·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA SMS  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
·  CHAT  
·  NETMEETING  
   
   


Hayatın içinden

          Y ı l m a z   K u z u c u

 

yilmazkuzucu@web.de



İnternet, gençlik ve biz

Karacoğlan: „Delikli demir çıktı, mertlik bozuldu“ dedikten sonra füzeler, atom ve biyolojik silahlar çıktı.
Milyonlar ve şehirler bir kaç saatte yok edildi. Açlıktan ölenler dahi tüm varını silaha verdiler. En çok barış diyenler savaş çıkardı. Demokrasi adına bağımsız devletlere saldırıldı, çoluk çocuk imha ederek ırza geçtiler. Din adına dini takmayıp onun yapma dediği yapılır oldu. En fazla dürüstüz, koruyoruz diyenler çaldı. Düzelteceğiz diyenler bozdu.

Vasıtalar değişti, ilim ve teknik daha da gelişti, ilaçlar bulundu, hastalıklar tedavi edildi, üretim korkunç arttı. Lakin açlık ve gözyaşı dineceğine daha da fazlalaştı.

Başta Televizyonun icadından duyduğumuz tedirginlik, teknikden ziyade onu bulan ve yönlendirenlerin düşünce dünyalarının bize zıt olmasındandı. Yani alternatifsiz ve hazırlıksız yakalanma endişesiydi o tepki. Tepkiler ve zorda kalmışlık  tedbir ve çarelere de zorladı. Her ne kadar müsbet-menfi etkilenildiyse de hamdolsun o sahada bayağı toparlanıp mesafe katedildi ve alternativ faydalı eserler, kanal ve programlar ortaya kondu.

Işık hızıyla ilerleyen çağın teknik gelişmeleri internetle müthiş bir icad daha ortaya koydu. Matbaa kadar önemli olan bu buluş, kısa zamanda günlük işimizi ve hayatımızı da etkiler oldu. Öyleki: bir anda kolayca kütüphaneler dolu kitapları ücretsiz masanıza getirtebilirken, anında bir fikir, haber ve bilgiyi de milyarlara sansürsüz, hızlı ve kolayca ulaştırabilme imkanı doğdu. Ben burada size uzun uzun fayda  ve zararlarından bahsetmekten ziyade pratik bir kaç önemli tecrübe ve tesbiti hatırlatmaya çalışacağım. Zira herkesin zor geçindiği durumlarda bile bin, ikibin € hesap ödeyenler var. Bu sadece meselenin hazırlıksız ve alt yapısız yakalandığımız maddi yönü. Internetten 14 yaşında koca bulandan tutun, kendini gönüllü kestirip yedirecek birilerini arayana varincaya kadar, arslanlara atılan gladyatörlere taş çıkartan bir vahşet arenasına da imkan verebiliyor bu sistem.

Daha 15 yaşında, sapık işkencelerden sonra ormanda 30 bıçakla öldürülen Murat , 42 yaşındaki alman, 33 yaşındaki Isveçli eşcinsel, sapık ve sadistlerle internet üzerinden ne anlaştı da ormanda buluştular ? O Prof. babanın : „aman çocuklarınıza sahip olun!“ çığlıkları bu yazınında nüvesini oluşturdu.

Sanal alemde yalan da kamufle de kolay, sansürsüz ve kontrolsül olduğundan o kadar kanan, yıkılan ve  ağlayan var ki. O kanaldan aradığını bulan, gülen ve mutlu olanlar yanında minnacık kalır.

Geçen 50 yaşında biri kendini genç, evi ve arabası olan yakışıklı bir üniversite mezunu gibi tanıtarak yüzlerce kızı yalvartıp, hatta bazılarını şehrine kadar bile getirtebilmiş. Heyecandan telefonda sesinden bile anlamadıklarını hatta bir görebilmek için ağladıklarını dahi anlatıyor. Aynı oyunu utanmadan, sanal alemde zengin bir ailenin tek ve güzel kızı olarak sürdürdüğünü de itiraf etmişti. Yazıklar olsun böyle yüzünü saklayan yüzsüzlere.

Aşırı hürriyet, sapık fantaziler, ahlak ve dinin okul, siyaset ve sosyal hayattan adeta kovulması ve demode gösterilmesiyle artan cinsi sapıklık 6 aylık bebekleri bile tehdit eder oldu. Yeşillerin „Phädafolie -çocuk seksi- serbest olsun diye verdikleri kanun teklifinin dün reddedilse bile hala çekmecede (yani arka kafalarda) durması, ruhsuz- imansız-teknik toplumun iflasının alameti değilse nedir ? (Hollanda da parti bile kurdular.) Bir ülkeden, sırf bu eğilimle yılda yüzbin kişi dışarıya gidiyorsa tehlikenin boyutunu varın siz tasavvur edin.

„Yanyana, fakat herbiri kendi aleminde yanlız“ çağın gittikçe artan bireysellik hastalığına çare ne?.

Bu vahim toplumsal çöküşü adeta unutturmak istercesine, bütün bu hastalık ve dertlerin çare ve panzehiri olan değerlere ve kadim bir medeniyete veya onu yaşamak isteyenlere karalar atılmasını, belli güçlerce topyekun saldırılmasını-islamofobi- nasıl yorumlarsınız?

Yıllardır yakınları tarafından sapıkca istismar edilen çocukların duyulamayan sesleri dahi yürekler parçalıyor. Her gün gazetelerden „çocuklara kıymayın!“ reklamlarından başka da bir şey yapıldığını görememek, sapkın yaygınlığın ta yargı, siyaset ve kanun yapıcılara kadar dağıldığı endişesini artırmıyor mu?.

Geçen iş arkadaşım ;’Senin din kardeşlerin orta doğuda birbirini vuruyor’ deyince ben de :’Senin din kerdeşlerin, bir ülkeye haksız yere saldırıp, onbinleri öldürerek fitne sokarlarsa sonuç bu olmaz mı , sevinin’dedim.

Bir de‚ Irandaki demokrasi yanlılarına yardım etmemiz lazım’ demez mi? Ben de : Önce burda kalalım, onbinlerce sığınma evlerindeki kadın, madur çocuklar, milyarları yutan alkol hastaları, artan aids, çöken ahlaki ve aile sistemi vs...senin yardımına daha layık, belki komşunu tanımıyorsun ama İranla iyi ilgileniyorsun’ deyince söğlediğine pişman oldu. Pes doğrusu, 11 Eylülle iyice sidirildik. Eski bakan Andreas von Bülow un, CIA und 11.Sept. kıtabına bakınız. (google den aranabilir.)

Asıl akıllılık, yeni vasıta ve teknolojik buluşlar değil, insanlık gemisinin nereye, hangi yön ve gayeye doğru yol aldığını görebilmektir. Bugün modern dünya gemisi, adeta pusulasını yitirmiş, kaptanları sarhoş, çılgın bir eğlence ve keyifle, alt ve üst kattakilerden, hatta yaklaşan hazin sondan habersiz bir titanik gibi yol almakta.

Televizyonun tetiklediği ailedeki diyalog kopukluğunu internet büsbütün artırdı. Kişi, eşi ve çocuklarından fazla internetle diyalogdaysa, burda birşeyler yamuk gidiyor demektir. Yine iki kelimeyi bir araya getiremeyen eşinin bunalımından, çevresinden, çocuklarının dersinden, okulundan ve arkadaşlarından habersizlerin bile sabahlara kadar (daha nasıl girildiğini bile bilmediğim) o chat sayfalarında ne arayıp ne bulduklarını merak ediyorum?.

Genelde babalar, çocuk dışarı gitmesin veya okula da lazım olur düşüncesiyle PC-Internet alıyor.
Okuldan çıkınca hemen soluğu internet cafelerde alan çocuklar da var. Tabii buna paralel, internet hastalığı tedavi merkezleri de kurulmuyor değil.Bir yandan bataklık üretilirken, öte yandan sivrisinek ilacı pazarlanır gibi. Nihai çare ve çözümlerse, nefsini ve egosunu tanrılaştıranlara hala ters ve güç gelmekte.

Sorumluluğumuz altındakileri; kimlerle geziyor, ne tür insanlarla mailleşip chatleşıyor, SMS lesiyor, bir polis gibi değil güven ve sevgi radarı gibi kontrol etmeliyiz. Sağlıklı bir aile içinde, saklı-gizli-kapaklı şeyler olmamalı, herkes açık ve seffaf olursa güven sarsılmaz veya bir hatayı gören öbürünü uyarabilir. Kari-kocanın elektronik postasi dahi aşıkar olmalı, nereye gitti, kimlerle konuştu, ne iş yapıyor bilinmeli, paylaşılmalı bunu anlatırken yorulmamalı.Sakıncalı kişilerle mümkün mertebe yanlız kalınmamali ki sonra pişman olunmaya.

Bir çok kimse var ki, bunalımlı ve promlemli, yanlız veya ilgisiz bir dönemde, bir çift yaldızlı söz , iltifat veya vaadlere kanabildiğinden sonu pişmanlık ve hüsranla neticelenen yönlere meyletmekten korunamamışlardır.

Selam, kendini ait hissettiği yeri daha yaşanılır kılma cehdindekilere…Selam akledenlere...Selam korunanlara...

Favorinize bazi siteler:
www.turkpartner.de  Not: yazarin diger yazilarina buradan ulasilabilir.
www.diyanet.org/
www.mjd-net.de
www.firaset.net/alimcocuk/
www.islam-guide.com/de
http://kuran.gen.tr
www.fontaene.de
www.kuranfihristi.net/
www.enfal.de
www.qantara.de
www.islam-verstehen.de
www.inid.de       .......................      listeyi siz uzatin...
Asagidaki linke bakin: 4 yasinda nasil on kita istiklal marsi ezbere okunurmus.
http://www.mutasyon.net/hocal/Ya___bu_uk.wmv

SAYFA BASI

Yazarın diğer yazıları:

İnternet, gençlik ve biz
Mayıs Mektubu
Evlenmek mi zor, anlaşmak mı? Veya  neden illa Aile?
Mart mektubu
İçimdeki Notlar
Hayat; sebep ve sonuç
Hacda nefsi Kurban edebilmek 
Şiir gibi bir izinden…  
Aküyü doldurmak
Müstesnalar
“Çocuklara  çok  yazık”
Röttingen deki „İslam Projesi“ tüm okullara örnekti
Ölüm hapsaneleri ve ölü ruhları dirilten Kurán
Son kalemiz „Aile“„out“ mu oluyor?
„Moschee Weg“ ve Yeni Cami
Sanat, para, ahlak
Bir başka açıdan Diyalog
Vurdumduymazlığa çare ne?
Estetik, armoni ve renklerin dili
Mutluluk (formülü) ertelenemez
Almanyadaki yeni neslin tarih bilinci
„Çocuk kuyuya düşmeden“
Aşk gibi okumak
Güzel bir yazı
Bireyselleşmenin sessiz depremleri
Herseye rağmen
Batıdan bir iç muhasebe
Huzur yazıları
Sağlıklı değişim
Her ayrılık
Kimse sizin yerinize düşünmez
Sözlerin özünden
Mektup
   
SAYFA BASI

| Ana Sayfa | Haberler| Gazeteler | Ekonomi | Firmalar | Spor | Yazarlar 

Copyright © Mima Datentechnik / Jülicherstr.20 / 52070 Aachen / Deutschland
Tel:
+49 (241) 900 57 50 (pbx)  Fax: +49 (241) 99 777 57  
e-posta:
info@Turkpartner.de
Bu site Mima Datentechnik Internet Servisi tarafýndan hazýrlanmaktadýr

Yılmaz Kuzucu
İnternet, gençlik ve biz
Mahmut Aşkar
Hele “Medeni”ye Bak!
M. Ali Aladağ
Sadece Ölü Balıklar mı?
Yakup Yurt
Tarihte ve gelecekte kadının yeri
Haldun Çancı
Bölgesel İşbirliği Seçeneği
Ali Kılıçarslan
Made in Germany
Veli Kalli
Gurbet Çilesi
Nuran Yelkenci
Sen de Haklısın, Sen de Haklısın, Sen de!
Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
Güzel İstanbulumuz şantiye alanı mı olacak?
Şefik Kantar
Her şey hayallerle başlar
Hidayet Kayaalp
Kasıntı Kütürü
Prof. Dr. Ümit Özdağ
Avrupa Birliği "Faşizmi"
Sebahattin Çelebi
zifirî
Hasan Kayıhan
Ben "Hicbir Şey" demiyorum!..
Orhan Aras
Bizi Hangi Dünyada Öldürüyorlar Kardeşler
Ayten Kılıçarslan
Almanya yaşlanıyor
Mustafa Can
Ben Uyumdan Yanayım, Ya siz..........
Serdar Çelebi
Fransa olayları ve Avrupa’da ‘Yeni Irkçılık’
Betül Parlar
Hey du...
Fikret Ekin
Türkiye’nin “Sorunu”
Şensel Aşkın
Bilginin/Doğruların Etkinliği
Üzeyir Lokman Çaycı
Siyah Çelişkiler
Halil Gülel
Gerçek Güzellik
Muhsin Ceylan
Berlin’e hayali bir soru
Ozan Yusuf Polatoğlu
Bir taraf ‘şan’ (!) alıyor
Bir taraf ‘perişan’ oluyor
Dr. Nebil Bozdoğan
Botox zehir mi ilaç mı?
Yakup Tufan
Uyum nedir?
Sizden Biri
Sen neymişsin be abi?
Alperen Çelik
Yeni Vietnam IRAK
İsmail Altıntaş
İslâm Dininin Engellilere Sağladığı Kolaylıklar
Latif Çelik
Aynı acıyı duyanlar en samimi olanlardır
Fazlı Arabacı
Yaralı bir bilinç