A vitaminini unutmayın! Mevsim meyvesi gibisi yok. Strese son vermenin 15 yolu Kendinizi değil kilonuzu yakın
·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
   
   


  BAKIŞ

               Mahmut Aşkar

 

mahmut.askar@t-online.de










Benim Farkım, Sesli Düşünmektir

Kritik düşüncenin bastırılması umumiyetle erken yaşlarda başlar diyen E. Fromm, aile fertleri arasındaki muhtemel münasebetlerden şöyle bir misâl vererek konuya açıklık getiriyor:
Kendisine mütemadiyen dürüstlükten, sevgiden bahseden annesinin, gerçekte ise bencil ve soğuk bir insan olduğunu veya yüksek ahlâkî değerlerden dem vururken, başka bir erkekle ilişki içinde olduğunu, acı tecrübelerle keşfeden beş yaşındaki kız çocuğu, annesinin dürüst olmadığını böylece öğrenmiş olur. Çocuk, ortaya çıkan çelişkinin farkındadır: Adalet ve hakikattan yana hisleri zedelenmiştir. Eleştiriye tahammülü olmayan annesine bağımlı olduğundan ve belki de, kendisini böylesi durumlarda destekleyecek güçlü bir babası olmadığından, farklı düşünme özelliğini bastırmak mecburiyetinde kalacaktır. Yakın bir zamanda annesinin sadakatsizliğinin ve ikiyüzlülüğünün artık farkında olmayacaktır. Bu değerleri muhafaza etmenin, kendisi için tehlikeli ve faydasız olduğuna kanaat getiren o kız, kritik düşünme özelliğini de böylece kaybedecektir. (Die Furcht vor der Freiheit, s. 143)

Konuyu aile boyutundan toplum boyutuna doğru çekmek istiyorum: Dürüst ve ahlâklı olmanın faziletlerini, dürüstlük ve ahlâk abidesi büyüklerimizin yanı sıra, sahtekâr ve ahlâksız “büyükleri” de dinleyerek yetişdik, dünün çocukları bizler... Doğruyu söylememenin veya söyleyememenin adının yalan olduğunu, başkasına ait olan malı, eşyayı kendi uhdesine geçirmenin hırsızlık olduğunu, başkasının namusuna göz dikmenin, onu elde etmenin namussuzluk olduğunu idrak ettiğimizde, bazılarımız birçok tehlikeyi göze alarak o “büyükler”e karşı çıktı, onlarla yollarını ayırdılar, bazılarımız da, o “büyükler”le aynı yola devam ettiler. Bunlara ilaveten, farklı olan her şeye kapılarını kapatmış bir toplum inşa edildiğinden, düşüncenin (resmi ideolojiye göre) farklısı, hapisler ve hatta ölümlerle bastırıldı.

Meselâ, siyasette hâlâ geçerli olan akçe; siyasî nüfuzunu kullanarak kendisini ve yakın çevresini kayırmaktır. Seçmenin de kahır ekseriyeti bu beklentiler içinde kendi “vekil”ine oy veriyor. Ülkemizin acı gerçeklerinden birisini bazen; “sen çok dürüstsün, senden siyasetçi olmaz” veya aynı özelliğinden dolayı bazen de, “...senden ticaret adamı olmaz” türünden yaygın halk tesbitinde görürüz. Toplumun adalet kriterleri varlıklıyı ve güçlüyü korumaya daha meyilliyse ve sistemin adalet mekanizmaları da, kendisine muhalif düşünceyi susturmak için çalışıyorsa, bu ortamda yetişen insanlar da, yukarıdaki misâlde olduğu gibi, adil ve dürüst olmanın bir getirisi olmadığına kanaat getirerek mevcut ortama ayak uydururlar.

Bu sefer, mevcut ortamla hiçbir meselesi olmayanlarla meselemiz başlar bizim... Onlara göre biz, bazen ‘aşırı’yız, bazen ‘anormal’ bazen de ‘kavgacı’yız. Bu kavgada bizi üzdüğü kadar yaralayan şey, aynı ortak değerlere sahip olduğumuz, hatta aynı yerden dünyaya baktığımız “bizimkiler”in tutumu ve durumudur. Onlarla iki önemli noktada ayrışıyoruz: Birincisi; söylemimiz aynı, icraatımız farklıdır. Ulvî gayeleri, mukaddes değerleri terennüm ederken birleşiyor, hayata geçirirken ayrışıyoruz. Bizimki sağında ve solundakilere, dünkü ve bugünkülere bakıyor: Herkes, yapmak yerine söylemek peşinde ve olmak yerine görünmek derdinde... İkincisi; onlar düşüncelerindeki sessizliği muhafaza ederken, biz düşündüklerimizi seslendiriyoruz. Çok sıkıştıklarında, “ben de senin gibi düşünüyorum” desler de, fakat diye başladıkları savunmaları için kırk dereden su getirirler.

Doğru sözlünün, düşüncelerini açığa vuranın hesabı, vicdanına ve Yaradan’adır. Ötekinin ise, herşey için bir kılıf, herkes için bir kalıp hesabı vardır.



 YAZARIN DİĞER YAZILARI:

Benim Farkım, Sesli Düşünmektir
Hâkim Medeniyetin Hâkimiyeti
Gençlik Liderini Arıyor
Siyaseten ve Hakikaten Batı Avrupa Türkleri
Müslümanın Dirilişi
İnandığınız gibi misiniz, yoksa Yaşadığınız gibi mi?
Global Düşünebilmek, İnanabilmek ve Yaşayabilmek (3)
Global Düşünebilmek, İnanabilmek ve Yaşayabilmek (2)
Dostlar veya Muhsin Ceylan
Global Düşünebilmek, İnanabilmek ve Yaşayabilmek

 

   
SAYFA BASI

Mahmut Aşkar

Ya Bir Yol Bul, Ya Bir Yol Aç,
 Ya da...
Aileler, cemaatlar, kavimler veya milletler; nefislerinin, kaprislerinin ve şahsi menfaatlerinin esiri olmadan görevini ifa edenlerin omuzlarında yükselirler.Devam

Ali Kılıçarslan

“Müslümanı Avrupalılaştırmak”
Avrupa’nın mı islamlaştığını, bir başka deyişle müslümanlaşacağını öğrenmek isteyenler, özellikle Almanya Türkleri’nin geleceği hakkında fikir yürütenler, bu kitabı mutlaka okumalılar. Devam

Yakup Yurt

SUÇ TERCÜMANDA…
Sokağı kirletenler, işsizlik sigortasını meslek sanıyor ve namusuyla çalışan fikir çöpçülerine küfretmeyi marifet sanıyorlardı. Devam

Şefik Kantar

Batı cephesi bildiğiniz gibi
İçedönük Alman politikalarının temelinde; Almanlığı ve Alman İslamı’nı dayatma, ne şekilde olursa olsun kabul ettirme düşüncesi yatıyor.
Devam

Prof. Dr. Hacı Duran

Bürokratik Yargının Fanatikleri
Günümüzde Türkiye'nin yargı bürokrasisi arasında ortaya çıkan çatışmalar, birçok bakımdan kilisenin yaşadığı bu serüvene benzemektedir. Devam

Hidayet Kayaalp

LAMI CİMİ YOK
Çetelere sövmek, darbecileri lanetlemek belki insanı rahatlatır, ama gelecek nesillerin başına gelecek tehlikeyi ortadan kaldırmaz. Devam

Prof. Dr. Ramazan Demir

Ziya Gökalp’ın İstemediği “Boşolar”...
Etrafını aydınlatan ışık olarak anlam yüklenen “ziya” insan örneğinde en güzel şekilde Ziya Gökalp’ in şahsında anlam bulmuştur.  
Devam

Yakup Tufan

ALMANYA İSLAM KONFERANSI VE MÜSLÜMAN CEMAATLERİN DURUMU
Bu ülke müslümanların da ülkesidir!  Bu devlet müslümanların da devletidir ve onların hak ve hukukunu korumak ve kollamakla mükelleftir! Devam

Leman Kuzu

KABUL  ETMİYORUZ!..
Ey ABD, tüm dünya biliyor ki, sen emperyalist bir güçsün. Devam

Nuran Yelkenci

8 Mart Dünya Kadınlar Gününde Müslüman Türk Kadınının Yeri...
Ev ekonomisini en iyi şekilde yönetebilen akıllı, eğitimli bir kadın neden ülkeyi
 yönetemesin?
Devam

Ozan Yusuf Polatoğlu

Bitlis’de 5  Minare  İsviçre’de 4 Minare
İsviçre’nin Müslümanların yaşamadığı çok kenar çevrelerden yüksek oranda minareye hayır oyları çıkmış, yoksa minareyi çok başka bir şey mi sanıyorlar fıkradaki gibi… Devam

Muhsin Ceylan

Eğitim masallı uyum yalanları...
Günümüzdeki uyumla alakalı sıkıntıların sebeplerinin mevcut kanun ve uyugulamalar olduğunu Sayın Bakan bilmez mi? Devam

Umut Bulut

Kalıbınıza tüküreyim
İnsan olarak en çok da sevdiklerimizden darbe alınca yaralanırız ya, bu yara kolay kolay kabuk tutmaz. Devam

Orhan Aras

KIRMIZI GÜL
Ama hangimiz şimdiye kadar güzel öğütlere kulak vermişiz ki? Hangimiz bile bile hayatımızda pişmanlıklar yaşamamışız ki?
Devam

Mehmet Ali Aladağ

Kötüler ve İyiler
Adam doğan güneşe sırtını çevirdi, batacak güneşten yana yüzünü döndü. Devam

Üzeyir Lokman Çaycı

Bu adam senin baban
Ay yıldızlı bayraklar da yıllar sonra yine devletin asil güçleriyle birlikte bölgede yerlerini almışlardı. Devam

Ayten Kılıçarslan

Kadın Dindarlığına Hürriyet
Neticede kadınlar, başörtüsü ve meslek hayatı arasında tercih yapmak zorunda bırakılmaktadırlar.
Devam

Nurdoğan Aktaş

Türkçe Konuşulan Yerler İstanbul’dur

Tofiq Abidin

RAŞİT DEMİRTAŞ a  UĞURLU YOL
 

İsmail Tüysüz

BİZDEN ÖNCE MASALLARIMIZ GELMİŞ

Doğan Tufan

Bizans Oyunlarına dikkat