AŞAMALI PUTPERESTLİK
İnsanlığın ulaştığı bugünkü bilgi ve bilinç düzeyiyle
baktığımızda geçmiş zaman müşriklerinin tutumlarını
fazlasıyla saçma ve hatta biraz da komik bulabiliriz. Öyle
ya: “Hiç insan taşa kayaya tapar mı!” Ama tek başına bu
yaklaşıma bakarak bunu söyleyenin saf Tevhid bilincine sahip
olduğu hükmüne varamayız.
Peki neden?
Şundan dolayı: Leke bulaştırmadan Tevhid çizgisinde bulunma
mecburiyeti belli zaman dilimi için insanoğlunun önüne
konmuş bir görev olmayıp, tüm zamanları kuşatan bir imtihan
sırrıdır! Bundan dolayı da şirk çeşitili alanlara nüfus
ederek tarihin her döneminde kalleş bir düşman olarak
karşımıza çıkar!
Yani, merhum Arif Nihat Asya’nın; “Ebu Leheb ölmedi, ya
Muhammed/ Ebu Cehil kıt’alar dolaşıyor!” dizeleri adeta
farklı bir alanda, farklı şekillere bürünerek peşimizi
bırakmaz.
“Buna da itiraz yok…Zaten, üç aşağı beş yukarı hepimizin
bildiği şeyleri söylemek bir bakıma ‘malumu ilan’ sayılır,
ama hatırlatmak yine de iyidir” tarzı bir yaklaşım ortaya
koyabilrsiniz ve böylece de mevzunun anlaşıldığı hükmüne
varabilrsiniz…
Ama öyle değil…
Müşahhas (somut) verilerden kaçınıp konuyu mücerret (soyut)
alanlarda ele aldığımız müddetce hiç bir itiraza maruz
kalmadan geçinip gideriz. Ama tersi söz konusu olduğunda,
yani açık ve belirgin bazı noktalardan hareket edildiğinde
kafamız karışır ve buna sebep olan muhataba lanet bile
okumaya başlarız.
Mahiyetleri zamana ve toplumlara göre değişen putları,
merhum Ali Şeriati “İnsanın Dört Zindanı” adlı kitabında;
Toplum putu, Tarih putu, Bilim putu ve Nefis putu olarak
ortaya koyar. Görüldüğü gibi çağımızın putlar listesinde
totemlerin, heykellerin adı sanı yok! Belki de gelecek
asırlarda günümüzün putları tedavülden kalkacak ve devreye
başka putlar sokulacak. Ancak o zaman da bu mahiyet
değişikliklerini anlayamıyanlar geçmişin demode putlarına
söverek her türlü şirk tasalluundan azade kaldıkları
yanılgısı içinde debelenip duracaklardır. Tıpkı şimdilerde
heykel putunun pencesinde sıkışıp kalmış bastonlu
küfürbazlar gibi...
Kendisi hakkında en ufak bir uyarıya tahammül gösteremeyen
bir egosantriğin anlayışı ile, “ben ecdadıma laf ettirmem”
cümlesinin manyetik alanında dönüp duran bir sağcının
anlayışı aynı derece de sorunlu bir anlayıştır!
Ve yine, toplum söz konusu olduğunda, kendi toplumunun
ürettiği mücevher değerlerle moloz değerleri ayırt
etmeksizin savunma refleksine bürünen bir muhafazakar
milliyetcilik anlayışı ile “Ben, bilim tarafından ispatı
yapılmamış şeylere itibar etmem” diyen ve böylece de
insanın ruhsal alanına tel örgü çekmeye çalışan
“pozitivist”anlayışlar da o derece netameli ve arızalı
anlayışlardır!
Dışarıdan hemen farkedilmesede,bu dört hastalıklı anlayışın
ortak buluşma alanı Hak’la ters düşmek şeklinde tebarruz
eder; kısacası bu anlayışlar, kendi derin yapılarında Tevhid
İnancı ile kavgalıdırlar...
Tarihi sevmenin, ecdadı sevmenin, bilim yolunda olmanın,
toplumu sevmenin ve kendine değer vermenin bu hastalıklı
anlayışlarla hiç, ama hiç bir alakası yoktur! Aksine,
Tarih’te, Toplum’da,Bilim’de İnsan’da, bu arızalardan
kurtulduğunda huzur ve saadete kavuşacaktır!
Eğer bu gezegende insan nesli varlığını hala sürdürecekse bu
da ancak, Hak’ka teslim olarak ve adaleti ayakta tutarak
mümkün olacaktır!
Yapmamız gereken tek şey vicdanımızı kirletmemektir!
Zira önümüzdeki zaman diliminde kötülüğün çöküşü ile
iyiliğin filizlenişine aynı anda şahit olabiliriz!..
Kötülüğün enkazı altında kalmadan yeni dünyaların inşasında
kutlu görevler yapabilmek, şirke bulaşmayanlara ve
vicdanlarını temiz tutabilenlere nasip olacakltır!...
Bu ezetorik bir safsata değil, gerçeğin ta kendisidir...
Hidayet Kayaalp
28 Aralık 2011
SAYFA
BASI
Yazarın
diğer
yazıları:
AŞAMALI
PUTPERESTLİK
EŞEK
PAZARINDA BORSA KRİZİ
AN(N)A
AŞKI
ZİHİN
KAŞINTISI
TANRILAR
KUDUZ MU OLUYOR ?
ÇAKMA
LİDERLİK
‘SÖZLERİNİZE
DİKKAT EDİN’
EVET...
EVET... EVET ARKADAŞLAR..!
“ÜSTÜNÜZÜ
GİYİNİN ÜŞÜRSÜNÜZ”
ATIB
KURULTAYI
LAMI
CİMİ YOK
OYNAMADAN
GÜLEBİLMEK
HÜSEYİNSİZLEŞEN
TOPLUM RAYDAN ÇIKAR
YİĞİTLER
YÜKSEKTE ÖLÜR...
YEN
İÇİNDEN KOKU GELİYOR
BEN
ASYA’LI BİR KÖYLÜYÜM
ADEM’İN
ŞERLİ ÇOCUKLARI
Aşk
yolunda bir soylu rehber: Yunus Emre
SÖZE
AYAR VERMEK
KÜRESEL
BÜYÜCÜLÜK
HÜSEYİN
ÜZMEZ’E AÇIK MEKTUP
İNİLTİ
BÖLÜNMÜŞ
SEVDA
Sehpaya
uygun boyacı mı aranıyor
Mumla
eriyen umutlar
Düşünmek
farzmıdır?
Demokrasinin
çişimi geliyor
Söğüt’ün
sevenleri
Kış
Raporu
Kasıntı
Kütürü
Asrın
Belasına
Çözüm...
Eşeklerin
Gizemli Dünyası
İletişim
Kavşağının İşaret Levhaları:İlgi
Kalıpları
Ertuğrul
Gazi Ve Dursun Fakıh Ve...
Kendimizle
İletişim
Övgülerle
sövgüler arasında
Değişimin
Zihinsel Aşamaları
İletişim
kanalları ve farklı davranışlar
NLP
ve Biz
Kabaklı
köyün ahalisi ve NLP
"Değişim
mi, Gelişim mi?"
SAYFA
BASI
|