BİR SES Muhsin
Ceylan
|
|
mceylan99@yahoo.de
|
Zirveden görünenler ve bir
istifa
Biliyorum, çoğunuz son günlerde Türkiye'de yaşanan çeşitli
operasyonlarla ilgili tutuklama, açılan parti kapatma
davasıyla ilgili açıklamalarla, gelişmelerle meşgul. Ama biz
yine inadına buradan yani Almanya'dan bahsedeceğiz. Bu
davanın sonucu ne olur? sorusunun cevabını büyüklerimiz(!?)
daha iyi bilir, cevap onlarda. Ergenokon adı verilen
operasyonun ucu nereye gider? onu da uzmanlarına
soracaksınız bir zahmet.
Evet, geçtiğimiz hafta yapılan Islam Zirvesi üzerinden yine
başta ülke medyası olmak üzere Almanya'nın gündemindeydik.
Biz Almanya Türkleri ile ilgili haberler, yorumlar,
teklifler tenkidler her zamanki gibi yine bol miktardaydı.
Islam Din Dersi konusunda konuşmayanımız kalmadı adeta.
Almanca verilmesinde mutabakat sağlandığı açıklanan Islam
Din Dersi merkezli tartışmalarda, konuşmalarda tahmin
ettiğiniz gibi her yol yine ''uyum''a çıktı.
Göç ve göçmenlerle ilgili her konuşma ve tartışmanın sihirli
kelimesi uyum, bilhassa politikacılar için adeta bir can
simidi. Geçimlerini, imaj ve karizmalarını(!) Almanya
Türkleri'nin ''uyum''suzluğundan (!) sağlayanlar için yine
bulunmaz bir fırsattı, yapılış şekli, çalışma usulü,
katılımcılarının tesbiti daha birçok detayı tartışılmaya
muhtaç Islam Zirvesi. Bilhassa Alman medyasının yoğun bir
şekilde takip ettiği zirve sonunda yapılan basın
toplantısında, ev sahibi Federal Içişleri Bakanı CDU'lu
Sayın Wolfgang Schaeuble'nin açıklamaları Almanya'da
Islam'ın temsili, Almanya Müslümanları ve Islam Din
Dersi'nin geleceği konusunda önemli mesajlar ihtiva
ediyordu.
Bu konular maalesef Almanya Türkleri'nin gündemine layıkıyla
gir(e)medi veya alın(a)madı. Lafı muhatap konusuna
getireceğimizi anladınız. Evet, Almanya, zirvede muhatap
konusunda yıllardır yaptığını tekrarlayarak, ''Muhatabımız,
hukuken dini cemaat olma özelliğini elde etmiş olanlardır''
dedi. F. Işişleri Bakanı Sayın Schaeuble, böyle bir özelliğe
sahip Islami bir cemaatin olmadığını bilmiyor mu? Elbette
biliyor(dur). Bu hak için yapılan müracaatların yıllardır
çeşitli siyasi ve politik mülahazalarla hep ötelendiğinden
haber değil mi? Elbette haberdar(dır). Hal böyleyken, sizce
neden bu cümlenin altı çiziliyor? Yoksa, Alman tarafı
muhatap aramada samimi değil mi? Bir anlaşma yapılacak, orta
bir yerde buluşulacaksa bunun temel şartı; tarafların samimi
olması değilmidir? Şimdi birileri çıkıp, ''Nefesinizi boşuna
tüketmeyin. Almanya ileride tepeden inmeci, kendi isteğine
göre uygulamalarına şimdiden, ''muhatap bulamadık, ne
yapalım bizde bu şekilde bir yol seçtik'' demek için zemin
hazırlıyor'' derse, kimin, ne cevabı olacak?
Almanya'nın bu, ''muhatap'' talebine cevap vermek için dini
hizmet veren ve ülkede en yaygın teşkilatlanmış olan Diyanet
Işleri Türk Islam Birliği (DITIB), Almanya Islam Kültür
Merkezleri, Almanya Müslümanları Merkez Konseyi ve Almanya
Islam Konseyi birçok zorluğu ve taassubu aşarak biraraya
gelip, Almanya Müslümanlar Koordinasyon Konseyi'ni (KRM)
oluşturdular. Bunlar Almanya'ya ''Işte biz muhatabız''
diyorlar. Dikkat edilirse ''tek muhatap biziz'' demiyorlar.
Bu biraraya gelebilmeyi beklemeyenler şimdi de,
''Kendilerini bu kuruluşlar tarafından temsil ediliyor
görmeyenler ne olacak?'' gibi saçma bir soruyu ortaya
atıyorlar ve ayıp ediyorlar.
Başta da belirttiğimiz gibi, kendi konumlarını kaybetme
tedirginliğine düşenlerin ''Bunlar bizi temsil edemez''
sesleri Alman tarafının da adeta imdadına yetişiyor.
Almanya, kendi düşüncelerini destekleyici mahiyetteki bu
çıkışlara kulak kesilip, açıklamayı patlatıyor: ''Evet,
Almanya Müslümanlar Koordinasyon Konseyi tek muhatap
olamaz'' Onların böyle tek muhatap olma gibi bir iddiaları
yokki. Bu yaygara niye? Bu, etkisizleştirme niye? Kim neyi
hesaplıyor? Yoksa bu soruların cevabı, Federal Içişleri
Bakanı Sayın Schaeuble'nin Südwestfunk'a verdiği içerden(!?)
destekli demeçteki, ''Almanya Müslümanları, okullarda
almanca Islam Din Dersi'nin gerekli muhatabın
bulunmamasından dolayı sadece devlet tarafından
hazırlanacağı bir şekilde verilmesini de tartışmaya hazır
olmalıdır'' cümlesinde mi gizli?
Aklı selim herkes görüyor ve biliyor ki, Almanya'da Islam
dininin hak ettiği yeri alabilmesi için bir yerlerden
başlanması şart. Almanya Müslümanlarının dini cemaat olarak
resmen tanınması için gerekli alt yapıyı kendilerinin
oluşturması gerekiyor. Bunu gerçekleştirecek olanında yine
Almanya'nın bizatihi kendisidir. Bunu sallamak için havadan
sudan sebepler inandırıcı değildir. Ülkesinde yaşayan
Müslüman sayısı henüz yarım milyon bile olmayan Avusturya,
Islam'ı bundan 96 yıl önce yani 1912 yılında resmen tanımış.
Bu da, Müslümanların kanunlar önünde katolik ve protestanlar
gibi dini cemaat olarak eşit haklara sahip olması demek.
Peki, sayıları 4 milyona yaklaşan Müslümanın yaşadığı
Almanya, neden hala ''muhatap'' konusunu çözmek için
gerçekçi adımlardan ziyade ayağı yere basmayan sebeplere
sarılmayı tercih ediyor acaba?
Federal Içişleri Bakanı W. Schaeuble'nin son Türkiye
ziyareti dönüşü Başbakan Sayın R. Tayyip Erdoğan'ın o meşhur
Köln çıkartmasında yaptığı konuşma akabinde yaşanan
tartışmalar esnasında yaptığı, ''Islam ülkemizin bir
gerçeğidir. Müslümanlar, Almanya'nın bir parçasıdır''
açıklamaları samimi değilmiydi yoksa? Sayın Schaeuble bu
tesbit ve açıklamalarında samimi ise (Biz samimi olduğuna
inanıyoruz) lütfen gereğinin yerine getirilmesi için hiç
zaman kaybetmeden harekete geçmeli. Yarım asıra yakın bir
zaman kaybının telafi edilmesi gerekiyor. Yani, yeni
yerlileri olduğumuz yeni vatanımız Almanya'da, ortak barış
ve sulh içinde geleceğimiz için yapmamız gereken çok işimiz
var, kaybedecek vaktimiz yok...
* * * *
Yazımızın bu kısmında sizinle bir istifa haberini paylaşmak
istiyorum. Türkiye Araştırmalar Merkezi (TAM) Vakfı
Direktörü ve EXPO 2015 için Avrupa Insiyatifinin Avrupa kolu
Eşbaşkanı Prof. Dr. Faruk Şen, bu görevinden istifa ettiğini
açıkladı. EXPO Ulusal Danışma Kurulu üyeliğinden istifasını
yazılı bir açıklamayla kamuoyuyla paylaşan işi sayılarla
uğraşmak olduğundan ''Rakamların Efendisi'' olarak da
tanımlayabileceğimiz Sayın Prof. Dr. Faruk Şen, Dışişleri
Bakanı Sayın Ali Babacan´a gönderdiği istifa mektubundan
aşağıdaki cümlelere bakılırsa, epeyce alınmışa benziyor.
Faruk Hoca, istifa mektubunda şu satırlara yer
vermiş:''Türkiye´den 14, Avrupa´dan 16 sivil kuruluşu bir
araya getiren, kurucusu olduğum, EXPO 2015 için Avrupa
Insiyatifi ile Izmir´in adaylığına yönelik ciddi lobi
çalışmaları yürütüyoruz. Buna karşın EXPO 2015 için meydana
getirilen yürütme kurulu, danışmayı bir yana bırakın,
danışma kurulu üyeleri ile görüşmekten dahi kaçınmış,
getirilen öneriler geri çevrilmiştir. Bu nedenle bugünden
itibaren EXPO Ulusal Danışma Kurulu üyeliğinden affımı rica
etmekteyim"
Sayın Şen'in bu sözlerinden, bir kadir kıymet bilinmezlik
olduğunu, kendilerinin canhıraş çalışmasına rağmen
dinlenilmediğini ve götürdükleri tekliflerin geri
çevrildiğini anladık biz. Evet, EXPO 2015 Yürütme Kurulu,
Faruk Hoca'nın tüm samimi koşuşturmalarına rağmen
kendileriyle neden danışma ve görüşmeden kaçındı? Yapılan
teklifler neydi ve neden geri çevrildi? Dışişleri Bakanı
Sayın Ali Babacan´ın bu istifadan doğan kayıpla ilgili nasıl
bir açıklaması olacak merak ediyoruz. Faruk Hoca,
tanıdığımız kadar kolay kolay sinirlenen biri değil ama
istifa ettiğine göre demekki, çok ciddi şeyler yaşanmış.
Neyin, nasıl olduğunu tarafların detaylı açıklamalarıyla hep
beraber öğreneceğiz... Bekleyelim...
SAYFA
BASI
Yazarın
diğer
yazıları:
Zirveden
görünenler ve bir istifa
Nesneleştirilen
Öznelerden biri Marco…
Delilleri
kendi varsayımları olan uyumcular!
Öfke’ye
öfkelenmemek kolay mı?
Berlin’e
hayali bir soru
Kin
vaizleri /Hassprediger
Erbakan
ve partisine psikolog değerlendirmesi
Lobi,
hizmet ve proje efendileri
Temennim,
haksız çıkmak!
Şikayeti
seviyoruz
Bekleyip,
göreceğiz!
Değişen
Almanya´ya ayak uydurmak
Ayaktakımı
arasında
Gurbet
ve devlet
Menfaat
karşılığı susmak
Sevmeme
hakkını kullanmak
Temizlikçi
Erika´nın oğlu Başbakan
Kazıktan
yakınan kazıkcı!
İzin,
zorla evlilik ve boşanmalar
Sayın
Schily´e kim cevap vere(bile)cek?
Yaz
gazeteci yaz" demesi kolay!
Günümüzün
modası, değişmek ve dönüşmek!
"İmparator"ları
da oyuna getirirlermiş
Tiyatroyu
seven muhafazakarlar
Oylarımıza
sahip çıkalım
Vekâletle
yaşma alışkanlığı
Çay,
zeytin, helva, kurufasulye ve rakı
Esas
mesele samimiyet(sizlik)
Almanya
treni kalkıyor
Göç
Kanunu ve terör
Eğitim
mi dediniz, o da ne?
İzin
ve zorla evlilikler
Yok
saydığımız kadın sığınma
evleri
Sanal
dostları tanımak
Karelerin tamamladığı resim
SAYFA
BASI
|