GÖZCÜ Yakup
Tufan
|
|
yakuptufan@hotmail.com
|
BRÜKSEL BULUŞMASI
Yaklaşık üç saatlik bir yolculuktan sonra Anvers’de
(Antwerpen) Sedat Bey’le buluştuk. Esas hedef ise
Brüksel’di; önemli bir toplantı tertip edilmişti ve ona
katılacaktım. Toplantının gündeminde „Avrupa’da ırkcılık ve
ayrımcılık” vardı. Maalesef , gittikçe yaygınlaşan
ırkçılığın kurbanlarının başında, Avrupa’da yaşayan
Müslümanlar (Avrupa Müslümanları) gelmektedir. Daha sonra
sırada Romanlar ve Siyahlar (Afrikalılar) yer almaktadır.
Belçika Türk Dernekleri Birliği Başkanı Sedat Kaya, bu
ülkede faaliyet gösteren Türk Dernekleri ve İslam
Cemaatleri’yle ilgili bilgi verdikten sonra, birlikte
Anvers’ten Brüksel’e hareket ettik. Brüksel’de ilk ziyaret
ettiğimiz insan Rüştü Bey oldu. Eskiden tekstil sektöründe
adını duyuran hemşehrimiz, şimdi otelcilik yapmakta.
Brüksel’de Türkler’in yoğun olarak yaşadıkları bir semtte,
Hotel Bentley’i işletmektedir. Otel kendine ait ve işlerden
de memnun gözüküyor. Kendisi ile bir süre geçmişi yad ettik.
Sonra Avrupa’da özellikle Belçika’da yaşayan Türkleri ve
Türkiye’yi konuştuk. Yıllarca bir davaya gönül vermiş ve
hizmet etmiş olan dostumuz, günümüzdeki gelişmelerden pek
memnun değil.
Belçika’nın başşehri Brüksel’de düzenlenen konferansa
katılmak için The Hotel’e geldim. resepsiyondan ENAR
tarafından benim için reservasyon yapılan odanın anahtarını
aldım ve 18. katta bulunan odaya çıktım. The Hotel oldukca
modern bir otel; pencereden dışarı bakınca, mükemmel bir
panorama gözükmekte. Tabiri cayizse Brüksel ayağınızın
altında. Dil bilmenin ne kadar önemi olduğu bir kez daha
kendini gösterdi. Belçika’da Türkçe veya Almanca bilmek
yeterli değildir. Özellikle Brüksel’de İnglizce, Fransızca
ve Flanmanca ( Flemenkçe: Vlaams) geçerli dillerdir.
İngilizce dünya dili konumundadır ve uluslararası arenada
işi ve sözü olanların bu dili iyi bilmesi gerekmektedir.
Sabah kahvaltısından sonra The Hotel’in 27. katında
konferans başladı. Ben ve V. Egenberger Almanya ENAR’ı
(European Network Against Racism/Avrupa’da Irkçılığa Karşı
Ağ) temsilen konferansa davet edilmiştik.
Avrupa genelinde, 700 civarında STK’nın üyesi olduğu
ENAR’ın tertip ettiği ve gün boyu yapılan konuşmalarda,
“Avrupa’da ırkçılık ve ayrımcılık” tartışıldı. AB’nin
desteklediği konferansa, 30 civarında ülkeden davet edilen
temsilciler ve yetkililer katıldı. Açış konuşmasını ENAR
Başkanı Chibo Onyeji’nin yaptığı konferansda, “Avrupa
İstihdam, Sosyal ve Uyum Komisyonu Başkanı” Laszlo Andor,
konuyla alakalı bir konuşma yaptı. Daha sonra “Belçika
Fırsat Eşitliği Bakanı” Joelle Milquet, bir çok yetkili kişi
ve uzman söz aldılar. Yapılan konuşmalarda, “Avrupa’da
istihdam; ırkçılık, ayrımcılık, İslam düşmanlığı, Roman ve
Siyahi/Afrikalı insanlara karşı tutum ve davranışlar” gibi
bir çok konu dile getirildi. Konferans bünyesinde
oluşturulan ve ayrı ayrı yapılan çalışma grupları (Workshop)
toplantılarında (panel/açık oturum) ise, Avrupa’da artan
ırkçılık ve bu konuda yapılan veya yapılması gereken
çalışmalara dikkat çekildi.
Toplantı sonrası fırsattan istifade ederek Brüksel’in
merkezini dolaşmaya başladım. Brüksel, düzenli ve bakımlı
bir şehir. Tarihi yapıları muhavaza ve restore edilmiş. Bir
kısım onarım ve restore çalışmaları halen devam etmektedir.
Cadde ve sokaklardaki bütün levhalar ve panolar iki dille
yazılmış. Her yerde Fransızca ve Flamanca yazılı. Yalnız,
Avrupa Birliği Başkenti Brüksel’de, milletlerarası arenada,
İngilizce’den sonra gelen ilk dil Fransızca olduğu gözden
kaçmamakta. Hotel personeli İngilizce’nin yanında Fransızca
da konuşmakta. ENAR’ın düzenlediği konferansın resmi dili
ise İngilizce idi. Toplantı esnasında zaman zaman
İngilizce’den Fransızca’ya veya Fransızca’dan İngilizce’ye
tercümeler yapıldı. Bu meyanda Almanca’nın pek varlığı
gözükmedi.
Belçika’da “Valonlar” bölgesinde Francızca, “Flamanlar”
bölgesinde Flamanca (Vlaams) ve Brüksel’de ise her iki dil
konuşulmaktadır.
Yeri gelmişken zikretmekte fayda vardır: Belçika’da dil
zenginliği, iki dillilik, birleştiren değil, ayrıştıran
unsur olan bir manzara arz etmektedir. Aradan bir yıl
geçmesine rağmen (Avrupa rekoru) Fransızca konuşan Valonlar
ile Hollandaca’nın bir lehçesi durumunda olan Flamanca
(Vlaams) konuşan Flamanlar, henüz bir araya gelemediler ve
Brüksel’de ortak hükümeti kuramadılar. Gerisini söylemeye
hacet var mı?...
Brüksel’de yapılan konferansa Avrupa ülkelerinden ( İrlanda,
İngiltere, İzlanda, Finlandiya, İsveç, Danimarka, Estonya,
Letonya, Polonya, Romanya, Bulgaristan, Macaristan,
Hırvatistan, Slovakya, Çek Cumhuriyeti, G.Kıbrıs, Hollanda,
Lüksemburg, Belçika, Fransa, Avusturya, Slovenya, Almanya,
Ispanya, Yunanistan, Malta,...) ve ABD’den gelen 120
civarında davetli, temsilci ve uzman katıldı. Zannederim
Türkiye’den davet edilen “Türkiye Başbakanlık İnsan Hakları
Başkanlığı” (Human Rights Presidency of Prime Minister of
Turkey) yetkilisi konferansa katılmamıştı. Yada görüşmemiz
mümkün olmadı.
İki gün boyunca toplantı ve görüşmelerde, Avrupa’da yaşanan
ırkçılık, ayrımcılık, ve yabancı düşmanlığı konularında
muhataplarımıza bilgiler verdik. Bu konuda yapılan
mücadelelerin önemine değindik. Dresden Mahkemesinde
(Dresdner Landgericht) onsekiz yerinden bıçaklanarak
öldürülen Marwa El Sherbini (1 Temmuz 2009) konusunu, ırkçı
saldırıları hatırlattık. Gittikce artan “İslam düşmanlığı”na
dikkat çektik.
Öte yandan ENAR Başkanı Chibo Onyeji, ENAR Müdürü Michael
Privot, AFRO-LATVIAN AS. Başkanı Alain Zodeuouga, LOREAL U.
İnsan Hakları Müdürü Rachid Bensahnoune gibi bir çok yetlili
ile görüşmeler yaptık. Sudan, Somali, Suriye, Avusturya,
Fransa, Kazakistan, İngiltere, Finlandiya gibi ülkelerden
gelen Müslüman temsilciler ile tanıştık. Avrupa ülkelerinde
ve ENAR bünyesinde yapılması gereken çalışmalar konusunda
bilgi ve görüş alış verişinde bulunulduk. Avrupa’daki
Müslümanlar’ın ENAR bünyesinde daha aktif olmaları ve
güçlerini daha iyi hissettirmeleri konularını dile
getirdik.
Ayrıca, Polanya’yı temsilen konferansa katılan Kazak Türk’ü
B. Marzec hanım ile samimi bir hava içerisinde sohbet etme
imkanı bulduk. Sovyetler’in dağılmasında sonra B.
Türkistan’da kurulan Türk Cumhuriyetleri’nin (Kazakistan,
Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Tacikistan)
durumunu ve D. Türkistan’daki gelişmeleri konuştuk.
Türkiye’deki gelişmeleri memnuniyetle izlediğini söyledi.
Türkiye büyük ağbeyimizdir diyerek iltifatta bulundu. Türk
Dünyası’nın; demokrasi başta olmak üzere bir çok konuda
Türkiye’ye ihtiyacı olduğunu belirtti. Birlikte hareket
etmesinin zaruret ve önemi konusunda aynı kanaatı paylaştık.
B. Marzec hanım kültürlü bir insan. Anladığım kadarıyla,
siyasi sebeplerden dolayı Kazakistan’ı terk etmek durumunda
kalmış ve bugün Polanya’da yaşamakta.
Aynı zamanda İngiltere adına konferansa katılan Bangladeşli
Aziz Mohammed, Finlandiya’dan gelen Somalili Jama
Abdulkadir, Danimarka’dan Quraishy Bashy gibi bir çok
Müslüman katılımcılar ile görüşme ve tanışma imkanı bulduk.
Yapılan ikili görüşmelerde Avrupa’daki Müslümanlar ve ırkçı
gelişmeler konusunda bilgi alış verişinde bulunduk.
slüman temsilcilerin Türkiye’deki gelişmeleri dikkatle takip
ettiklerini müşahede ettim. Değişen dünyada; İslam,
demokrasi ve kalkınmanın bir arada olabileceği konusunda,
Türkiye iyi bir örnek ülke diyorlar. İslam dünyasının
Türkiye’den büyük beklentilerin olduğunu gördüm...
Belçika’da faaliyet gösteren İslam Çatı Kuruluşları,
Belçika’daki Türk Cemaat ve Cemiyetleri’nin temsil
edilmeyişi konusuna gelince: Onların bu çalışmalara ilgi
duymamaları veya haberdar olmamaları konusuna üzüldüm. ENAR
bünyesinde, Avrupa’da yaşayan Müslümanların ağırlığının arzu
edilen seviyede olmaması ise ayrı bir üzüntü kaynağı.
Avrupa’da Müslümanlar, ırkçı ve ayrımcı akımların hedef
tahtası durumundadırlar. Bu sebeple ırkçılıkla mücadele
eden kurum ve kuruluşlar ile Avrupa’daki „Müslüman Çatı
Kuruluşları”nın, “Türk Çatı Kuruluşları”nın daha çok
işbirliği ve güç birliği yapmaları gerekmektedir. Avrupa’da
ırkçılık, ayrımcılık ve özellikle de İslam düşmanlığı
konusunda yapılan mücadelede bu husus önemli bir noktadır.
Brüksel buluşması bunu bir kez daha göstermiştir.
Brüksel, 26 Haziran 2011
Yakup Tufan
YAZARIN
DİĞER
YAZILARI:
BRÜKSEL
BULUŞMASI
YOL
AYRIMINDAKİ TÜRKİYE
GÖÇ
VE AVRUPA TÜRKLERİ
ALMAN
EĞİTİM SİSTEMİ VE TÜRK ÇOCUKLARININ MESELELERİ
ALMANYA’DA
İSLAM GERÇEĞİ VE GÖRMEYEN GÖZLER
AVRUPA’DA
AİLE YAPIMIZDAKİ DİNAMİKLER VE DİNAMİTLER
KENDİNİ
ARAYAN TÜRKİYE
MANEVİ
DÜNYAMIZDA ARALIK, AŞURE VE MUHARREM’İN YERİ
BANGLADEŞ’DEN
SELAM VAR
PAKİSTAN’DAN SELAM VAR
AVRUPA’DA
RAMAZAN BAYRAMI
SALDIRGAN
İSRAİL VE “MAVİ MARMARA” BASKINI
NRW
SEÇİMLERİ VE TÜRKLER’İN ÖNEMİ
ALMANYA
İSLAM KONFERANSI VE MÜSLÜMAN CEMAATLERİN DURUMU
GÖÇMENLER
VE UYUM MECLİSLER
PARELEL
TOPLUM VE DİN GERÇEĞİ
ALMANYA’DA
FEDERAL SEÇİMLER VE MÜSLÜMANLAR
NRW
MAHALLİ SEÇİMLERİ VE MÜSLÜMANLAR
ALMANYA
İSLAM KONFERANSI VE MÜSLÜMANLARIN MESELELERİ
AVRUPA
BİRLİĞİ VE AVRUPA TÜRKLERİ
WİNNENDEN
KATLİAMI ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
BANGALDEŞ’DE
MUSON YERİNE GÜL YAĞMURU
HACCA YOLCULUK HAKKA YOLCULUK
Fransa’nın
İmajı
Uyum
nedir?
SAYFA
BASI
|