Oğlum
Metin için
bana o yerleri anlat çocuğum
baka baka kör oldum
duyamadım tozlu ormanların tadını
bana o yerleri anlat çocuğum
içimdeki sıkıntılar, önümdeki kişiler
bana yasakladı o köylerin adını
dedenin ayak izleri mezarım olsun
o ormanların tüm acısı içime dolsun
elli yıl kör gibi yaşadım
o köyleri o ormanları görebilmedim
kuru bir taştım
bana o yerleri anlat çocuğum
neleri unuttum anlat çocuğum
çıktım arkadaşlarımın ölüm sırasından
kopar ver bana
o ormanlarda batan güneşin
batı sarısından
karıştı aklım
karıştı hayatım
götür beni o yerlere
sokaklarında yatım
kaldırımlarında yatım
çöplüklerinde yatım
dedenin ayak izleri mezarım olsun
dede annenin ayak izleri baştaşım
anlat çocuğum
senden başka bir kimse anlatamaz
bu güzel toprakta mezarım uyusa da
ruhum uyumaz...
İstanbul Mart 1994
***
karşıdakı ilk istasyonda inecek
bir yolcu gibiyim
bu İstanbul’un havalarında
siste gittikce kayıp olacak
bir vapur gibiyim
karşıdan gelecek yarınlarında
ah, bir beni ağlayan olaydı
beni bu İstanbul’a bağlayan olaydı
içimdeki bu kaybolmak korkusunu
yıkıp dağıtan olaydı
uzanaydım sokaklarına
sarılaydım kaldırmlarına
hasretin sonunda bir çocuk
annesine sarıldığı gibi
şimdi yaşıyorum
bir şehit annesi
oğlu için bayıldığı gibi
ayrılmak
hasretin başlanğıcı
ayrılmak
ağlamak acı acı
bütün büyük sevgilerin sonu böyledi
en acısı
bu açık göğsüne
kim geldi kim gitti
bu İstanbul bilmedi
karşıdakı ilk istasyonda inecek
bir yolcu gibiyim
bu İstanbul’un havalarında
siste gittikce kayıp olacak
bir vapur gibiyim
İstanbul’un yarınlarında
ah bir beni ağlayan olaydı
İstanbul haziran 1995
***
karşıma çıkacak tanış sokaklar
Kadıköy vapuru bir balina dek
bu iki denizin boğazına da
tıkanıp haykırıp yüzüp geçecek
sabahlar, akşamlar, aylı geceler
gördüğüm adamlar değişecekler
yine sevişenler sevişecekler
üzecek canımı taş hatıralar
kuşlar sahil boyu üşüyecekler
içimden ağlamak geçecek o an
ne yaşta ne zaman
bilmem ki Yarab
ben kim olacağım
İstanbul nasıl
bir de şu yerlere dönürsem eğer
gözüm arayacak bir tanış yüzü
bu mavi sularda bir mavi gözü
düşüp bir hatıra burulganına
boğula boğula
ben zor bulacağım aranan izi
aslında bu yerde sevilmedim ki
sevilip kimseni sevemedim ki
ötkenler içimde çiçek açacak
o sahil bu sahil sıcak bir kucak
banasa soğuktur
soguk vücutumla
soğuk canımla
ben kim olacağım
İstanbul nasıl
hangi ay olacak
bilmem hangi yıl
bir de bu yerelere gönürsem eğer
İstanbul aralık 1994
***
İstanbul’da yağmur yağıyor
vapurla Boğaz’dan geçiyorum
yağmur taneleri
balık pulları gibi
sular çıçek açmış
İstanbul’da yağmur yağıyor
suların uyuksu kaçmış
İstanbul’da yağmur yağıyor
“bir kız öpüşünden yumuşak”
İstanbul’da yağmur yağıyor
oralarda hava nasıl
İstanbul’da yağmur yağıyor
içimdeki gurbet
derinleşiyor bir yıl...
Acıbadem, Şubat 1997
www.toabdin.by.ru
SAYFA
BAŞI
Oğlum
Metin için
Gurbette
Bir Kırık
Ses
İstanbul’da
Rus abuhavası...Kişisel düşünceler (1)
BİR
YAZI ÜSTÜNE
İLGİNÇ
ARAŞTIRMA
SAYFA
BASI
|