ASRIN BELASINA ÇÖZÜM...
İKİ İTTİHATCI DAMAT
BU İŞİ BİTİRİR!
Her nekadar “fikirdaş” lanse edilselerde, İttihatcılarla
Abdullah Cevdet’in asla “gönüldaş” olmadıklarını düşünürüm..
Peki,neden?
Araların da hep bir “niyet farkı” olduğunu hesaba katarım da
ondan...
Her iki tarafın faaliyetleri Batı yanlısı fotoğraf kareleri
içinde gözükse de, onları aynı kefeye koymaya birtürlü gönlüm
razı olmaz...
Bir mizah yazısı içinde yazarın kalkıpta, arkadaşlar! Bu yazı
bir yakın tarih analizi değildir, kimse kusura bakmasın
türünden laflar etmesinin ne “ciddi yazı”, nede “mizahi yazı”
ölçülerine sığmayacağını bilmeme rağmen, “Çevre Hassasiyeti”ni
hesaba katarak, hadi bu defalık “lades diyelim”
diyeyim...Ama, bundan sonra,beyinleri “statik”işleyen
arkadaşlarımızdan illâda benim yazıları okumak isteyenlere
önceden sinir haplarını almış olmalarını tavsiye ederim...
Evet...İttihatcılarla Abdullah Cevdet arasındaki “niyet
farkı”nı kısaca şöyle özetliyebiliriz:
İttihatcı öncülerden en azından bazıları, Avrupa hesabına
yapıp etmiş gözüktükleri tüm eylem ve tahribatlara rağmen, “Ne
yaptıksa vatan için yaptık!” sihirli argümanına yaslanmayı hak
edebilecek karakter özelliklerine sahiptirler...Enver ve
Talat paşaların ömürlerinin ahirlerini bazı “Çağdaş
İttihatcılar” gibi, içlerinde Milyon Dollarlar yazan banka
cüzdanlarını yastık yaparak “Sırça Köşk”lerde uyuyarak
geçirmmediklerini bilmekte, en azından benim sihirli
argümanımdır...
Abdullah Cevdet’in gayret ve çabalarının en kısa hülasası
“Batı sana can feda!” sözcükleriyle ortaya konabilir...
İttihatcılarlarla ilgli “keşke bu vatanı bu kadar sevmeselerdi
de, vatan da bu hallere düşmeseydi” sözlerini duydum ve kabul
ettim, siz hiç nefes tüketmeyin! Ben sadece Yörüklerin
arasında sık kullanılan bir sözü hatırlatayım,”Ayı, bazen
potuğunu (yavrusunu) seveyim derken öldürebilir!”
İttihatcılarıki biraz öyle birşeymiş gibi gelir hep bana. Ama
onların herşeye rağmen, Abdullah Cevdet’in “Türk’ü
Gürbüzleştirme Projesi’ne sıcak bakmadıklarını da bir başka
yazı da belirtmeye çalışmıştım...
Hani şu“Damızlık Erkek”meselesi....”Sus, ulan! Otur oturduğun
yerde! Bizim işimiz A.Hamit’le.. Hele O’nu bir halledelim,
sonra isteyen inek danasını bulur!” türünden fırça
çektiklerini düşündüğümü de belirtmiştim.
Geçenlerde bir tarihcimiz İttihatcılar için “Türk’ün
kontrolsuz enerjisi” tabirini kullandı.Tarihcinin bu sözleri
beni merhum Süleyman Nazif’in Malta yıllarına götürdü
oradanda, Dünya’nın ve Bölgemizin içine düşürrüldüğü ateş
çemberi üzerinde düşüncelere sevketti...Durum aynı...Oyun
aynı... Coğrafya da sadece değişik figüranlar oynatılıyor.
Peki çözüm?
Size “ipe un serme” kabilinden gelebilir ama, benim Süleyman
Nazif merhumdan mülhem bir çözüm önerim var; isterseniz önce
aslına vukufiyet sağlıyalım:
Birinci Dünya Savaşı yılları... İstanbul İngiliz işgali
altında...Büyük vatansever Süleyman Nazif, ünlü “Kara Gün”
adlı makalesini neşreder. İngilizler apar-topar merhumu Malta
Adası’na sürerler.Orada birçok vatanperverin yanında Enver
Paşa’nın yine paşa olan babası da vardır. Birgün dolaşırlarken
S.Nazif, Enver Paşa’nın babasına “Paşa, Paşa!”diye seslenir ve
sonra aralarında şu konuşma geçer:
“ Buyur, Süleyman!”
“ Yahu, Paşa! Sen burda bir İngiliz hatunla evlensene!”
Enver Paşa’nın babası oldukça şaşkınlık ve hayret içinde
sorar:
“Buda nereden çıktı, Süleyman?”
Süleyman Nazif, sözlerini şöyle tamamlar:
“Hani” der, “vaktiyle bir Türk hanımla evlendiniz, ‘Enver’
diye bir oğlunuz oldu ve koskoca Osmanlı İmparatorluğunu
batırdı . Belki derim, evleneceğin İngiliz hanımdanda bir
oğlunuz olurda , O’da İngiliz imparatorluğunu batırır ve hem
biz, hem Dünya bir beladan kurtulmuş olur!”
Hani diyorum, İttihatcıların soyundan iki gürbüz delikanlı
bulup, gizlice birini Amerika’ya, birini de İsrail’e
göndersek, onlarda oralarda evlenip, o ülkelerin başına
geçip, sonrada defterlerini bir güzel dürerlermi dersin? Niçin
olmasın? Dünya’nın huzur ve selameti için değmezmi? Hemde
Abdullah Cevdet’e tarihi cevabı vermiş oluruz: “Bak!,
Damızlık Erkek nasıl olurmuş!” diye...
Yalnız tüm bu söylediklerimden “Polat Alemdar”ın haberi
olmamalı.. Arkadaşlarını alıp, yola koyulursa, yakalanması
halinde proje akamete uğrayabilir...
SAYFA
BASI
Yazarın
diğer
yazıları:
Asrın
Belasına
Çözüm...
Eşeklerin
Gizemli Dünyası
İletişim
Kavşağının İşaret Levhaları:İlgi
Kalıpları
Ertuğrul
Gazi Ve Dursun Fakıh Ve...
Kendimizle
İletişim
Övgülerle
sövgüler arasında
Değişimin
Zihinsel Aşamaları
İletişim
kanalları ve farklı davranışlar
NLP
ve Biz
Kabaklı
köyün ahalisi ve NLP
"Değişim
mi, Gelişim mi?"
SAYFA
BASI
|