·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
   
   


PENCERE
                                                                                       Nuran Yelkenci
 
norayel@hotmail.com


İnsanları sinsice kıskacına alan Adamlık dini

Adamlık dini... Bir başka adı da “Sistem”.
Belki de yaşadığımız hayatın sahte kuralları,  insanların birçoğunu, kendileri farkında olmadıkları halde etkisi altına almış sahte bir din. Bu, kendini açıkça tanıtmayan, gizli ve sinsi bir din. Hiçbir yazılı kuralı yoktur. Adı bile konmamıştır. Fakat insanların hareket ve tavırlarını, düşüncelerini kontrolü altına alır. Pek çok kimse şuurunda dahi olmadan hayatları boyunca bu  sinsi dinin kurallarını uygular. Bu din, Allah’ın emrettiği dinlerden biri değildir. Bu dini insanlar kendi aralarında oluşturmuşlardır. İnsanlar bu dini, dünyaya geldiklerinden itibaren aldıkları uzun telkinler sonucunda benimserler. Bu nedenle  hareket, düşünce, tavır, hatta mimiklerinin bile bu dinden kaynaklandığını fark etmezler.


“Adam olmak”, bu dinin değer yargılarını benimsemek  kurallarını, yasaklarını ve davranış biçimlerini uygulamak, karakter özelliklerini üzerinde taşımak demektir. Toplumda kabul görmek, yadırganmamak, belirli bir yere gelebilmek için adam olmak şarttır. Bu din sonuç olarak “adam olma”nın dinidir. Adamlık dini, insanları samimiyetsizliğe, yapmacık ve zorlama tavırlara iter. Bu dine tabi olan kimseler, çoğunlukla içlerinden geldiği gibi rahat ve doğal davranamazlar. İçinde bulundukları ortama uygun olduğunu düşündükleri davranış biçimlerini, konuşma kalıplarını, yüz ifadelerini kullanır, hemen her durumda rol yaparlar. Buna karşın, kendilerinin son derece doğal ve normal bir yaşam sürdüklerini zannederler.

Bu din, sonuçta, kendine karşı bile samimi olamayan, yapmacık, sahte bir kişiliğe sahip insan modelleri üretir. Her yönden sıkıntı ve azap verici olan böyle şeytani bir dinin, toplumun bütün kesimlerini etki altına almasının en önemli nedeni, az önce belirttiğimiz gibi, adının konmamış oluşu ve bu dini insanın farkında olmadan benimsemesidir.  

“Sen önce adam ol!”

Bu sözleri hayatımız boyunca kimbilir kaç defa duymuşuzdur. Bu sözü sarf eden insan için “adam olmak” herşeyin başında gelir. “Adam olmak”, Müslüman olmanın, Allah’a inanmanın, güzel ahlaklı olmanın, hatta insan olmanın dışında apayrı bir kavramdır. Allah’ın Kuran’da tarif ettiği tavır ve ahlakın bu dinde kesinlikle yeri yoktur. Zaten adamlık dini, Kuran ahlakının gerçek anlamda yaşanmadığı ortamlarda doğmakta ve gelişmektedir. Genelde toplumda hayran olunan, özenilen, üstün görülen kişiler adamlık dinini çok iyi öğrenmiş ve bunu bütün kurallarıyla uygulayan kişilerdir.
“De ki: Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, dirimim ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah'ındır." (Maide Suresi, 162)
Ayetten de anlaşıldığı gibi, tam olarak Kuran ahlakını yaşayan müminler, bütün yaşamlarını yalnızca Allah’ın hoşnutluğu üzerine kurarlar. Diğer insanlardan medet umma, onlardan karşılık bekleme gibi bir tavırları yoktur. Bu, mümine çok güçlü ve sağlam bir karakter kazandırır. Mümin her ortamda, Allah’ın emirlerini yerine getirir. Ne kimseden takdir bekler ne de kimseden çekinir. İnsanların ona vereceği kısa vadeli zarardan korkmaz, Allah’ın gücünden ve sonsuz azabından korkup-sakınır. Allah dilemedikçe kimsenin hiçbir şeye güç yetiremeyeceğini bilir. Yalnızca Allah’ın hoşnutluğunu ister. Nitekim Allah Kuran’da, müminleri “kınayıcının kınamasından korkmayanlar” (Maide Suresi, 54) olarak tanımlamaktadır. Bu nedenle, müminin olaylar ve insanlar karşısında karakteri ve tavrı hiçbir şekilde değişmez. Ne kendisine verilen bir makam ya da mevkiden dolayı şımarır, ne de içinde bulunduğu zor durumdan dolayı ümitsizliğe kapılır.

Üstünlük gösterisi, aşağılama ve ilgi çekmek
Toplu ortamlarda insanların ilgisini çekebilmek, varlığını hissettirmek, kendini kanıtlamak maksadıyla başvurulan yapmacık tavır ve davranışların en belirginlerini şöyle sıralayabiliriz.
Bulunduğu ortama aykırı tavır ve davranışlarla farklı görünmeye, kendine özel bir hava vermeye çalışmak, neşeli samimi bir ortamda ciddi ve ağır takılmak. Olaylara normalden fazla tepkiler vererek veya aşırı tepkisiz davranarak ilgi çekmeye çalışmak. İçinde fırtınalar koptuğu halde bir olayı son derece olgun karşılamış gibi davranmak. ani kahkahalar atmak, normal konuşurken bir anda abartılı bir üsluba geçmek, örneğin ses tonunu yükseltmek ya da aşırı kısık bir sesle konuşmaya başlamak. Bu arada, yüz mimiklerinde ve el kol hareketlerinde de aynı şekilde abartılı bir hava estirmek. Bu suretle dikkat ve ilgiyi üzerinde tutmaya çalışmak. “Kendine meşgul havası vermek”, “hasta, rahatsız ya da sıkıntılı hal görüntüsü vermek”, “kasıtlı hata yapmak, olay çıkarmak”, “görmediği bir şeyi görmüş gibi anlatmak”. Öyle olmadığı halde, şaşırmış, kızmış, sevinmiş, beğenmiş gibi davranmak 

Bundan dolayıdır ki, adamlık dini, samimiyetsiz, akılsız ve şuursuz insanların dinidir. Halbuki aklı ve vicdanı, kişiyi din ahlakını yaşamaya yöneltir. İnsanın gerçek şanı, şerefi ve ebedi mutluluğu bu dini yaşamakla mümkün olur.

Unutulmamalıdır ki bir insan adamlık dininden kopup ayrılmadıkça İslam’ı kavrayamaz ve yaşayamaz. Çünkü İslam’ın temel şartı samimiyet ve doğallıktır. Bir insanın İslam’ı yaşaması ve dolayısıyla gerçek mutluluk ve kurtuluşa ulaşması, ancak Allah’a, kendine ve diğer insanlara karşı son derece samimi olmasıyla mümkün olabilir.. 

Okuyucuya düşen, bu dinin özelliklerini incelerken kendini de tartması ve gözden geçirmesidir. Çünkü her ne kadar kimse üstüne alınmak istemese de, adamlık dini herkesin üzerinde belirli bir etki yaratmış olabilir. İnsan hayatının her anına, farkında olmadan müdahale eden bu sinsi ve karanlık dinden kurtulmak için, sadece Allah’a teslim olması ve samimi bir kalple yönelmesi yeterlidir...
SAYFA BAŞI

www.nuranyelkenci.com

Yazarın diğer yazıları:

İnsanları sinsice kıskacına alan Adamlık dini
Derin Düşünmek
2005 Dünya Kadın Yürüyüşünde, Müslüman Türk Kadınının Yeri

   
SAYFA BASI

| Ana Sayfa | Haberler| Gazeteler | Ekonomi | Firmalar | Spor | Yazarlar 

Copyright © Mima Datentechnik / Jülicherstr.20 / 52070 Aachen / Deutschland
Tel:
+49 (241) 900 57 50 (pbx)  Fax: +49 (241) 99 777 57  
e-posta:
info@Turkpartner.de
Bu site Mima Datentechnik Internet Servisi tarafýndan hazýrlanmaktadýr

Nuran Yelkenci
İnsanları sinsice kıskacına alan Adamlık dini
Mahmut Aşkar
21. yüzyıl  “Jön Türkler”i
Hasan Kayıhan
Ölü Bir Şaire Mektup'
Fikret Ekin
Komplo Teorisi Yok-2
Halil Gülel
Gerçek Güzellik
M. Ali Aladağ
Bizim  Diyalogcularımız
Mustafa Can
Çağımızın Dervişe Açık Kapıları Var mı…
Ayten Kılıçarslan
Erkekler farklı mı ölür?
Sebahattin Çelebi
İstanbul, hiçbir şeyim...
Hidayet Kayaalp
Övgülerle sövgüler arasında
Orhan Aras
Ali ile Nino hala yaşıyor
Yılmaz Kuzucu
Estetik, armoni ve renklerin dili
Şensel Aşkın
Küresel ruh krizi
Serdar Çelebi
Birlik yolunda ilk çabalar..
Betül Parlar
Sigara Bağımlılığı
Muhsin Ceylan
Berlin’e hayali bir soru
Ozan Yusuf Polatoğlu
Bir taraf ‘şan’ (!) alıyor
Bir taraf ‘perişan’ oluyor
Üzeyir Lokman Çaycı
Hanga Hunga
Yakup Tufan
Uyum nedir?
Şefik Kantar
Bizi bekleyen Avrupa
Dr. Nebil Bozdoğan
Tırnak batması ile ilgili bilmemiz gerekenler
Sizden Biri
Sen neymişsin be abi?
Alperen Çelik
Yeni Vietnam IRAK
İsmail Altıntaş
İslâm Dininin Engellilere Sağladığı Kolaylıklar
Latif Çelik
Ayný acýyý duyanlar en samimi olanlardýr
Ali Kılıçarslan
Doðru yazalým, doðru konuþalým!
İsmail Tüysüz
Yılbaşı ve noel kutlamaları hakkında neler biliyoruz
Fazlı Arabacı
Yaralı bir bilinç