Bu Vebal Kimin?
Öylesi beylik laflara aklımız ermez... itibar da etmeyiz.
Vakt-i zamanında attığımız slogandan daha çok slogan yuttuk.
Anlayacağın; yüksek perdeden atılanlara karnımız tok!
Aşağılaşmadan, biraz aşağılardan lütfen... Alçalmadan biraz
alçaklardan mümkünse...
Bir özüne bakarız senin, bir de sözüne... Gök gürlemesinden,
yıldırım çakmasından, azgın yanardağlardan korkar, Allah’a
sığınırız. Fakat, köpeğin korkudan havladığını, davul
gümbürtüsünü içinin boş oluşuna borçlu olduğunu, azgının
kendisi ateş olsa da yine cürümü kadar yeri yakacağını da
biliriz.
Bugünden sabaha dervişliğe de, ermişliğe de itibar
etmeyiz... Keramati kendinden menkul ulemanın dünyevisi
kadar uhrevisine de eyvallahımız yoktur.
Bilgelik, bilgi yığınaklığı değil... Bilgelik; bulanık ark
suyunu gözeneklerinden damla damla süzerek arındıran,
durultan ve içilecek kıvama getiren sutaşı olmaktır.
Bilgiye muhtacız, bilge başımızın tacı... Lâkin arınmış,
durulmuş bilgi ve arındıran bilge!
Biz deryaya değil, damlaya talibiz. Biz ummana değil
enginliğe kulaç açarız.
Bizim gözümüz yücelmekte, seninki yükselmektedir. Biz
sürünenleri görürüz, sen havalananları...
Ali; “Bilgiyle dirilen ölmez” diyor. Dirilmek mi istersin
yoksa ölmek mi? Yoksa; “Zira bu terazû o kadar sıkleti
çekmez” mi dersin?
Biz tekrar ve yeniden dirilmek istiyoruz! O hâlde diriltin
bizi; biz ölüleri...
Eğer olacaksa, şayet varsa; uyuşturan, uyutan değil;
dirilten, ölümsüzleştiren bilgiden istiyoruz!
Ne fakirlik dindarlığı, ne zenginlik müslümanlığı, ne de
seküler şaklabanlık... Önce bu toprağın mayasıyla yoğrulmuş
insanlık!
Bana ilahlarını, efendilerini sıralama! Senin referansın
ancak sen olabilirsin...
Senin davan sana, benim davam bana! Önce sana bakarız sonra
davana... Davan hak, sen nahaksan; doğru konuşuyor eğri
yaşıyorsan; bu vebal kimin?
Zenginlik, mal yığmakta değil, dağıtmaktadır. Âlimlik,
haberdar olmakta değil, idrak edebilmektedir.
Neye inandığın ve ne kadar inandığın senin olsun. Benim
inandığıma inanmasan, gittiğim yola gitmesen de, elbette
senin de bir inancın bir de yolun vardır. Bazen mabetlerimiz
ve mabutlarımız farklı olsa da, inanıyoruz!
İnananlar ise üstün olur...du ama değiliz! Ne sen, ne ben,
ne de bir baştan bir başa inananlarla dolu (!) memleket...
Bu vebal, yolun mu yoksa yolcunun mu?
YAZARIN
DİĞER
YAZILARI:
Bu
Vebal Kimin?
Vicdan
Ayaklanması
Bir
İnsan İnşa Etmek
İhanetlik
Bizdedir
İmam
Hüseyin
SAYFA
BASI
|