Kadın
mı Bırak Gitsin….
Sevdadan geçmemiş yüreklerden akan kelime
damlaları, engerek yılanlarından toplanmış
zehir kaynağı…İç içebilirsen. Takvim
yapraklarından bir yaprak başka bir şey değil,
sekiz mart…Benim gibi takvimden ilham alarak yaşamakta
olanlar varsa, benim zaman ölçüme şu andan itibaren
bir şey oldu. Hele bir kere olsun bundan sonra takvimden
söz edenleri kurşunlayacağım. Katil mi
diyeceklermiş umurumda bile değil.Tarih katilini üretsin
diye mi günleri önümüze sürüyor bilmiyorum…
İşte martın sekizine ulaşmışların
hatıralarını da kadından yana varsa yırtın
atın…Hele Aslı ile Kerem, Leyla ile Mecnun ve diğerleri…Nasıl
yaşamışlarsa yaşamışlar! Yaşamasalardı…Onlar
yaşadı diye mi erkekler için iyi diyecek şu
konuşmacı kadınlar…Hele kendi dünyalarında
yarım santimetre bile iyilik bulmamış, gerçeklerini
çatışma ile geçirmiş kadın anlatıcılar
konuştukça içim kararıyor. Hangi
dünyaların yaratıkları bunlar? Baştan
aşağı erkek düşmanları…Silme aşktan
nasibini almamışlar…Bazıları dinden,
imandan, kimileri dünya kadın işçilerinin mücadele
arenalarından kadını alıp getirip önüme
seriyor…Yoklukların doğurduğu imkanlardaki
kadınların sevgi damarına dokunmadan iş gücüne
önem verenlerin karışık dünyalarını
incelemk için kollarımı sıvamak geldi içimden…
Gözlerinin içlerine, benim yaşamam için kurulan
dünyanın kapılarında, cehennem zebanisi gibi
duranların sevilmeye hakları yok…Hele yumaşak
bir dili olmayana yaklaşmanın ne anlamı var?
Saklanbaç oynamak istediğim güzelin al benisi bir bakıştır.
Bana balyoz kelimelerle saldırmak değildir. Kadın
varlık olarak yeni bir varlık olmuş, o anlatıcıdan
anlıyorum…Benim takvim yaprağımı yakmış,
benim zaman ölçümü bozdu…Bana verebilecek neyi varsa
kaybetmiş. Yitik kadınla yanyana gelinmez. Aynı
şey kendi kadınına yitikleşmiş erkek
için de geçerli..
Gönlüm kırık…Hatta küskün…Daha açıkçası
sevdaya kapalı gönlüm…Ben Karacaoğlan soyundan
geliyorum. Güzel hayranıyım…Yunus Emreden içtim
aşk iksirini…Beni, türlü dünyalara ulaştıran
insan sevgisi, yine insan sevmezlerin, erkek düşmanlarının
ağızlarındaki kurşun kelimelerden aldığı
yara ile terkediyor.
Hayat kadınsız yaşanmaz. Hayat erkeksiz
olmaz…Hayat erkek kadın ortaklığında
varlık gösterir. ‚Bana hasta olduğumda su var
desin, isterse su vermesin’ diyen şairle iyi anlaşmıştım.
Ama onun dediklerini de bundan böyle hesaba katmayacağım.
Hele bir yayında, gözleri, yarın, bilmem
hangi delikanlının yüreğini sızlatacak kız,
genç kız, kendine öğüt yerine, düşmanlık
tohumları eken ateşli kadın konuşmacıyı
pek de iyi bir ifade ile hatırlamayacaktır.
Dünyanın neresinde olursa olsun kadın ve
erkek biribirlerini şekillendirirler. Erkeği yetiştiren
kadındır. Kadına hayat veren erkektir. Bunlar
iki ayrı yarımdır. İki ayrı yarımlar
kendilerini bütünleştirmedikçe önem kazanmazlar. Yeni
imkanlara kavuşamazlar…
Sivri dilli anlatıcının bir konuşma
hevesi var ki…“Bana erkek eli dokunmasını
istemem…Evde bana emredecek bir erkek kedi bile yaşatmam..Ben
özgürlüğümü bilirim…Kariyerime dokundurmam…Kim
miş o?“ Bilmem ne derneğinde kadın koruyucusu…Karşısında
konuşan,“ kadın haklarını elden bırakmadan
koruyacak olan, yine kadın olacakmış…Kadınların
hakları yeniyormuş..Kadın kendini savunmalıymış…Kocası
tarafından taciz edilen kadınların evden kaçmaları
ve yuvalara sığınması gerekliymiş.
Kadın haklarını öğrenmeliymiş…“
Delikanlı duymadın mı? Sana söylüyorum…Sekiz
Mart var ya…İşte o gün savaş ilan edilmiş…Ben
yeni duydum da…İstersen git silahlarını kuşan
da gel…Atılan patlayıcıların parçaları
belki seni öldürebilir. Sonra kendi hayatına girecek
bir kadın hayal ediyorsan sor soruştur, sakın
sekiz martta doğmuş olmasın…Sonra bir
yanı dindar olan tv kanalında da konuşmalar
vardı…İşte orada da konuşanların
derdi de savaş çağırısı yapmaktı…Bilmem
ne zamanında yaşamış kadın işçilerin
hayat hikayelerinden, emekçi mücadeleriden haklar elde etmişler.
Sonra bütün dünya kadınların haklarına
kilitlenmişler…Sonra hakları olan kadınlar
bile kendilerini ve haklarını unutmuşlar…Ve
sen delikanlım bunları bilmiyorsun…Bilgi yok
sende…Evleneceksen bunları bileceksin. Sen „Sevdiğin
kadın için ölürüm“ derken,o
sana „ Önce hakkımı ver, sonra birlikte
olurum, benim için önemli olan hakkımdır,“
diyecek. Ama sen bunları bilmiyorsun…Olmaz delikanlım,
olmaz…
Evini geçindirmek
için mücadele veren erkeğin, sevdiği kadından
beklediği sevgidir, anlayıştır.
Kadın hakları olarak sunulan
mücadelenin temel esasları görevlerle beraber
tamamlanır. Kadın kendine sunulan hizmeti bilir ve
anlar. Hak için göreve koşar. Hak vardır olacaktır,
ama görev de kutsaldır. Birlikte kazanılan hayat
savaşı önemlidir, muteberdir, kutsaldır…Anamda
vardı asalet…Babama dayanırdı…Babamda vardı
mertlik anamdan enerji alırdı. Sıkıntıyı
bize yansıtmadan nasırlı elleri ile verirlerdi.
Şikayetleri de yoktu. Kaderleri bir olmaktı…Bir yaşamaktı…Bir
varmaktı Allaha…Ne bilmişlikleri vardı…Ne mürekkep
yalamışlıkları…Ama gözleri toktu…
Babadan yara alanlarla yanyana gelmek sıkıntılı…Anadan
şansı olmayanların meclisinde bulunmak bunalım
yaratacak şekilde…
Şöyle,kadın, beyinde buldukları ile
mutlu bir kadın olmalı. Yaptıklarını
dillendirmeden, kendi içinde saklayan bir kadın, analık
varlığını yüceleştiren takva ehli…Bir
erkek de kadınına baktığında yüreğindeki
bütün çirkinliklerin eridiği baba olmalı…Sesinde
sevgi taşıyan ton. Anlattıkça kadınında
heyacan uyanmalı…
Erkeği kukla olarak gören, kendi yıkılmış
dünyasını erkeğine yansıtan, her kelimesi
acıtıcı kadın mı? İstemem…Öyle
bir kadınla mı? Hayır hayır…Bırak
gitsin…
O kadınlar sekiz martta doğmuşlarsa onlardan
mutluluk şarkıları dinleyemezsiniz…
SAYFA
BAŞI
Yazarın
diğer
yazıları:
Kadın
mı Bırak Gitsin….
Masal
mı Yoksa Bir Hikaye mi …..
Bayramlarda
Beni Kucaklayanlar Olursa....
M
İle M’nin Gölgesi Sohbet Ederken....
Irak’takiler
Ağlarsa Sen Ne yaparsın...
Delilerle
Arkadaşlık 1
Çocuklarımız
Eve Karne Getirmişler....
Uğur
Tarık’tan Alabildiklerim
SAYFA
BASI
|