·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
   
   


BAKÜ MEKTUPLARI
                                                                               Tevfik Abdin
 
atofiq@hotmail.com





İRAN TÜRKLERİNE HAYKIRAN ŞAİR



Geçtiğimiz günlerde Azerbaycanda Halk  şairi  Suleyman Rustam’in doğum yılının 100 yıllığı edebi camiye tarafından kayd edildi. Suleyman Rustam Turk dunyasi okurlarına çok da malum olmayan bir isim. Umut ediyoruz ki bu yazı onun şair kişiliği hakkında tam bilgi olmasa da ilk adım olarak merak doğura bilir.
Ve böylece Azerbaycan’ın Halk şairi Suleyman Rustam….

     “İran Seçimlerinin Ardından “ yazımızın ikinci bölümündeki şu satırları okurlara  birkez daha aktarmak istiyorum:”Hayretli birşeydir,Sovyetler döneminde  KUZEY AZERBAYCANında  devlet düzeyinde bu konuda objektif kıpırdamalar olmasa bile,aydınlar arasında,özelilkle yazarlar arasında bu dert hep konuşulmaktaydı.Yani Arasın öbürü kıyısında bir TÜRK milletinin olduğu kanaati  ortam olarak oluşmaktaydı ve özellikle gençler,yaşlı edebiyatcıların şiirlerinden kaynaklanarak bu derdi söylemekteydiler.
     ... Bu dertle öldü Azeri Türk şairi,Halk Şairi Suleyman Rustam...”

     Evet,İran İslam Respublikasında  resmi olarak devlet dilinin yüzde %22’nı konuşan bir millet yok gibidir.Bu dert çekilmez ve yaşanmaz bir derttir.

     Böyle bir derdin içinde kıvrılarak sanat yapılarının bir çoğunu İrandakı türk kardeşlerine hitaben yazan Azeri Türk Şairi Suleyman Rustam ömrünün son yıllarınadek bu mevzudan vazgeçmedi. Ve Sovyet KGBsi tarafından teker teker götürülüp sorgulansa da şair borcunu inkar etmedi ve çok enteresan,çok ilginc hatta Güney Şairi diye bir lakab,takma isim de almışdı bir çok araştırcılar ve tankidciler tarafından.

     Bu işin enteresan bir tarafı da şu: biz genc edebiyat insanları öyle sanıyorduk ki, Suleyman Rustam Güney Azerbaycan doğumludur,o nedenle ki,onun bu mevzuda yazdığı şiirler ve özellikle gazeller o kadar içten ve o kadar yakıcı idi ki, düşünüyorduk: şu dizileri,şi şiirleri yalnız ve yalnız bu derdi içten yaşayan ve bu derdi çekenler  böyle yaza bilirler. Açık söyliyorum bir çok makamlarda Suleyman Rustam benim beğendiğim ve öğrendiğim şair olmamıştır,ama, Suleyman Rustam’ın  böyle diyelim Cenub ( Güney) şiirleri objektif yaklaşdıkta cesaret verici ve son derece samimi,son derece duygusal şiir önrekleridir.

     Suleyman Rustam Bakü doğumluydu.Bilmiyorum belki de ulu dedeleri İrandan olmuş ola bilirler,ama o kendisini yalınz ve yalnız Bakü doğumlu tanıtmıştı ve açık söyliyorum ki, bir çok tartışmalarda da bunu teker teker söyliyordu ve bununla tabii ki, gurur duyuyordu.Bu onun kişisel  hakkı idi. Ama Güney Azerbaycanı derdi ve orada yaşayan 25 milyon türkün (yani Kuzey Azerbaycanda yaşayan türklerden,azınlık dahil 3 kez fazla) derdi onu hep meşgul etti,yalnız meşgul etmedi bu derdi ölenedek yaşadı ve yaşattı.

     Şurada Kuzey Azerbycanı ortamını tanıyan bir kaç kişi için ve edebiyatla iligili insanlar için bir açıklama yapmak zorundayım. O acıdan ki, yasak olan bir derdin konuşulması ve özellikle politik ve siyasi bir ortam olarak oluşturulup konuşulması bir bakımdan bir az kuşkulu gibi gözüküyor. Şair Suleyman Rustam bu derdi konuşmakta ve yeni doğan nesle aktarıp, anlatmakta biraz daha fazla söz sahibi idi. Yani çok hassas bir yaklaşımla bu konuya değinsek Sovyet Azerbaycanının her bir gelişimi ve her bir uğuru böylece Güney Azerbaycanının insanlarına  aktarılıyordu.

        Tabii bu işin içinde bu ince ve hassas noktanın oluşması dikkatçekicidir ve inkaredilmezdir. Ama bu denilen fikirle biz Suleyman Rustam’ın büyüklüğünü   küçümsemek amacında değiliz.O nedenele ki, o bu SÖZ SAHİPLİYİNİ kazanmıştı.

Neresinden bakılırsa bakılsın Suleyman Rustam’ın bir şair olarak bu derdi teker teker hatırlatması ve bu konuda en güzel,en çekici ve en içten şiirlerin yazdması takdir olunası ve beğeni kazanası bir olanagdır.   

     Yaşadığı ve yazarlığını devam ettirdiği yıllarda genc yaşlarından Komünist Partisi Üyesi olan bu şair bu Parti’yi öven şiirler de yazmıştı.Şimdi bir edebiyatcı hassasiyetiyle yaklaşsak bu dönem yazılarına o zaman böyle anlaşılıyor ki, haman  o Komünist Şiirler arkasında saklanarak Suleyman Rustam bu cesaret verici şiirleri de yaza bilmişti:

 

Aras sahilinden yolum düşende
Biran hiyecansız  geçe bilmirim
O karşı kıyıda neler oluyor
Çok güzel bilirim, nece bilmirim

Özgeler su içir bulaklarınmadn
 

Feryatlar yükselir ocaklarınmdan
Neden kollarımdan, ayaklarımdan
Paslı zencirleri aça bilimrim

Benim o sahilsiz hayatım yoktur
Vusalinden büyük muratım yoktur
Neden kuşlar gibi kanadım yoktur
Neden o sahile uça bilimirim

Bana gel gel diyor Tebriz,Miyana
Sen nasıl bakırsın Aras’ım buna
Yüreğim yananda senin suyuna
Gözyaşı katmasam içe bilimrim.
 

     Şimdi bir çok Azeri Türk şairinin Türkiyeye gelerek kendilerindren uyuduruk demecler vermesi ve kendilerini bir kahraman olarak tanıtması çok ince ve hassas bir noktadır. Bu konuya ben önceler de değinmişim.Burada bur kıskanclık sözkonus değil,hakiketin kendi değerini ve kendi yerini bulması söz konusudur.Bu memleketin sevgisi arkasında saklanıb,bu memleketin sevgisinden yararlanıp geçmişini unutanlar veya gecmişine olan olmaz övgüler yakıştırarak,ekleyerek başkalarının hakkını küçümsetmek hiç bir insanın vicdanı dışında olmaması gerektir.Bu konu çok kapsamlı bir konudur. Malesef yanlışlıklarla dolu ilişkiler bu kardeş milletin çıkarına değil.Bu ilişkilerden de SOVYET KOKUSU  DUYULMAKTADIR. 

     Kısa bir örnek sunmak istiyorum.Sözkonu şairin,Suleyman Rustamın 1942 yılında Tebrizde yazdığı‘Dilime doknuma’ şiirenden dizilere gözatalım:
 

Ben senin diline dokunmam cellat
Gel, sen de bu ana dilime değme (dokunma)
Senin de bağın var,
gülün var çek git
Bağımda ekdiğim gülüme değme

Kıskanıp bakırsın çimenime sen
Gör bir neler yaptın Vatanıma sen
Yan deyip od attın bu canıma sen
Altında ateş var,külüme değme

Ben aka ak dedim,karaya kara (siyah)
Sen beni istedin çekesen dara
Yenice sağalır sinemde yara
Benim şu yaralı kalbime değme....
 

     Evet, bu şiir,Güney Azerbaycanında, Tebrizde 1942 yılında yazılmıştır.Bir çok azeri türk şairi bu şiirden etkilenerek çok çok sonralar ana dili şiirlerini yazdı ve bu konunu öyle özdenleştirdiler ki,öyle benimsediler ki, Suleyman Rustamın hakkını bile unuttular ve sahta bir şöhrete ulaşmak için insafı unuttular.

     ...Suleyman Rustam doğdu,yaşadı ve öldü.
     Bu şairin bir çok şiiri doğdu,yaşıyor ve ölmeyecek...
     Bir derdi haykıran şair ölümsüzlüğünü kazanan şairdir.

www.tofigabdin@ws.tc  

SAYFA BAŞI


Yazarın diğer yazıları:

İRAN TÜRKLERİNE HAYKIRAN ŞAİR
İstanbul’da BENİ HEP ALDATTILAR...
Oğlum Metin için
Gurbette Bir Kırık Ses
İstanbul’da Rus abuhavası...Kişisel düşünceler (1)
BİR YAZI ÜSTÜNE
İLGİNÇ ARAŞTIRMA

   
SAYFA BASI

| Ana Sayfa | Haberler| Gazeteler | Ekonomi | Firmalar | Spor | Yazarlar 

Copyright © Mima Datentechnik / Jülicherstr.20 / 52070 Aachen / Deutschland
Tel:
+49 (241) 900 57 50 (pbx)  Fax: +49 (241) 99 777 57  
e-posta:
info@Turkpartner.de
Bu site Mima Datentechnik Internet Servisi tarafýndan hazýrlanmaktadýr

Tevfik Abdin
İRAN TÜRKLERİNE HAYKIRAN ŞAİR
Ayten Kılıçarslan
Müslüman Kadınlar, Birleşin!
Yakup Yurt
Korku Bahçesinde Sevgi Yeşermez
Mahmut Aşkar
İnsanlık Tarihinin En Büyük Devrimcileri
Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
Ülkemizden çalınan tarihi eserlerimize sahip çıkalım
Prof. Dr. Ümit Özdağ
Türkiye'nin En Büyük Sorununa Cevap
Fikret Ekin
İnsan ve İnsan
Haldun Çancı
İran, Türkiye'nin düşmanı mı?
Üzeyir Lokman Çaycı
Yolcular
M. Ali Aladağ
Çağdaş Yobazlar
Hasan Kayıhan
Ayrılığın Rengi Hüzün
Veli Kalli
Sorunumuz Kuş Gribi Değil
Mustafa Can
Bayram Gelince Bir Şeyler Olur Bana Canım....
Prof. Dr. İbrahim Ortaş
Yeni Yıl Bilim ve Üniversitelere Ne Getiriyor, Ne Götürüyor?
Dr. Nebil Bozdoğan
Ameliyatsız Yüz Gençleştirmede Son Nokta
Erhan Türbedar
Kosova’ya İki Yeni Bakanlık Devrediliyor (?)
Orhan Aras
İnsanlık öldü mü?
Serdar Çelebi
Fransa olayları ve Avrupa’da ‘Yeni Irkçılık’
Yakup Tufan
Fransa’nın İmajı
Ali Kılıçarslan
Yeni meclis, eski kafa
Sebahattin Çelebi
kadıköy
Veli Kalli
Gurbette Vatan Sevgisi
Şefik Kantar
Davul Tozu, Minare Gölgesi
Nuran Yelkenci
Bin Aydan Daha Hayırlı Olan, Ramazan Ayı
Hidayet Kayaalp
Ertuğrul Gazi Ve Dursun Fakıh Ve...
Yılmaz Kuzucu
Müstesnalar
Betül Parlar
Hey du...
Şensel Aşkın
Bilginin/Doğruların Etkinliği
İsmail Tüysüz
Son İki büyük Revulusyonda İstanbul`un Önemi
Halil Gülel
Gerçek Güzellik
Muhsin Ceylan
Berlin’e hayali bir soru
Ozan Yusuf Polatoğlu
Bir taraf ‘şan’ (!) alıyor
Bir taraf ‘perişan’ oluyor
Sizden Biri
Sen neymişsin be abi?
Alperen Çelik
Yeni Vietnam IRAK
İsmail Altıntaş
İslâm Dininin Engellilere Sağladığı Kolaylıklar
Latif Çelik
Ayný acýyý duyanlar en samimi olanlardýr
Fazlı Arabacı
Yaralı bir bilinç