huzuru, refahı ve birlikte gelişmesi için  azami  ölçüde devreye konmalıdır.

Artık yok etme, yok sayma, eritme veya sindirme anlayışına  bir son verilmelidir!
İşin doğrusu budur, işin uygunu da budur, işin esası da budur!

Biraz hüsnüzan yeter...

Dinslaken, 31 Aralık 2009
Yakup Tufan

Yazarın diğer yazıları:

PARELEL TOPLUM VE DİN GERÇEĞİ
ALMANYA’DA FEDERAL SEÇİMLER VE MÜSLÜMANLAR
NRW MAHALLİ SEÇİMLERİ VE MÜSLÜMANLAR
ALMANYA İSLAM KONFERANSI VE MÜSLÜMANLARIN MESELELERİ 
AVRUPA BİRLİĞİ  VE AVRUPA TÜRKLERİ
WİNNENDEN KATLİAMI ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
BANGALDEŞ’DE MUSON YERİNE GÜL YAĞMURU
HACCA YOLCULUK HAKKA YOLCULUK
Fransa’nın İmajı
Uyum nedir?

   
SAYFA BASI

| Ana Sayfa | Haberler| Gazeteler | Ekonomi | Firmalar | Spor | Yazarlar 

Copyright © Mima Datentechnik / Jülicherstr.20 / 52070 Aachen / Deutschland
Tel:
+49 (241) 900 57 50 (pbx)  Fax: +49 (241) 99 777 57  
e-posta:
info@Turkpartner.de
Bu site Mima Datentechnik Internet Servisi tarafýndan hazýrlanmaktadýr

Yakup Tufan
ALMANYA’DA FEDERAL SEÇİMLER VE MÜSLÜMANLAR
Mahmut Aşkar
Samimiyet lütfen!...
Muhsin Ceylan
Erbakan ve partisine psikolog değerlendirmesi
Şensel Aşkın
Eylül Akşamlarının -Yada Bir Kaybın- Ardından
Sebahattin Çelebi
O yağmurlar
Mustafa Can
Delilerle Arkadaşlık 1
Yılmaz Kuzucu
Herseye rağmen
Sizden Biri
Kan parası
Üzeyir Lokman Çaycı
Yorgun değiliz biz türküler varken...
Dr. Nebil Bozdoğan
Burun estetiğinde modern yaklaşım
Şefik Kantar
Almanya’da Türk Adası
Hidayet Kayaalp
Ne yoksuluyuz biz?
Alperen Çelik
Yeni Vietnam IRAK
Fikret Ekin
Bir Konuşmaya Notlar..
İsmail Altıntaş
İslâm Dininin Engellilere Sağladığı Kolaylıklar
Latif Çelik
Ayný acýyý duyanlar en samimi olanlardýr
Ali Kılıçarslan
Doðru yazalým, doðru konuþalým!
Ozan Yusuf Polatoğlu
Seçim Şakası
İsmail Tüysüz
Yılbaşı ve noel kutlamaları hakkında neler biliyoruz
Ayten Kılıçarslan
Azınlık Türk kadın hareketi var mı?
Fazlı Arabacı
Yaralı bir bili