·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
   
   


DÜŞÜNCE ODASI
                                                                                       Mustafa Can
 
mustafacan49@hotmail.com

 

Kadın mı Bırak Gitsin….

            Sevdadan geçmemiş yüreklerden akan kelime damlaları, engerek yılanlarından toplanmış  zehir kaynağı…İç içebilirsen. Takvim yapraklarından bir yaprak başka bir şey değil, sekiz mart…Benim gibi takvimden ilham alarak yaşamakta olanlar varsa, benim zaman ölçüme şu andan itibaren bir şey oldu. Hele bir kere olsun bundan sonra takvimden söz edenleri kurşunlayacağım. Katil mi diyeceklermiş umurumda bile değil.Tarih katilini üretsin diye mi günleri önümüze sürüyor bilmiyorum…

            İşte martın sekizine ulaşmışların hatıralarını da kadından yana varsa yırtın atın…Hele Aslı ile Kerem, Leyla ile Mecnun ve diğerleri…Nasıl yaşamışlarsa yaşamışlar! Yaşamasalardı…Onlar yaşadı diye mi erkekler için iyi diyecek şu konuşmacı kadınlar…Hele kendi dünyalarında yarım santimetre bile iyilik bulmamış, gerçeklerini çatışma ile geçirmiş kadın anlatıcılar konuştukça içim kararıyor. Hangi  dünyaların yaratıkları bunlar? Baştan aşağı erkek düşmanları…Silme aşktan nasibini almamışlar…Bazıları dinden, imandan, kimileri dünya kadın işçilerinin mücadele arenalarından kadını alıp getirip önüme seriyor…Yoklukların doğurduğu imkanlardaki kadınların sevgi damarına dokunmadan iş gücüne önem verenlerin karışık dünyalarını incelemk için kollarımı sıvamak geldi içimden…

            Gözlerinin içlerine, benim yaşamam için kurulan dünyanın kapılarında, cehennem zebanisi gibi duranların sevilmeye hakları yok…Hele yumaşak bir dili olmayana yaklaşmanın ne anlamı var? Saklanbaç oynamak istediğim güzelin al benisi bir bakıştır. Bana balyoz kelimelerle saldırmak değildir. Kadın varlık olarak yeni bir varlık olmuş, o anlatıcıdan anlıyorum…Benim takvim yaprağımı yakmış, benim zaman ölçümü bozdu…Bana verebilecek neyi varsa kaybetmiş. Yitik kadınla yanyana gelinmez. Aynı şey kendi kadınına yitikleşmiş erkek için de geçerli..

            Gönlüm kırık…Hatta küskün…Daha açıkçası sevdaya kapalı gönlüm…Ben Karacaoğlan soyundan geliyorum. Güzel hayranıyım…Yunus Emreden içtim aşk iksirini…Beni, türlü dünyalara ulaştıran insan sevgisi, yine insan sevmezlerin, erkek düşmanlarının ağızlarındaki kurşun kelimelerden aldığı yara ile terkediyor.

            Hayat kadınsız yaşanmaz. Hayat erkeksiz olmaz…Hayat erkek kadın ortaklığında varlık gösterir. ‚Bana hasta olduğumda su var desin, isterse su vermesin’ diyen şairle iyi anlaşmıştım. Ama onun dediklerini de bundan böyle hesaba katmayacağım.

            Hele bir yayında, gözleri, yarın, bilmem hangi delikanlının yüreğini sızlatacak kız, genç kız, kendine öğüt yerine, düşmanlık tohumları eken ateşli kadın konuşmacıyı pek de iyi bir ifade ile hatırlamayacaktır.

           Dünyanın neresinde olursa olsun kadın ve erkek biribirlerini şekillendirirler. Erkeği yetiştiren kadındır. Kadına hayat veren erkektir. Bunlar iki ayrı yarımdır. İki ayrı yarımlar kendilerini bütünleştirmedikçe önem kazanmazlar. Yeni imkanlara kavuşamazlar…

            Sivri dilli anlatıcının bir konuşma hevesi var ki…“Bana erkek eli dokunmasını istemem…Evde bana emredecek bir erkek kedi bile yaşatmam..Ben özgürlüğümü bilirim…Kariyerime dokundurmam…Kim miş o?“ Bilmem ne derneğinde kadın koruyucusu…Karşısında konuşan,“ kadın haklarını elden bırakmadan koruyacak olan, yine kadın olacakmış…Kadınların hakları yeniyormuş..Kadın kendini savunmalıymış…Kocası tarafından taciz edilen kadınların evden kaçmaları ve yuvalara sığınması gerekliymiş. Kadın haklarını öğrenmeliymiş…“

            Delikanlı duymadın mı? Sana söylüyorum…Sekiz Mart var ya…İşte o gün savaş ilan edilmiş…Ben yeni duydum da…İstersen git silahlarını kuşan da gel…Atılan patlayıcıların parçaları belki seni öldürebilir. Sonra kendi hayatına girecek bir kadın hayal ediyorsan sor soruştur, sakın  sekiz martta doğmuş olmasın…Sonra bir yanı dindar olan tv kanalında da konuşmalar vardı…İşte orada da konuşanların derdi de savaş çağırısı yapmaktı…Bilmem ne zamanında yaşamış kadın işçilerin hayat hikayelerinden, emekçi mücadeleriden haklar elde etmişler. Sonra bütün dünya kadınların haklarına kilitlenmişler…Sonra hakları olan kadınlar bile kendilerini ve haklarını unutmuşlar…Ve sen delikanlım bunları bilmiyorsun…Bilgi yok sende…Evleneceksen bunları bileceksin. Sen „Sevdiğin kadın için ölürüm“ derken,o  sana „ Önce hakkımı ver, sonra birlikte olurum, benim için önemli olan hakkımdır,“ diyecek. Ama sen bunları bilmiyorsun…Olmaz delikanlım, olmaz…

             Evini geçindirmek için mücadele veren erkeğin, sevdiği kadından beklediği sevgidir, anlayıştır.

 Kadın hakları olarak sunulan  mücadelenin temel esasları görevlerle beraber tamamlanır. Kadın kendine sunulan hizmeti bilir ve anlar. Hak için göreve koşar. Hak vardır olacaktır, ama görev de kutsaldır. Birlikte kazanılan hayat savaşı önemlidir, muteberdir, kutsaldır…Anamda vardı asalet…Babama dayanırdı…Babamda vardı mertlik anamdan enerji alırdı. Sıkıntıyı bize yansıtmadan nasırlı elleri ile verirlerdi. Şikayetleri de yoktu. Kaderleri bir olmaktı…Bir yaşamaktı…Bir varmaktı Allaha…Ne bilmişlikleri vardı…Ne mürekkep yalamışlıkları…Ama gözleri toktu…

            Babadan yara alanlarla yanyana gelmek sıkıntılı…Anadan şansı olmayanların meclisinde bulunmak bunalım yaratacak şekilde…

            Şöyle,kadın, beyinde buldukları ile mutlu bir kadın olmalı. Yaptıklarını dillendirmeden, kendi içinde saklayan bir kadın, analık varlığını yüceleştiren takva ehli…Bir erkek de kadınına baktığında yüreğindeki bütün çirkinliklerin eridiği baba olmalı…Sesinde sevgi taşıyan ton. Anlattıkça kadınında heyacan uyanmalı…

            Erkeği kukla olarak gören, kendi yıkılmış dünyasını erkeğine yansıtan, her kelimesi acıtıcı kadın mı? İstemem…Öyle bir kadınla mı? Hayır hayır…Bırak gitsin…

            O kadınlar sekiz martta doğmuşlarsa onlardan mutluluk şarkıları dinleyemezsiniz…

SAYFA BAŞI


Yazarın diğer yazıları:

Kadın mı Bırak Gitsin….
Masal mı Yoksa Bir Hikaye mi …..
Bayramlarda Beni Kucaklayanlar Olursa....
M İle M’nin Gölgesi Sohbet Ederken....
Irak’takiler Ağlarsa Sen Ne yaparsın...
Delilerle Arkadaşlık 1
Çocuklarımız Eve Karne Getirmişler....
Uğur Tarık’tan Alabildiklerim

   
SAYFA BASI

| Ana Sayfa | Haberler| Gazeteler | Ekonomi | Firmalar | Spor | Yazarlar 

Copyright © Mima Datentechnik / Jülicherstr.20 / 52070 Aachen / Deutschland
Tel:
+49 (241) 900 57 50 (pbx)  Fax: +49 (241) 99 777 57  
e-posta:
info@Turkpartner.de
Bu site Mima Datentechnik Internet Servisi tarafýndan hazýrlanmaktadýr

Mustafa Can
Kadın mı Bırak Gitsin….
Ayten Kılıçarslan
8 Mart Dünya Kadınlar Günü
Mahmut Aşkar
“Dava”sını Kaybeden  Adam
Sebahattin Çelebi
Zordu seni sevmek....
Serdar Çelebi
Birlik yolunda ilk çabalar..
Yılmaz Kuzucu
Mutluluk (formülü) ertelenemez
M. Ali Aladağ
Oyuna Gelmemek
Fikret Ekin
Kerkük, Ne Kadar Türk?
Betül Parlar
Sigara Bağımlılığı
Orhan Aras
Necla Kelek´in "Yabancı Gelini"
Muhsin Ceylan
Berlin’e hayali bir soru
Ozan Yusuf Polatoğlu
Bir taraf ‘şan’ (!) alıyor
Bir taraf ‘perişan’ oluyor
Hidayet Kayaalp
Değişimin Zihinsel Aşamaları
Betül Parlar
Uyuşturucu Bağımlıları
Üzeyir Lokman Çaycı
Hanga Hunga
Yakup Tufan
Uyum nedir?
Şensel Aşkın
Avrupa Birliğinin Derin Eleştirisi
Şefik Kantar
Bizi bekleyen Avrupa
Dr. Nebil Bozdoğan
Tırnak batması ile ilgili bilmemiz gerekenler
Sizden Biri
Kan parası
Alperen Çelik
Yeni Vietnam IRAK
İsmail Altıntaş
İslâm Dininin Engellilere Sağladığı Kolaylıklar
Latif Çelik
Aynı acıyı duyanlar en samimi olanlardır
Ali Kılıçarslan
Doğru yazalım, doğru konuşalım!
İsmail Tüysüz
Yılbaşı ve noel kutlamaları hakkında neler biliyoruz
Fazlı Arabacı
Yaralı bir bilinç