MEYDAN
OKUMAK
Yazılarımı
daha çok hangi yaş grubunun okuduğunu, ne kadarını
benimle paylaştığını bilemiyorum.
Bilmenizi arzu ettiğim bir noktaya parmak basmak isiyorum:
Bir seneden fazla bir zamandan beri bu internet sayfasında
sizlere, yorumlanmasına önem verdiğim konulara öncelik
vererek, siz aziz okuyucumuzun ilgisine sunmaya çalışıyorum.
Sizin de dikkatinizi çektiği gibi, ağırlıklı
"insan" ekseni etrafında düşündüklerimi
sizlere arz etmeğe çalıştım. Fakat
Amerika´da meydana gelen olay ve doğurduğu sonuçlar
bizi, ister istemez, bu konuyla bağlantılı
makaleler yazmaya zorladı. Biz, herşeyin insan ve
insanlık için olması gerektiğine inanıyoruz.
Dünya´ya nizam-intizam verme sevdamızı şimdilik
rafa kaldırarak, öncelikle insan olan bizlere yani
kendimize çeki-düzen verme noktasındaki hassasiyetimizi
ilk hedef olarak seçtik.
İçinde bulunduğumuz çağdaki gelişmeler,
bizim ilgimizin yine insan üzerinde toplanmasına vesile
oluyor: Bütün güzellik ve çirkinliklerin baş
sorumlusu insanın ta kendisidir. Eğer günümüzde
en tehlikeli silâh atom bombası ise, bize göre, insan
denilen varlık o bombadan daha tehlikeli bir patlayıcıdır.
Çünkü, o silahı icad eden de nihayetinde insan denilen
yaratıktır. Silâh teknolojisindeki gelişmelerle
ilgili haberleri takip edenleriniz bazen ; önceden geliştirilmiş
bir füzeyi, daha hedefine ulaşmadan, havada imha eden
yeni bir karşı silâhın da icad edildiği
haberini okuyor veya televizyon ekranlarında
seyrediyorsunuzdur. Ya insan denilen sosyal varlığın
kafasındaki sömürme, yok etme gibi imha planlarını
nasıl görebilecek, ona karşı hangi tedbiri
alabileceksiniz?
Ahlâki değerler konusunda birazcık
hassasiyetinizden dolayı veya size sunulan bir kadeh içkiyi
kibarca reddettiğinizden kaynaklanan, "çağdışı"
damgasını her zaman yeme tehlikesiyle(!) karşı
karşıyasınız. Yine, elinizdeki bira bardağını
gören "dindar" tarafından "kafir"
damgasını yeme tehlikesiyle de karşı karşıyasınız.
Bırakın insanlar arasındaki dayanışmayı
bir kenara; aile fertleri arasında bile herkes kendisine
göre, kendisi için yaşamaya başladı. Çocuğunuzun
aldığı egitim: Herkes kendisinden sorumludur,
mantığına dayanıyor. Çevreden aldığı
eğitimin özeti ise: Tüketim toplumunun en ön saflarında
yerini almaktır.
Makinaların, bilgisayarların, televizyonlardaki reklâmların
emrine amade olmak, sistemin kalıbı dışına
çıkmamaktır. Aşkın, sevginin, muhabbetin,
hissiyatın bile bir sisteme oturtulduğu, robotlaştırıldığı
daha doğrusu sunileştirildiği bir çağda
yaşadığımızı farkedemeyenler, 11
Eylül´de Amerika´daki terör eyleminden sonra farketmişlermiş.
Amerikalılar arasında o günden sonra daha insani münasebetler
kendini göstermeğe başlamış.
Bir tarafda gittikce globallaşan bir dünya, diğer
tarafda monopollaşmaya giden bir medeniyetin doğurduğu
"medeniyetler
kutuplaşması". Ve böyle bir ortamda insanlığını
koruyabilecek olanlar...Böyle bir zaman ve ortamda insanlığını
muhafaza edebilenlerin önünde saygıyla eğilmek
gerekir. Onlar insanlığın yüz akı, gerçek
temsilcisidirler. Onlara insanlık her zaman muhtaçtır.
Onlar her millette,
dinde ve ülkede vardır. Onlar, yerine göre, dünya
nimetlerine "eyvallah!"
demezler. Onların kompleksleri yoktur. Doğru ve güzeli
arar bulurlar. Yanlışa, çirkefe, yavşaklığa,
şahsiyetsizliğe ve gösterişe meydan okurlar.
İşte, benim de muradım bu çizgide yürümeğe
aday olanlara bir nebze de olsa katkıda bulunmak. Çorbada
benim de tuzum olsun istiyorum. Hakikatları kitlelerin
kavraması zordur, çünkü; kitleler devamlı baskı
altındadır, yönlendiriliyor. Muhakeme kabiliyeti
olan beyinler az olmasına rağmen, gerçekleri ancak
onlar kavrayabilirler. Yalan ve propagandaya ancak onlar
meydan okuma cesaretini gösterebilirler.
"2000``li yılların ikinci sanayi devrimini gerçekleştirmiş
bu yeni toplumda şahsiyet mefhumu tamamen yok olacaktır.İnsan,
kendi değerlerinden gittikçe uzaklaşacak, insan,
maksimum üretim, maksimum tüketim ve minimum pürüzlü
(zararsız vatandaş) prensibine göre
programlanacak, sıkıntıdan kurtulmanın
yollarını; uyuşturucu ve seksin de dahil olduğu
her türlü tüketimde arayacaktır.
......
bu tüketim insanlara mutluluk getirmeyecek, sadece monotonluğu(sıkıntıyı)
uyuşturacaktır."
Erich Fromm, Humanismus als reale Utopie (s.60-63)
Batı medeniyetinin ruh halini, toplum psikolojisini en
iyi tahlil eden sosyologlardan birisi E.Fromm´dur. O`nun
yukarıda adını da verdiğim kitabından
aktardığım tesbitleri, düşüncelerime ve
tesbitlerime referans olması için aldım. Yani biz,
kehanette bulunmuyor, Batı toplumu içinde yaşayan
insanlar olarak görüyor, şahit oluyoruz.
Bizden sonraki nesillerimizin de bunları görebilmesi için
fikren ve zikren iyi donatılmış olmaları
gerektiğine inanıyoruz. Ancak o zaman, dikta edilmek
istenen "prensiplere" kafa tutabilir, meydan
okuyabilir.
Yazarın
diğer
yazıları:
Medeniyetler
çatışması
veya tekerrür eden tarih
Dünyanın
gündemindeki İslam ve Müslümanlar
11
eylül ve sonrası
Gönlünüz
rahat mı?
Dibe
Vurmadan Düze Çıkmaz
Taşralılar
Bizimkiler
Mülakat
"KUTLU
DOĞUM" VE İNSANLIK
Dilimiz
- Dinimiz
Geleceğimiz--Teminatımız
Utanmak
"Kadına
Özel"
Odak
Noktamızdaki İnsan
Hasbihal
- 2
Toplumun
Aynası
Hasbihal
Okuyormusunuz?
|