·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA SMS  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
·  CHAT  
·  NETMEETING  
   
   


Hayatın içinden

          Y ı l m a z   K u z u c u

 

yilmazkuzucu@web.de


Bir başka açıdan Diyalog

Diyalog, kelime manası bir veya birden fazla kişiyle konuşmak ( sohbet, fikir alışverişi, anlamaya ve anlaşılmaya çalışmak)

Zıddıysa monolog; kişinin kendi kendisiyle konuşması.
Tabi insan konuşacak ki ne olduğunu bilesin. “Kişinin kimliği dilinin altında saklıdır” derler  “ Kişi tanımadığının düşmanıdır “der Hz. Ali.
Genelde çevresiyle uyuşamayarak ”mono” kalanlar anlaşılamamaktan sikayet ederek suçu karşıda ararlar. F. Riegl şöyle der: Başkalarının yaptıkları bizim gözümüzün önünde , bizimkilerse ardımızda kalırlar.

Anlaşılmanın yolu evvela anlamaktan geçse gerek. Kabul görmenin, önce kabul etmekle mümkün olması gibi.Yani evvela dinlemesini bilenler, dinlenmeyi hakederler.

İnsan yaratılış itibariyle “mono” yalnız, tek, kendi kendine yeten bir varlık değildir. Mesela hayvanlara baktığımızda yumurtadan çıkan veya doğan bir yavru bir başkası ( yardımcı) olmadan pekala hayatını devam ettirebilir. İnsan yavrusunda, hatta büyüdüğünde bile bu mümkün değildir.
Halbuki biz gittikce küçülen  dünyada farklılıklarımızla daha yoğun birlikte yaşamak durumundayız.
Bir geyik gibi, kuş gibi, kartal gibi “mono” yaşayamayız vede yanlız  mutlu  olamayız,  zira bu insan doğasına da zıttır.
Auto- Kosmetik Firması olan biri anlatıyor:
“ Bir çok arabası olan bir işverenden iş almak için randevulastım. Kendimi ve işimi tanıttıktan sonra bana “ sizin arabanız nerede park ediyor, birlikte gidip bir bakabilirmiyiz ?”dedi. Gittik arabamın içini açtı, pırıl pırıl ve mis kokulu görünce; “ bundan böyle bütün arabalarımın temizliği size ait !” dedi. “

Diyalog önce kişinin en yakınından başlar. Bunlar komşusu, akrabası, mesai arkadaşları hatta kendi eşi ve çocukları, fikirdaşları, saf arkadaşları, hemsehrileri, vatandaşları, din-dil ve kan kardesleri…
Lamba önce kendi yanını ve önünü ısıtmalı, kişi önce kendi evinin önünü temizlemeli ki, şehrin temizliğini konuşmaya hakkı olsun.
Başkasına gül tutup, kendi kardeşine, yakınına diken atanlar, ellere övgü dizip kendi insanına “öteki” muamelesini reva görenler, küçük bir iltifatı dahi esirgeyenler, hangi dialogdan bahsederler. Kendi insanını anlayamayan onlara müsamaha gösteremeyen başkalarını hiç anlayabilir mi?!

Türkiyede şükür devlet halkla barışıyor ve diyalog yönünde çok sevindirici gelişmeler yaşanıyor. Burda görevi birlik-beraberliği sağlamak olan o milletin imkanlarıyla gelenlerde 
bu olumlu gelişmeyi ne zaman görebileceğiz acaba?

İç birliği, gönül birliği olmadan Avrupa birliği olur mu?
İç barış olmadan, dünya barışı ,iç diyalog olmadan, dış diyalog mümkün mu?
En güzel lobin kendi insanın (onların bütün bir fotoğrafı) kale gibi sağlam arkandır.
Sıkışınca lobi aranmaz zira o; onlarca yıl yapılacak gayret ve yatırımın mevsimi gelince toplanılacak meyvesidir.
Velhasıl kişinin kendisi huzursuz, diğer hizmet guruplarını incitip küçümseyerek onlarla kavgalıysa, bu ruh haliyle yapılan tüm gayret görüşme ve çabalar nasıl başarılı olur.

O kadar yorulup, emek çekip mizana eli boş varmak ne hazin değil mi? Kim ister insanını orda müflis görmeyi, o yüzden duam:
Kalpleri bilen Allahım! bizi menfaatlerimizin, hevamızın ve gururumuzun esiri bırakma, hatalarımızda inat ve israr ettirme, sirf egomuz için bizi küstürme, kardeşlerimize karşı kalbimizde en ufak bir kin dahi bırakma ki onları sevelim, senin için sevelim. Dünya bizi sevmesede, biz kendimizden emin, nesne değil özne olalım.

Not: 11 eylüden önce de islam konusunda seminerler vermek üzere kiliselerin kendi insanını hazırladığı gizli değildi. Ondan sonra bu bir kaç katladı. Bir doğu ülkesi gezip iki kitap okuyanın kendini islam hakkında”uzman” seminerler verecek durumda görmesi nasıl izah edilir.

Keşke önceden hazırlıklı olsaydık da yeterli seminerci elemanlarımızı bilgilendirilmeye ihtiyacı olan bu topluma sunabilseydik. 80 yaşındakilerin bile gelip saatlerce senin dinini dinliyor olması takdir edilmez mi? Elbette yılların ön yargı ve yanlış bildilendirilmeleri bir kaç seminerle tam telafi edilemez. Yanlız her defasında ilk ağızdan yaşanan güzelliklerle tanışanların o kalın duvarlarından bir taşın bile düşmesi sevindirici değil mi?
Negatif gelenlerin hepsinin pozitif değilse de neutral  gitmesini sosyal barış için bir katkı diyor bir baska yol da bilmiyorum .
Siz kendinizi anlatamayınca başkaları anlatmaz mı?
Velhasil Diyalogla “diyalogculuk”ta ayırt edilebilmeli derken bir misalle bitireyim;
Wertheim çevresinde çıkan bir gazete “islamdan kaçan kızlar” başlıklı zehir kusan bir yazı yazmıstı. Öyle bir negatif yazı sağlıklı bir irtibat, bilgilenme ve diyalog çalışmaları olan Würzburg veya benzeri yerlerde kolay kolay çıkamayacağını düşünüyorum.
Bu da iki toplumun birbirini tanımasını kolaylaştıracak –ehil kisiler tarafından yürütülen- diyalogun önemini göstermiyor mu?

Selam ve saygılar

SAYFA BASI

Yazarın diğer yazıları:

Bir başka açıdan Diyalog
Vurdumduymazlığa çare ne?
Estetik, armoni ve renklerin dili
Mutluluk (formülü) ertelenemez
Almanyadaki yeni neslin tarih bilinci
„Çocuk kuyuya düşmeden“
Aşk gibi okumak
Güzel bir yazı
Bireyselleşmenin sessiz depremleri
Herseye rağmen
Batıdan bir iç muhasebe
Huzur yazıları
Sağlıklı değişim
Her ayrılık
Kimse sizin yerinize düşünmez
Sözlerin özünden
Mektup
   
SAYFA BASI

| Ana Sayfa | Haberler| Gazeteler | Ekonomi | Firmalar | Spor | Yazarlar 

Copyright © Mima Datentechnik / Jülicherstr.20 / 52070 Aachen / Deutschland
Tel:
+49 (241) 900 57 50 (pbx)  Fax: +49 (241) 99 777 57  
e-posta:
info@Turkpartner.de
Bu site Mima Datentechnik Internet Servisi tarafýndan hazýrlanmaktadýr

Yılmaz Kuzucu
Bir başka açıdan Diyalog
Mahmut Aşkar
Kendisiyle Kavgalı Millet
Hasan Kayıhan
Avrupa'da Türkçenin Geleceği
Nuran Yelkenci
Örnek Müslüman Kadın Hz. Meryem
Fikret Ekin
Komplo Teorisi Yok-2
Halil Gülel
Gerçek Güzellik
M. Ali Aladağ
Bizim  Diyalogcularımız
Mustafa Can
Çağımızın Dervişe Açık Kapıları Var mı…
Ayten Kılıçarslan
Erkekler farklı mı ölür?
Sebahattin Çelebi
İstanbul, hiçbir şeyim...
Hidayet Kayaalp
Övgülerle sövgüler arasında
Şensel Aşkın
Küresel ruh krizi
Serdar Çelebi
ETU (Europaische Türkische Union)  ne yapıyor?
Betül Parlar
Sigara Bağımlılığı
Orhan Aras
Necla Kelek´in "Yabancı Gelini"
Muhsin Ceylan
Berlin’e hayali bir soru
Ozan Yusuf Polatoğlu
Bir taraf ‘şan’ (!) alıyor
Bir taraf ‘perişan’ oluyor
Şefik Kantar
Bir Yürüyüşün Anotomisi
Dr. Nebil Bozdoğan
Botox zehir mi ilaç mı?
Üzeyir Lokman Çaycı
Hanga Hunga
Yakup Tufan
Uyum nedir?
Sizden Biri
Sen neymişsin be abi?
Ali Kılıçarslan
Utandıran Pano
Alperen Çelik
Yeni Vietnam IRAK
İsmail Altıntaş
İslâm Dininin Engellilere Sağladığı Kolaylıklar
Latif Çelik
Aynı acıyı duyanlar en samimi olanlardır
İsmail Tüysüz
Yılbaşı ve noel kutlamaları hakkında neler biliyoruz
Fazlı Arabacı
Yaralı bir bilinç