İÇİNİZDEKİ
ŞEHİR
Sessiz
bir pazarlıkla satın aldığınız içinizdeki
şehirde yaşıyorsunuz.
Henüz borçlarınızı
ödeyemediniz.
Siyahlayan
göz kapaklarınız altında bir şeyler
hissetmeye çalışıyorsunuz.
Kendinizden uzaklaştığınızı fark
etmeden düşünce tellerini teleferik gibi kullanarak en
uzaklara kayıp gidiyorsunuz.
Sayısız
unsurlara dokundukça tüyleriniz ürperiyor. Sizi aşan sözlerinizin
yankılarıyla sarsıldığınızı
hissettiğiniz anlardaki bağırmalarınızla
özünüzdeki kuşları kaçırıyorsunuz.
Nefes alışverişlerinizle gülleriniz soluyor.
Çılgınlıklarınızla
çatılarınızdan kristalleriniz dökülüyor.
Düşünme alanınız
daraldıkça şehriniz büyüyor. Sokaklardan,
caddelerden koştukça yoruluyorsunuz.
Gecelerinize gerilim
makinelerinizin ışınları düştükçe
robotlaşıyor insanlarınız.
Kirli sularınızdaki
kurbağalarınız timsahları dahi
korkutuyorlar.
İç yolculuğunuz
yaşlandırıyor sizi.
İçinizdeki çığlıklar
büyüyor.
Kırk ayaklı
zorluklar üretiyorsunuz.
Laboratuarlarınızdaki
yedek hücreler size tatlı anlar yaşatmaya fırsat
vermiyorlar.
İçinizdeki korkunun göstergesi sizi yukarıdan
aşağılara bırakırken siz sesinizi
dahi çıkaramıyorsunuz.
Saatler kıpırdadıkça
mevsimler sökülüyor yüreğinizden...
Aklınızdan
hep yalnızlığınız geçiyor.
SAYFA
BASI
Yazarın
diğer
yazıları:
İçinizdeki
şehir
Küçüktüm
küçücüktüm
Yan
Kesit
Çağın
üzerindeki karanlıklar
Arayış
Hazır
mısınız çocuklar?
Varoluş
üçgeni
Öğretmenim
Acılar
karla kaplanırken
Savaş
Dansları
Karanlığa
savaşla yazılanlar
Gurbet
Çiçekleri
Çöpçü
kardeş
Kapar
kapılarını dostlarına
Ne
zaman başımı kaldırsam
İnsanları
tanımak istiyorum
Üzerimize
ağları ördüler
Yargılanışım
SAYFA
BASI
|