·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA SMS  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
·  CHAT  
·  NETMEETING  
   
   


  BAKIŞ

               Mahmut Aşkar

 

askar@turkpartner.de

   
AB NE KADAR SAMİMİ?

Zamanında verilmiş bir sözün, atılmış bir imzanın onlarca yıl sonra Avrupalıların başını bu kadar ağırtacağı hesap edilememiş olmalı ki, Türkiye´nin Birliğe girmesine taraf olan (!) ülkelerin(hükümetlerin)  bazıları, iki arada bir derede, kaldılar. Bunların başında Schröder´in  başbakan olduğu Federal Almanya Hükümeti gelmektedir.

İngiltere´nin ayrı, AB´nin güney kanadını oluşturan İtalya, İspanya, Portekiz ve Yunanistan´ın ise birlik içinde ve Türkiye üzerindeki politik hesapları daha ayrıdır.
AB´nin lokomotifi durumundaki Fransa-Almanya grubu ise her iki tarafı dengelemeye çalışan bir yol takip ediyor: Bir tarafta büyük çoğunluğun Türkiye´yi AB`de görmek istemediği vatandaş cephesi, diğer tarafta uzun vadeli ülke çıkarları var.

Almanya Hıristiyan Demokrat Birliği´nin(CDU) yıldızı parlayan genç politikacılarından Roland Koch (Hessen Eyalet Hükümeti başbakanı) :
"Bu Avrupa Birliği sınırlarının nerede biteceğinin cevabını vermek mecburiyetindeyiz. Avrupa Anayasası, Hıristiyan-Batı geleneğini tahribata uğratmamalıdır. Biz Almanlar, anayasamızı Tanrı´ya karşı sorumluluk duygusu içinde hazırladık ve kabinemizin üyeleri ferdi olarak bu mesuliyet şuuruyla yemin ederler. Avrupa inançsız bir topluluk değildir; bilakis, 2000 yıllık Hıristiyanlık´la yoğrulmuştur. Bu yoğrulma, müşterek  değerlerimizin bir parçasıdır ve bizi diğer dinlerden ayıran unsurdur. ........ Türkiye, Avrupa´nın "Partner"i, fakat bir parçası değildir." (6)
Ne gariptir ki, SPD`li başbakan Gerhard Schröder, şartları yerine getirirse Türkiye´yi AB´ ye alırız, derken, aynı partili eski başbakanlardan ve devlet/kamuoyu düzeyinde "bilirkişi"olarak sözüne itibar edilen Helmut Schmidt, "Türkiye, AB`ye kesinlikle alınmamalıdır" diyor.

Samimiyetsizliğin asıl sebebi; idarenin başında olanlar, "Biz, nüfusu her sene bir milyon çoğalan, Almanya´nın iki misli büyüklüğünde, altıyüz yıl imparatorluk kurmuş bir milletin ve İslam medeniyetinin mirascıları olan siz Türkleri içimize almaktan ürküyoruz, bu ayakkabı bize bir numara büyük gelir." diyememelerinden kaynaklanıyor.

F.A.Z(Frankfurter Allgemeine Zeitung)  19.12.2002 tarihli baskısında "ban" imzalı, Berlin çıkışlı haber/yorumunda dilinin altındaki baklayı çıkarmayan veya çıkaramayanlara tercümanlık yaparmışcasına diyorki: "Avrupa´nın büyümesi Almanya´nın mefaatinedir; yeni girecek on üyenin katılımıyla Almanya´dış ticaretinin kapasitesi ABD`ninkinden daha fazla olacaktır. Fakat, büyümenin faydalarını sadece ekonomik olarak görmek yanlıştır. "
Bunun türkçesi: "Ne Ankara´nın şekeri, ne Türk´ün yüzü" gibi birşey!
Aynı zamanda Türkiye´yi, Almanya için büyük bir pazar olarak görenlere verilen cevaptır:
Ondan daha önemlisi biz bize olmamız, hıristiyan-Batı kültürüne yabancı unsurların (Müslüman-Türk) dahil edilmemesidir, şeklinde de yorumlanabilir.

Kültür  Farklılığı
Dikkat ederseniz, Avrupa cephesinden Türkiye´nin üyeliğine karşı alınan ortak tavır aslında bir kelime etrafında dönüp dolaşıyor: KÜLTÜR.
Yani, bizim ait olduğumuz kültür dairesi; Türk-İslam kültürü. Batı kültürün tam karşıtı.
Biliyormuydunuz?
Bilmeyenler, kendini unutanlar, inkâr edenler, bilin, duyun, görün! Adamın kafasına vura vura öğretiyorlar. Fena da olmuyor. Biz kim ve ne olduğumuzu, kim ve ne olduğunun şuurunda olanlar ve o değerlere sıkı sıkı sarılanlar tarafından hatırlatılmasının ayrı bir değeri vardır.
CDU`nun dışişlerinden sorumlu tecrübeli Politikacısı Wofgang Schäuble: "....Türklerin  kendi geçmişlerini terk etmeleri ve benliklerini inkâr etmeleri, menfaatlerine olmaz."  (7)
Hayret doğrusu!
Aynı parti, Almanya´daki Türklerin topluma uyum sağlamadığından şikâyet ederken, nedense Türkiye´dekilere, milli-manevi değerlerinize sahip çıkın, diye öğütte bulunuyor.
Yani?
Yani, aman ha bizim içimize gelmeğe kalkmayın, biz sizi asimile edemezsek başımıza iş açarız. En iyisi, siz, "siz" olarak, biz de "biz" olarak kalalım.

Kültür, kaba hatlarıyla; yaşanan hayat tarzı, demektir.
Biz, müslüman ülkesinde "gavur", hıristiyan ülkesinde "müslüman" olma arasında ne insan olarak ve ne de ülke olarak bir türlü yer ve sıfat beğenemedik, beğediremedik.
 (Devem edeceğiz)

SAYFA BASI

Yazarın diğer yazıları:

AB ne kadar samimi?
Karl ödülünün düşündürdükleri
Ben değişiyorum, Türkiye değişiyor
Ayak bağı olmayın!
Bu bayrak rüzgar bekliyordu
Avrupalı olmak; niçin?
Türk siyasi tarihinde yeni bir dönem
 Bir millet kurtarıcısını arıyor
Aman ehliyetsizin elinden
Bir "Vassiyetname" ve Ben
AB üyeliği çıkmaz ayın başında
Almanya siyasi hayatında Türklerin yeri
Ülküler öldü mü
Ölmesini de bilmek
Kerbela yahut Filistin
Bize benzemiyorsun
Korkak
Modern zamanların vatanseverliği
Çıplak 

Tufan'daki "Tufan"
Hayatı yaşamak
İbret
Yolun neresindesiniz?
Tadını çıkarmak
Gençlerim eyvah!
Düşmansız Yaşamak
"Enternasyonal  terörizme  karşı  savaş"
Sahipsiz Toplum
Meydan Okumak
Afganistan bombalanıyor
Medeniyetler çatışması veya tekerrür eden tarih
Dünyanın gündemindeki İslam ve Müslümanlar
11 eylül ve sonrası
Gönlünüz rahat mı?
Dibe Vurmadan Düze Çıkmaz
Taşralılar 
Bizimkiler
Mülakat
"KUTLU DOĞUM" VE İNSANLIK 
Dilimiz - Dinimiz
Geleceğimiz--Teminatımız
Utanmak
"Kadına Özel"
Odak Noktamızdaki İnsan
Hasbihal - 2
Toplumun Aynası

Hasbihal
Okuyormusunuz?

   
SAYFA BASI

| Ana Sayfa | Haberler| Gazeteler | Ekonomi | Firmalar | Spor | Yazarlar 

Copyright © Mima Datentechnik / Jülicherstr.20 / 52070 Aachen / Deutschland
Tel:
+49 (241) 900 57 50 (pbx)  Fax: +49 (241) 99 777 57  
e-posta:
info@Turkpartner.de
Bu site Mima Datentechnik Internet Servisi tarafýndan hazýrlanmaktadýr

Mahmut Aşkar
AB ne kadar samimi?
Sizden Biri
Hangi Baba? Noel Baba!
Muhsin Ceylan

Sevmeme hakkını kullanmak

Dr. Nebil Bozdoğan
Şişmanlık tedavisinde Yenilikler
Üzeyir Lokman Çaycı
Gurbet Çiçekleri
Fazlı Arabacı
Yaralı bir bilinç
Şefik Kantar
Son ziyaret üzerine
Fikret Ekin
İnsanlığa Kurulan Tuzak
İsmail Altıntaş
Üç Aylar ve Zamanın Kutsallığı
Ismail Tüysüz
Yeşilçamda bir emekci
Latif Çelik
İyi geceler Türkiyem. Rahat uyu…
Ali Kılıçarslan
40 yıl önce 40 yıl sonra
Ramazan Alp
Şiirin yalnızlığı