·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA SMS  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
·  CHAT  
·  NETMEETING  
   
   


  RÖPORTAJ

            İsmail Tüysüz

 

Ismail@turkpartner.de


Son İki Büyük Revulusyonda İstanbul`un Önemi

     Avrupa tarihinde son iki büyük devrimde İstanbul çok önemli yer alıyor. Lenin`in Bolşevik Devrimi ve Adolf Hitler' in Nasyonal Sosyalist Devrimi. Her iki devrimin İstanbul yönü henüz tanınmıyor. İstanbul olmadan iki devriminde gerçekleşmesi mümkün değildi. Devrimlerin oluşmasında  İstanbul`daki Aktörlerin yeri büyük.

     Ukrayna doğumlu Yahudi bir aileden gelen „Alexander İsrael Helphand“ devrimci ismiyle „PARVUS“  Odessa da Alman okulunda eğitim alır. Alman Kültürüyle içiçe olur. Almanya ve Avusturya ya gider. SPD ve SPÖ isimli Sosyal Demokrat Partilerde kariyer yaparak üst noktalara gelir.

     Parvus Alman gazeteleri adına haber yazmak için İstanbul'a giderek 1908 Jöntürkler hareketini yakından takip eder. Onlarla arkadaşlıklar kurar. Birinci Dünya savaşının başlangıcına kadar senelerce İstanbul`da kalır. Bağdat demir yolu projesinde alman Firmaları adına yerel yönetimlere etki eden ajan olarak çalışmış. Bana kalırsa çift taraflı hatta çok yönlü bir ajan olarak görevler almış. Hatta Almanya adına gizli ajan olarak da çalışmış. Parvus kısa zamanda çok zengin oldu.

     Parvus Marksist, Ateist ve Yahudi idi. 1905 Petersburg Revulusyonunda görev aldı. İstanbul`da İslamı seçtiğini açıklayarak İskender ismini alır,  Çamlıca Bektaşi Tekkesine girer.
Jön Türklerin Revulusyonunu iyi incelemiş ve şu sonuca gelmiş. Az gelişmiş bir ükede daha kolay Revulusyon yapilabilir tesitini  yapmış. (Marx teorisi öyle değil) Osmanlı imparatorluğunun problemlerini tanımış.

     Parvus „Şayet Jöntürkler hareketi Marksist yöneticiler tarafından yönlendirilse idi, Türkiye bu gün dünya nın 1. Marksist devleti olurdu“ diye iddia ediyor. Bu düşünceye „Permanenten Revulution“ (Aralıksız  Revulusyon) deniyor.
     Bu teori İstanbul`da gelişmiş. Parvus Troçki ile okul yıllarından arkadaştı. Bu fikirleri Parvus dan öğrenerek benimsedi. Sonuçta Lenin de bu Teori yi benimseyerek aldı.

     Her Revulusyonun Paraya Sponsora ihtiyacı var. Para olması gerekiyor. Alman İmparatorluk yönetimi Lenin’e parasal destek vererek Lenin’in başarılı Revulusyon yapmasını sağladı. Lenin imajına zarar vermemek için parayı direkt almadı. Parvus buradada rol alarak aracı şahıs rolünü üstlenerek paranın akışını yönlendirdi. Parvus bu işlerden de büyük paralar vurarak dahada zengin oldu.
Parvus 1. Dünya savaşı yıllarında 4 ikamet adresi vardı.
İstanbul, Münih, Kopenhagen, Stokholm. Münih`de kaldığı zamanlarda “Die Glocke“ isimli Magazini çıkartarak kendine Dr. Titeli vermiş..
Para akışı Kopenhag`dan Istanbulà ve Rusya da Maliye uzmanlarına verilmiş. Uzmanların başında tekrar Parvus gibi Yahudi kökenli Bay Haneck bulunuyordu.

     İstanbul`da Parvus olmadan, Permanenten Revulusyon Teorisi keşfedilmeden, Parvus’un aracı adamlığı olmadan Revulusyonun gerçekleşmesi mümkün değildi.

     Troçki 1931-1934 yıllarında İstanbul’a kaldı. Neden İstanbul. Çünki Troçki Parvus`un mirascısı idi. Parvus 1924 yılında Almanya da ölmüştü. Troçki İstanbul geldiğinde Otel Pera da kaldı. Orada ancak mal varlığı olanlar kalabilirdi. Daha sonraları Adalarda kendine ait villasında yaşadı. Troçki orada çok güzel bir almanca  ile Fischer Verlag için 2 Kitap yazdı..
1.Geschischte der Russischen Revulition
2.Mein Leben_Versuche Autobiographie

     Sosyalizm, Marksizm, Kominizm, Bolşevik  İhtilali ile ilgilenen herkes bu kitapları okumalı.
İstanbul’
un rolünü yakından tanımalı.
Nasyonal Sosyalistlerle ilgili İstanbul`un önemi.
Cotbus yakınlarında ki Hoyerswetha da bir makinst in oğlu olarak dünya ya gelen Rudol Glauer 1905 yılından itibaraen İstanbul da Abdülhamit döneminde  makina mühendisi olarak çalışır. İstanbul`da ilk işi kendine yeni bir isim bulmak olur.
Rudolf Freiherr von Sebottendorf. Asil bir aileden gelme değildir. Oda İstanbulda gömgök zengin olur. Bağdat Tren yolu projesi çercevesinde iki tarflı çalışan ajan, çok yönlü ajan
Neden Almanlar etki eden ajanlarsız iş almayı başaramadılar.? Sebottendorf Jöntürklerle  arkadaşlıkları kontaktları vardı. Bektaşı tarikatınada girdi. Ayrica Sufiliğin, Freimaurer ve Sebetayların içerisine de girdi.

     1918 yılında Münih`de yeni politik sufi (ORDEN) kurdu. Bu ORDEN in ismi „Thule Geselschaft“ Thule Geselschaft`ın mistik bir manası olup yüksek kuzey ülkesi en uygun zaman, olarak tercüme edilebilir. (Germanların ilk ülkesi olarak biliniyor.)
Sebottendorf İstanbul’da Jöntürkleri, sufi teşkilatını inceleyerek teşkilat yapısını  ThuleGeselschaft da uygulamış.
Thulegeselschaft Hitler’in yükselmesine yardımcı olarak maddi destekte bulundu. Sponsorsuz hiçbir şey olmayacağı gibi, Thulegeselschaft`daki insanlar zenginler ve asillerden oluşuyordu. Para ve İktidar güç.

     1933 yılında Nasyonal sosyalistlerin iktidarında Almanya ya geri dönen Sebottendorf Hitlerin kendisine müteşekkir olacağını sanıyordu. Sebottendorf “Der Mann der Hitler die Ideen gab” isimli kitabı yazdı. Hitler onu ülkesinde istemiyordu. Tekrar Türkiye ye döndü.Çok yönlü ajan olarak çalıştı. Türkiye yönetimini Almanya saflarında savaşın içine sokmaya çalıştı. Fakat bunda başarılı olamadı. Türkiye nöytral kaldı. Fakat Ticari ilişkiler Almanya ve Türkiye arasında çok iyiydi. Özel Metalleri Almanlar Türkiye’den aldılar.
8 Mayıs 1945 tarihinde Sebottendorf`un cesedi Boğazda boğulmuş olarak bulundu. Ya kendisini öldürdü, yada öldürüldü. Çok yönlü bir ajan olarak çalışıyordu. ABD ve İngilizlerede çalışmış olabilir.

Max-Erwin von Scheubner-Richter
     Litvanya’nın başkenti Riga da Baltık Almanı olarak dünyaya gelmiş. Evlilik yolu ile asillik ünvanını almış. Alman ordusunda askerliğe girmiş. Batı Cephesinde (Fransa) bacağından yaralanmış. Askeri uzman olarak İstanbul`a gönderilmiş. Diğer alman subayları ile birlikte Erzurum, Van, Tebrize kadar gönderilmiş. Görevi büyük bir ihtimalle ajanlıktı.. Şayet Azerbaycanlılar, İranlılar başkaldırı veya ihtilal yapsalardı, Türklerin ve Almanların lehine olacaktı.
Bacağında  Fransa'da yaralandığı için Scheubner-Richter dağları aşamıyordu. Ve bu dağdan dağa geçme uzun süreli olamazdı. İstanbula oradan da Münihe geri dönerek Kimya tahsili yaptı. Bu yıllarda Thule Gesellschaft grubuna dahil oldu. Hitlerin 1. Sekreterliğine kadar yükseldi. 1923 de Hitlerin Münih deki sempatizanları ile yaptığı Feldherrnalle’deki ihtilalvari yürüyüşü sırasında polis tarafından vuruldu. Hitler’in yara almadan kurtulduğu bu olayda Scheubner-Richter kendisini Hitlerin üzerine atarak Hitleri koruyarak kendisi kurşunlara hedef oldu.

     Bu iki kişi Hitleri yönetimde üst noktalara gelmesinde fikirleriyle para ile organizasyonları ile büyük yardımcı oldular.  Fikirler, öğrendikleri organizasyonlar, yapılanmada gerekli temel  oluşumların düşünce alt yapışını İstanbul`da öğrendiler. Jön Türklerin Teşkilatı Mahsusa ve Tarikat yapısını kurdukları organizasyonlarda model olarak kullandılar. Führer burada bir Şeyhin rolünü üstleniyordu. Organizasyon yapısı itibarı ile.

    
Hitler, hiçbir şey öğrenmemiş bir insan olarak bunları gerçekleştirmesi mümkün değildi. Söz sahibi asiller ve zenginlerle Hitlerin kontağı da yoktu. Daha sonraki yıllarda  Hitler Thulegesellschaft`ı Kuruluş hedefinin dışına getirdi. Veya Treni raydan çıkardı diyebilirim.
Thulegesellschaft Kuruluşu olmadan, İstanbul'da kalmış üstte ismi geçen bu iki adam olmadan Hitlerin yükselebilmesi hiç mümkün değildi.

     İstanbul iki Revulusyon içinde çok önemlidir. Malesef bu konu henüz yeterince tanınmış değil.
     Türkiye antik çağlarda ve daha sonrasında olduğu gibi şu anda roller üstlenerek Alman İslamında da söz sahibi olacağa benziyor.

Yaza
rın diğer yazıları:

Son İki büyük Revulusyonda İstanbul`un Önemi
Yılbaşı ve noel kutlamaları hakkında neler biliyoruz
Zamanı saklamanın sihri
Yeşilçamda bir emekci
Milli kültürümüz de nevruz
Düşen Ecyad kalesi ile birlikte aklıma düşenler
Türk avcı Alman “av köpekleri” yetiştiriyor
Türkiye'nin Orkideleri koruma altýna alýnmalý
Dağcılık
Spor kavga deðildir
Baþarýlý olmak zor deðil



SAYFA BASI

| Ana Sayfa | Haberler| Gazeteler | Ekonomi | Firmalar | Spor | Yazarlar 

Copyright © Mima Datentechnik / Jülicherstr.20 / 52070 Aachen / Deutschland
Tel:
+49 (241) 900 57 50 (pbx)  Fax: +49 (241) 99 777 57  
e-posta:
info@Turkpartner.de
Bu site Mima Datentechnik Internet Servisi tarafýndan hazýrlanmaktadýr

Ismail Tüysüz
Son İki büyük Revulusyonda İstanbul`un Önemi
Mahmut Aşkar
Kıblesi  Şaşırtılan  Millet
Yakup Yurt
Tutarlılığa Davet
Üzeyir Lokman Çaycı
Referandum ve halkın ortaya çıkan tepkisi
Orhan Aras
Aman da beyler kavgadan geldim yorgunum...
Fikret Ekin
Komplo Teorisi Yok-3
Yılmaz Kuzucu
Sanat, para, ahlak
Mustafa Can
Benzemek Aynısı Demek mi....
Nuran Yelkenci
Zaman Tüketen Ev Hanımları
Hidayet Kayaalp
Kendimizle İletişim
Ali Kılıçarslan
AB’nin hutbe rahatsızlığı
M. Ali Aladağ
Cemil Meriç’le Doğu’dan Batı’ya
Hasan Kayıhan
Avrupa Türkçesi veya Eurotürkisch
Halil Gülel
Gerçek Güzellik
Ayten Kılıçarslan
Erkekler farklı mı ölür?
Sebahattin Çelebi
İstanbul, hiçbir şeyim...
Şensel Aşkın
Küresel ruh krizi
Serdar Çelebi
ETU (Europaische Türkische Union)  ne yapıyor?
Betül Parlar
Sigara Bağımlılığı
Muhsin Ceylan
Berlin’e hayali bir soru
Ozan Yusuf Polatoğlu
Bir taraf ‘şan’ (!) alıyor
Bir taraf ‘perişan’ oluyor
Şefik Kantar
Bir Yürüyüşün Anotomisi
Yakup Tufan
Uyum nedir?
Latif Çelik
TİDAF rüşdünü ispat etti
Dr. Nebil Bozdoğan
Botox zehir mi ilaç mı?
İsmail Altıntaş
Akıl, Vahiy ve İslam Toplumları...
Fazlı Arabacı
Yaralı bir bilinç