Türbanlı Türkiye
Son aylarda ülkemizde hızla tırmanan bir konu var: türban
tartışmaları. Üniversiteye girebilsinler mi? Devlet memuru
olabilsinler mi? Kuran’da türban var mı? Boyundan mı
bağlamalı, çeneden mi? Türban simgedir, yok efendim simge
değil Allah’ın emridir. Türban bir adımdır, sonra Cumhuriyet
elden gider...vs.
Aslında türbanı ölesiye savunanlar da, savunmayanlar da,
herkes de çok iyi biliyor ki türbana tepki, hızla
türbanlılaşan Türkiye’yi bu noktaya getiren bu kılığa sokan
çalışmalara geç kalmış bir tepkidir.
Türban konusunda fikir beyan etmek bu toz duman olmuş
ortamda ne kadar doğru olur bilemiyorum ama bildiğim bir şey
var ki; o da, kimseye “başını aç” denemez bu bir
gerçek! Demokrasiye, temel hak ve özgürlüklere, din ve
vicdan özgürlüğüne, insan haklarına aykırı.
Peki vakt-i zamanında çiçeği burnunda bir genç kıza
"başını kapa" denmesine, hatta telkinine zemin
hazırlayan odaklara neden izin verildi?
Hiçkimse anasının karnından türbanıyla doğmuyor. Hiçbir genç
kız da kendi haline bırakılsa, ergenlik çağında normal
psikolojik ve sosyal gelişim sürecinde örtünmek istemez.
Kendini ve karşı cinsi keşfettiği bir dönemde tepeden
tırnağa kapanmayı, dünyayı, hayatı yeni tanıdığı bir dönemde
dünyadaki bir çok renkten ve zevkten feragat etmeyi seçmez.
İslam dini de 14 yıl önce değil, 14 asır önce geldiğine
göre, Türkiye’de son 15-20 yıl içerisinde akan suların
yönünü değiştiren bir şeyler oldu. Bu genç kızlarımız durup
dururken kapanmadı. Kendi istekleriyle kapanmaları değil
sorguladığım, onlarda bu isteği meydana getiren, bu fikri
empoze eden itinalı bir eğitim ve telkin çalışmalarıdır.
Elbette konu sadece türbanından ötürü gündem olan genç
kızlarımız değil, henüz konu olmayan ama aynı görüşte olan
erkekler için de aynı şey geçerlidir.
Birinin inancına hukuki olarak müdahale etmek gerçekten de
son derece nahoş bir durum. Ben türbanlı değilim ama bu
konuda sonuna kadar türbanlı kızların arkasındayım. Ama
gençlere “dini eğitim”, “tebliğ” adı altında
yapılanlar da inanca müdahale değil midir? Henüz körpe
beyinleri yoğurmak, tazecik hafızalarına gelecekte hayal
ettikleri bir dünyaya ait fikirleri kazımak, bir bireyin
özgür iradesini elinden almak da bir kabahat değil midir?
Şimdi yüzlerce türbanlı kızı ve o görüşlere sahip erkeği
meydana getiren bu tablonun ressamları üniversite
kapılarında sürünen gençleri gördüklerinde neler
hissediyorlar? Şimdi mutlular mı? Şimdi “Türbanlı
Türkiye” nin çok daha rahatlıkla sömürülebileceğinin
haklı mutluluğunu mu hissediyorlar yoksa? ...Yoksa, yoksa?
Aslında sorulacak ne çok soru var. Yanıtlanmasa bile kendi
başına soru olarak dahi son derece anlamlılar:
Dünyada neden İslam hızla pompalanıyor?
Neden İslam’ın gözden geçirilmesinin lafı dahi edilmiyor?
Neden Müslüman ülkelerin neredeyse tamamı yoksul, mutsuz,
sefil, aç ve çaresiz ama yine de sesi çıkmayan insanlarla
dolu?
Neden sosyal uçurumlar bu ülkelerde hat safhada?
İslam ülkelerinde neden kadını sosyal hayattan izole
ediyorlar? (Sorularımı yanıtlamaya niyetli arkadaşlara
kadınların nüfusun %51’ini oluşturduğunu hatırlatmak
isterim.)
Yaratıcı düşünce, bilimsel yaklaşım, entellektüel gelişim,
orijinal fikirler, üretkenlik, eleştirel bakış gibi
kavramların sadece özgür iradenin olduğu baskısız bir
ortamda hayat bulduğu bir gerçek.
Mevcut gidişatın zeminini hazırlayanlar da inançlı bir
toplumu sömürmenin; bilinçli, bağımsız, özgür iradesini
kullanabilen, özgüven sahibi hatta dikbaşlı, hakkını arayan,
bilime ve akla dayanan tespitlere güvenen bireylerden oluşan
bir toplumu sömürmekten kat be kat zor olduğunu bal gibi
biliyorlar.
Kübra Yelkenci
yelkencikubra@hotmail.com
SAYFA
BAŞI
www.nuranyelkenci.com
Yazarın
diğer
yazıları:
Türbanlı
Türkiye
Bugün
Beyaz Çiçekler Sana Annem...
Peygamberler
bugün yaşasaydılar
Hoş
geldin Ya Ramazan!..
İyi
ve Kötü Öğretmen Televizyon
Kahramanlar
hep az olur
İnanç
Sömürüsü
Sahte
Peygamberler
Anne
Sevgisi
Günümüzün
bazı cemaat liderleri (Şeyhleri)
İlk
Müslüman İş Kadını Hz. Hatice
Utangaçlığın
yeni adı sosyal fobi
Her
İşin Başı Eğitim Nedir?
Konuşamıyoruz
Çünkü Okumuyoruz
Güçlünün
Değil Haklının Sözü
Yaşama
Sevinci
Mutfaktaki
İsraf
Varoşlardan
sosyeteye İstanbul
Sen
de Haklısın, Sen de Haklısın, Sen de!
Benim
Duam
Yasakları
Yasaklamak
Filistin’in
Göz Yaşları
Peygamberleri
Rahat Bırakın
Noel
ve Yilbaşı Kutlamaları
Hayal
Gücü Sınırlarının Ötesinde...
Bin
Aydan Daha Hayırlı Olan, Ramazan Ayı
İffetli
Müslüman Türk Kadını ve Örtünme
İnsanın
En Büyük Düşmanı Şeytan
Duada
kararlı olmak
Kuran’da
selamlaşmanın önemi
Allah,
İnsanı hastalıkla da sınar
Haset
ve Kıskançlık
Kilitli
Kapıların Ardındaki Sonsuz Hayat , Cehennem
Sahte
Dünyanın Acıları
Tarihten
Günümüze Sahte Dindarlar
Şeytan
Detayda Gizlidir
İnançla
Gelen Ruh Sağlığı ve Huzur
İnanca
Çağıran Davetler
Hayırlarda
Yarışmak
Zaman
Tüketen Ev Hanımları
Sebeplerdeki
sırlar
Herşeyde
Hayır Görmek
Pişman
Olmadan Önce
Örnek
Müslüman Kadın
Hz. Meryem
Tüm
annelerin, anneler gününü kutluyorum
İnsanları
sinsice kıskacına alan Adamlık dini
Derin
Düşünmek
2005
Dünya Kadın Yürüyüşünde, Müslüman Türk Kadınının
Yeri
SAYFA
BASI
|