·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
   
   


  BAKIŞ

               Mahmut Aşkar

 

askar@turkpartner.de


Şahsiyetsizler Dünyası

    Başlığı tamamlıyorum: Şahsiyetsizlerin hâkim olduğu dünya... Peki bundan başka, yani şahsiyetlilerin yaşadığı başka bir dünya var mı? İnananlar için “öteki dünya” dediğimiz ahiret hayatında var! Buna inanmayanların da kendi bilecekleri iştir, beni ilgilendirmez! Şahsiyet sahibi olmanın ise, ne milliyet ve ne de dinle alakası var. Her Türkün veya müslümanın, hatta dünyamızda yaşayan her dinden ve milliyetten insanın şahsiyet sahibi olmasını gönlüm arzu ederdi, ama bunun böyle olmadığını ve olamayacağını siz de biliyorsunuz.

    Şahsiyetsizlerin hâkim olduğu dünyada şahsiyet sahipleri sizlerin hali nicedir? Eziliyor, kıvranıyor, çaresizliğinize ve imkânsızlığınıza kahrediyor, vicdanınıza ve inançlarınıza ters düşen birçok hadiseyi sineye çekiyor veya görmemezlikten mi geliyorsunuz? Yoksa şahsiyetinize gölge düşürmemek pahasına, alçaklardan gelen her türlü dünya nimetini elinizin tersiyle iterek meydandan çekiliyor musunuz?

    Evet, itiraf edelim, biz öyle yapıyoruz: “Lanet olsun!” deyip, meydanı namerde bırakıyoruz. Halbu ki bizim kitabımızda; mert dayanır, namert kaçardı. Dikkat ederseniz, geçmiş zamanı kullandım. Maalesef şimdi; namert dayanıyor, mert ise meydanı terkediyor. Mert, korktuğundan dolayı değil veya savaştığı meydandan yenildiği için ayrılmıyor. O, düşmanın  merdiyle savaşmayı şahsına daha layık gördüğü içindir ki, namertle muhatap olmayı kendine zül sayıyor. Ama yanlış yapıyor, yanlış yapıyoruz! Biz bu yüzden hep kaybeden, mağlup olan tarafız. Onlar, oralara gelirken, önlerine şahsiyet abidelerinden engeller çıkmadı!

    Mücadelesini adam gibi vermeden uğradığımız bu mağlubiyet, şahsiyetimize gölge düşmesin diye terk ettiğimiz o meydan yüzünden bazen şahsiyetimize, azmimize, bazen de fikriyatımıza gölge düştüğünün farkında mıyız? Sadece üstümüze düşen bu şüphe “gölge”si değil ki bizi vicdanen müteessir kılan... Ondan daha ağır bir millî, ilahî ve insanî vebal altındayız aynı zamanda...

    Siz, burası er meydanı değil ki, türünden bir savunmaya, nefs-i müdafaya kalkışarak, ne şahsiyetinizi  ve ne de mâsumiyetinizi kurtarabilirsiniz. Bununla birlikte, ne ülkenizi ve ne de milletinizi şahsiyetsizlerin cirit attığı bir namertler meydanı olmaktan arındırabilirsiniz. Çünkü namertlere meydanı bırakan bizlerden başkası değildir.

    İsterseniz milletimizin umumî durumuna bir göz atalım: Ülkemiz ve milletimiz için irili ufaklı, resmî gayri resmî ulvî kuruluşların etrafındaki silik şahsiyetlerden, dalkavuklardan, şakşakçılardan, ulûfe ve mevki bekleyenlerden, varlığı efendisinin varlığına bağlı olanlardan geçilmiyor. Ulvî davalar arkasına sığınan şahsiyetsizlerin elindeki değerlerimiz de kendileri gibi değerden düşürülüyor.

    Meydanı namertlere bırakan  mertlerin, öteki dünyada ümit ettikleri şahsiyetler makamında yer alacakları hususunda ciddi şüphelerim var. Madem ki, ahiretteki yerimizi buradan götüreceğiz; o halde namertlere, eyyamcılara, nemelazımcılara, riyakârlara meydanı bırakanların, inandıkları üzre yaşayarak ahirete intikal etmişlerin yanında ne işi olabilir?

    Şahsiyetsiz ve ehliyetsizlerin hâkimiyetini kırmak için şahsiyet ve liyakat sahiplerini görev başına çağırıyor ve namertin dayanıp mertin çekildiği bir zaman ve ortamda, erleri ve iddia sahiplerini yeniden meydanlara davet ediyorum!

YAZARIN DİĞER YAZILARI:

   
SAYFA BASI

| Ana Sayfa | Haberler| Gazeteler | Ekonomi | Firmalar | Spor | Yazarlar 

Copyright © Mima Datentechnik / Jülicherstr.20 / 52070 Aachen / Deutschland
Tel:
+49 (241) 900 57 50 (pbx)  Fax: +49 (241) 99 777 57  
e-posta:
info@Turkpartner.de
Bu site Mima Datentechnik Internet Servisi tarafýndan hazýrlanmaktadýr

Mahmut Aşkar
Şahsiyetsizler Dünyası
Yakup Yurt
Mösyö Sarkozy kimdir?
Haldun Çancı
AB Kimin Projesi?
Nuran Yelkenci
Benim Duam
Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
Ermeni Sorununun İrdelenmesi!
Prof. Dr. Ümit Özdağ
Yeltsin’in Rusyası ve Erdoğan’ın Türkiyesi
Üzeyir Lokman  Çaycı
Şehirleşme
Ali Kılıçarslan
Made in Germany
Yılmaz Kuzucu
Mart mektubu
Şefik Kantar
Her şey hayallerle başlar
Hidayet Kayaalp
Kasıntı Kütürü
Sebahattin Çelebi
Şimdi....
Orhan Aras
Bizi Hangi Dünyada Öldürüyorlar Kardeşler
Fikret Ekin
Oyun İçinde Oyun mu?
M. Ali Aladağ
Çağdaş Yobazlar
Hasan Kayıhan
Ayrılığın Rengi Hüzün
Prof. Dr. İbrahim Ortaş
Kuş Gribi ve Bilime Verdiğimiz Önem
Veli Kalli
Sorunumuz Kuş Gribi Değil
Mustafa Can
Bayram Gelince Bir Şeyler Olur Bana Canım....
İsmail Tüysüz
”Avrupa’nın Anası Anadolu” Konferansına İlgi Büyüktü
Ayten Kılıçarslan
Türkler şiddet kurbanı
Erhan Türbedar
Kosova’ya İki Yeni Bakanlık Devrediliyor (?)
Serdar Çelebi
Fransa olayları ve Avrupa’da ‘Yeni Irkçılık’
Yakup Tufan
Fransa’nın İmajı
Betül Parlar
Hey du...
Şensel Aşkın
Bilginin/Doğruların Etkinliği
Halil Gülel
Gerçek Güzellik
Muhsin Ceylan
Berlin’e hayali bir soru
Ozan Yusuf Polatoğlu
Bir taraf ‘şan’ (!) alıyor
Bir taraf ‘perişan’ oluyor
Dr. Nebil Bozdoğan
Botox zehir mi ilaç mı?
Sizden Biri
Sen neymişsin be abi?
Alperen Çelik
Yeni Vietnam IRAK
İsmail Altıntaş
İslâm Dininin Engellilere Sağladığı Kolaylıklar
Latif Çelik
Aynı acıyı duyanlar en samimi olanlardır
Dr. Nebil Bozdoğan
Kozmetik cilt tedavisi amaçlı lazer uygulamaları
Fazlı Arabacı
Yaralı bir bilinç