·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
   
   


  BAKIŞ

               Mahmut Aşkar

 

askar@turkpartner.de


Dünü ve Bugünüyle
Değerler Çarpışması


Not: Kendi çapında “medeniyetler savaşı” çerçeveseinde son gelişmeleri dikkate alarak mütevazi bir inceleme-araştırmanın neticesinde ortaya çıkan bu yazı, siz okuyuculara birkaç gün peşpeşe arabaşlıklarla verilecektir.

Sizi bilmem ama, ben kendimi son birkaç seneden beri, hele “Karikatür Krizi”nin Danimarka sınırları dışına taşdığı günden bu yana “Kültürler Savaşı”nın tam ortasında hissediyorum. Avrupa televizyonlarda en üst seviyedeki tartışmalar, en ciddi gazete ve dergilerde okumakla bitiremeyeceğiniz yorumlar, eleştiriler...  En azından Alman medyasındaki İslamiyet’le ilgili makaleleri tarafsız bir gözle incelemeğe çalışırken, “Kurtlar Vadisi-Irak” filmi üzerine koparılan fırtınaya karşı da duyduğum şaşkınlığı itiraf etmem gerekir. Okuduklarımı bir daha bir daha okuyor, satır aralarında verilen mesajı, koyulan teşhisi anlamak için özel gayret gösteriyorum. 2001’in 11 Eylül’ünden beri takip edebildiğim dünya ölçekli gelişmeleri beynim zonklarcasına hafızamda tekrar canlandırıyor; terazinin bir tarafına Müslüman-Doğu’yu, diğer kefesine Hıristiyan-Batı’yı koyuyorum. Gayem; kültürler savaşını veya değerler çatışmasını körüklemek, bir tarafı topyekün karalamak, diğerini ise aklamak değil! Bu istikamette ortaya konulan görüşlerden bir netice çıkarmak, bilhassa hadiselere Batı dünyasından bakanların açık ve gizli niyetini, samimi ve gayrisamimi değerlendirmelerinin ışığında  tesbitlerimizi sizlerle paylaşmak, bir başka ifadeyle gayem; onların müslüman beni nasıl gördüklerini görmekti.

Önyargının Perde Arkası

Batı’nın bugün itibariyle İslamiyet’e karşı genel tavrını anlayabilmek için biraz gerilere gitmek gerekir: Batı’nın önde gelen düşünürlerinden Dante (1265-1321) Hz. Peygamber’i Damadı Hz. Ali’yle birlikte cehennemin 8. katına layık görürken, Voltair 1741 senesinde yazdığı tiyatro parçasında sapık ve cani olarak österiyordu. (Spiegel, 6.2.06).
 “Salomon Schweigger 1616’da yaptığı çeviriye, ‘Türk Kur’anı: din ve hurefe’ adını vermişti. Johann Lange’nin 1688’de yaptığı ikinci meal ise, biraz daha değişik bir şekilde ‘Tam Türk Kanunları ya da Muhammed’in Kur’anı’ adını taşıyordu. ....Kuran’ın ilk Latince çevirisini 1143’de gerçekleştirmiş olmalarına rağmen, haçlı şövalyelerine: Müslümanların ‘Muhamedd’ten başka ilah yoktur’ dedikleri propaganda ediliyor;  haçlılara sihirbaz, ya da ‘idol’ (putperest teslisin ayaklarından biri) olarak; hatta, papalık tahtını ele geçiremediği için Hıristiyanlığa kin duyan bir kardinal olarak tanıtılıyordu.” (Murad Hoffmann, 3.Binyılda Yükselen Din İslam). Meşhur Alman Yazar Karl May’ın (1842-1912) müslümanları aşağılayıcı romanlarını yazarken, ömründe bir defa bile olsun, Şark’ı görmediğini de uzun uzun anlatmağa gerek görmüyorum. Günümüze dönüyoruz: “Florida’nin (A.B.D) Başpastör’ü kilisedeki bir âyinde, Hıristiyanlık bakire bir kadından tanrının oğlu olarak dünyaya gelen İsa tarafından kuruldu. İslâm ise, kötü ruhlar tarafından çarpılmış, en sonuncusu 9 yaşında bir kız olan 12 karılı, çocuk katili Muhammed tarafından kurulmuştur. (Spiegel, 6.2.06).

 “Dindar kitle ebedi düşmanları inançsızları (hıristiyanlar) ele geçirerek, boğazlamak ve yakmak istiyorlar. Onların (müslümanlar) hedefleri, topluca Batı dünyasıdır. Öldürmekten başka hürriyet tanımıyorlar. (Die Welt gazetesindeki Sosyolog Wolfgang Sofsky imzalı makaleden alıntı yapan Christopf Siemes, Zeit, 23.2.06)”. Karikatür Krizi’nden kaynaklanan İslâm alemindeki protestolara bir Alman sosyoloğun yaklaşımı da böyle...

İnsan olan elini vicdanına koyarak kendisine sormalıdır; Irak’ta müslümanların başına gelenler, hapishanede iğrenç işkencelere maruz kalanlar, müslüman değil de Batılı hıristiyanlar olsaydı, Hıristiyan âlemi topyekün bir haçlı seferi daha düzenleyerek, tüm İslâm âlemini haritadan silmeğe kalkışmaz mıydı?

Uzun bir araştırmanın neticesinde Amerikalı bir yazar elini vicdanına koyarak, “Batı gözünde İslâmiyet’ten başka hiçbir dinin bu derece olumsuz bir görüntüsü olmadığı rahatlıkla söylenebilir.” tesbitini yaparken; bunun nerden kaynaklanığını da şöyle ifade ediyor: “Müslüman olmayan eleştirmenler, çoklukla çağdaş aşırı uç Müslümanları, sadece onlar gerçek Müslümanmış gibi ele alıp, İslâmiyet”i sık sık hoşgörüsüz bir din olarak nitelendirdiler. (Prof.Dr. Carl W. Ernst, Hz. Muhammed’in Yolunda, s.49 ve 93. İngilizce’den çeviri: Cangüzel Güner Zülfikar)”.

Batı’nın yazılı ve görüntülü medyasını az-çok takip edenler de, umumiyetle ya din kisvesine bürünerek kanlı eylemlerin altına imza atanlar, ya da dini motiften ziyade İslâm’dan önceki tarihlere dayanan töresi icabı kadına köle muamelesini reva görenler önplana çıkarılarak; “İşte İslam budur!” damgasının vurulduğunu görmektedirler. Avrupa kitapçılarının en çok satan (Bestseller) kitaplar listesinde bu ve benzeri konuları işleyen, İslâm alehtarı yayınları görmek mümkündür. Hâl böyle olunca, varın sokaktaki Avrupalı beya Amerikalı vatandaşın İslâmiyet hakkındaki hükmünü siz tahmin edin...
DEVAM EDECEK

YAZARIN DİĞER YAZILARI:

   
SAYFA BASI

| Ana Sayfa | Haberler| Gazeteler | Ekonomi | Firmalar | Spor | Yazarlar 

Copyright © Mima Datentechnik / Jülicherstr.20 / 52070 Aachen / Deutschland
Tel:
+49 (241) 900 57 50 (pbx)  Fax: +49 (241) 99 777 57  
e-posta:
info@Turkpartner.de
Bu site Mima Datentechnik Internet Servisi tarafýndan hazýrlanmaktadýr

Mahmut Aşkar
Dünü ve Bugünüyle
Değerler Çarpışması
Hidayet Kayaalp
Kasıntı Kütürü
Prof. Dr. Ümit Özdağ
Avrupa Birliği "Faşizmi"
Sebahattin Çelebi
Şimdi....
Orhan Aras
Bizi Hangi Dünyada Öldürüyorlar Kardeşler
Nuran Yelkenci
Filistin’in Göz Yaşları
Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
Ülkemizden çalınan tarihi eserlerimize sahip çıkalım
Haldun Çancı
Türkiye'nin Batı Sorunu
Yakup Yurt
Kısır Döngü veya Kuyruğunu Isıran Yılan
Fikret Ekin
Oyun İçinde Oyun mu?
Üzeyir Lokman  Çaycı
Yolcular
M. Ali Aladağ
Çağdaş Yobazlar
Hasan Kayıhan
Ayrılığın Rengi Hüzün
Prof. Dr. İbrahim Ortaş
Kuş Gribi ve Bilime Verdiğimiz Önem
Veli Kalli
Sorunumuz Kuş Gribi Değil
Mustafa Can
Bayram Gelince Bir Şeyler Olur Bana Canım....
Şefik Kantar
Ey Alman, Titre ve Kendine Dön !
Yılmaz Kuzucu
Hacda nefsi Kurban edebilmek 
İsmail Tüysüz
”Avrupa’nın Anası Anadolu” Konferansına İlgi Büyüktü
Ayten Kılıçarslan
Türkler şiddet kurbanı
Erhan Türbedar
Kosova’ya İki Yeni Bakanlık Devrediliyor (?)
Serdar Çelebi
Fransa olayları ve Avrupa’da ‘Yeni Irkçılık’
Yakup Tufan
Fransa’nın İmajı
Ali Kılıçarslan
Yeni meclis, eski kafa
Betül Parlar
Hey du...
Şensel Aşkın
Bilginin/Doğruların Etkinliği
Halil Gülel
Gerçek Güzellik
Muhsin Ceylan
Berlin’e hayali bir soru
Ozan Yusuf Polatoğlu
Bir taraf ‘şan’ (!) alıyor
Bir taraf ‘perişan’ oluyor
Dr. Nebil Bozdoğan
Botox zehir mi ilaç mı?
Sizden Biri
Sen neymişsin be abi?
Alperen Çelik
Yeni Vietnam IRAK
İsmail Altıntaş
İslâm Dininin Engellilere Sağladığı Kolaylıklar
Latif Çelik
Aynı acıyı duyanlar en samimi olanlardır
Dr. Nebil Bozdoğan
Kozmetik cilt tedavisi amaçlı lazer uygulamaları
Fazlı Arabacı
Yaralı bir bilinç