VIZYON
Yard. Doç. Dr.
Haldun Çancı
|
|
haldun.canci@emu.edu.tr |
İRAN, TÜRKİYE’NİN DÜŞMANI MI?
ABD, tıpkı üç yıl önce, Irak işgali sırasında yaptığı gibi,
asılsız iddialar ve uyduruk istihbarat raporları ile, bu
kez, İran’a karşı gerçekleştirmeyi planladığı saldırının
altyapısını oluşturmaya çalışmaktadır.
ABD, Irak operasyonu sırasında, Irak’ın “terörizmi”
desteklediği ve kitle imha silahları bulundurduğu gerekçesi
ile, saldırısını ve arkasından işgalini meşrulaştırmaya
çalışmıştı.
Bugün kendisi bile, bu iddiaların asılsız olduğunu kabul
ediyor.
Ancak, bu itiraflar, ABD’nin, dünya hegemonyası kurma hevesi
ile çıktığı yolda, hedef aldığı yeni ülkeler hakkında, yine
gerçek dışı iddialar üretmesine de engel oluşturmuyor.
Aynı ABD, şimdi de, İran’ın nükleer silah yapmak üzere
olduğunu söyleyerek, bu ülkeye yapmayı kafasına koyduğu
müdahaleyi haklılaştırmaya çalışıyor. Nükleer silahlarla,
yine nükleer olan, İran hedeflerini vurmayı ve sonunda da,
İran’da bir rejim değişikliğini amaçlıyor.
İran, nükleer silah üretme amacının olmadığını defalarca
beyan etmiş olmasına ve tarafsız gözlemcilerin, İran’ın,
istese bile, böyle bir silahı yapmasının en az on yıl
alacağını söylemelerine rağmen.
Her bağımsız ülke gibi, İran’ın, nükleer enerji elde etme ve
isterse de nükleer silah yapma hak ve yetkisine sahip
olduğunu bilmesine rağmen.
Ülkemizdeki ABD propaganda makinesi, İran’ın böyle bir silah
üretmesinin, Türkiye için de bir tehlike oluşturacağı
iddiasını ortaya atıyor.
Eğer, İran, bir gün nükleer silah üretecek ve bu silahı da
Türkiye’ye karşı bir tehdit unsuru olarak kullanmaya
kalkacaksa, yapılması gereken şey basittir. Siz de oturur
kendi nükleer teknolojinizi ve silahınızı geliştirirsiniz.
Bu tehlike de ortadan kalkar.
Türkiye, İran Meselesinde Hangi Konumdadır?
Türkiye, her açıdan, İran konusunun merkezinde yer
almaktadır. Çünkü, ABD, konumu itibariyle Türkiye’den, İran
operasyonunda yararlanmak istemektedir.
Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde, askeri amaçlı yeni
tesisler kurma yönündeki girişimleri bu tutumun bir
sonucudur.
Öbür taraftan, İran’daki kimi etnik grupları (Azerileri ve
Kürtleri), tıpkı Irak’taki etnik gruplar gibi, kendi
ülkelerine karşı kullanmak ve birer piyon haline getirmek
istemektedir. Bu etnik grupların da, Türkiye ile
bağlantıları vardır.
Bir başka noktada ise, yine Türkiye, çeşitli vaatler
çerçevesinde, ABD’nin elini rahatlatmak üzere Irak’a
sokularak, bataklığın içine çekilmeye çalışılmaktadır.
Yakında, bir etnik çatışmalar cehennemine dönme olasılığı
çok yüksek olan Irak, Türkiye için büyük bir tehlike arz
etmektedir. Türkiye’nin, Irak’tan çıkması, girişi kadar
kolay olmayabilir.
Ayrıca, Irak’a, ABD tarafından sokulacak olan Türkiye,
elbette ki, kendisi için tehdit oluşturan PKK ve
Barzani-Talabani oluşumlarını temizlemek üzere oraya
sokulmayacaktır. Bilakis, ABD himayesinde yapılandırılan,
Kuzey Irak’taki oluşumu desteklemek ve Irak’ta, yine ABD
eliyle kurulan kukla yönetimi meşrulaştırmak için orada
bulunacaktır.
Türkiye’nin Irak’a sokulma çabasının, İran konusu ile
doğrudan ilişkisi vardır. ABD, İran’a saldırdığında,
İran’ın, ABD’ye karşı kullanabileceği kozlardan birisi,
Irak’ta çıkmaz içerisinde bulunan ABD’nin mevcut konumudur.
İran’a saldırması durumunda, ABD, Irak’taki işgal
birliklerinin, İran için açık hedef olacağını gayet iyi
bilmektedir. Bu nedenle, Irak’taki mevcut durumunu
düzeltmeden, İran’a saldırması, akılcı olmayacaktır. Bunu
bildiği için, ABD, Türkiye’yi, işin içine dahil ederek,
Irak’taki konumunu güçlendirdikten sonra, İran’a saldırmak
istemektedir.
İran, Türkiye’nin Düşmanı Mı?
Yaklaşık dört asırdır değil. Her şey mükemmel olmasa da,
İran ile önemli sorunlarımız yok.
Hatta, son dönemde ABD, PKK’yı İran’a karşı da kullandığı
için, çok önemli ortak bir sorunumuz ve çeşitli ortak
çıkarlarımız bile var.
Bu nedenle İran, hem, kendi açısından da bir güvenlik
sorununa dönüşen PKK’ya karşı operasyonlar düzenliyor, hem
de, jest olsun diye, yakaladığı militanları Türkiye’ye
teslim ediyor.
ABD propaganda makinesi ise, İran’ı Türkiye için, Türkiye’yi
de İran için, birer tehdit unsuru olarak göstermekle meşgul.
Oysa, İran, son dönemde Türkiye’ye, her konuda sıcak
mesajlar veriyor.
İran, tüm konularda, yüzde yüz örtüştüğümüz bir ülke
olmayabilir. Ancak, İranlılar, Türklerin bin yıllık
komşularıdırlar. Dört yüzyıldır, kendi sorunlarımız
nedeniyle çatışma yaşamadığımız İran ile, ABD istedi diye
neden kan davalık hale gelecekmişiz? Emperyalistlerin
çıkarları uğruna, neden İran’ı arkadan vuracakmışız?
İran’a gerçekleştirilecek muhtemel bir ABD saldırısı,
bölgemizde sonu öngörülemeyecek bir çatışma, kaos ve
istikrarsızlık durumunu ortaya çıkaracaktır. Bu durum, en
derin biçimde Türkiye’yi vuracaktır.
Dolayısıyla, Türkiye, soğuk kanlı ve basiretli bir kriz
yönetimi ile bu sorunu aşmayı başarmalıdır. Bırakın
emperyalist ABD’ye bu kirli savaşta yardım ve yataklık
etmeyi, onu bu eylemden alı koymanın her yolunu denemelidir.
Başta İran, Suriye ve diğer komşu ülkelerle, ticari, askeri
ve siyasi işbirliğini artırmalıdır.
Her hareketimizde temel kaygımız, kendi ulusal
çıkarlarımızın korunması olmalıdır. Bu, tıpkı ABD ve AB’nin,
kendi çıkarları konusundaki hassasiyetleri kadar meşru
olacaktır.
İnsanlık, bu konuda, haklı olan İran’ı değil, haksız olan
ABD’yi yalnızlığa mahkum etmeyi başarabilmelidir.
Gayrı meşru dünya jandarması ABD’nin, Afganistan ve
Irak’taki işgalleri, insanlık suçuna ve katliamlara
dönüşmüşken, onun, yeni bir cephe daha açmasını ve İran’a
saldırmasını nasıl destekleyebiliriz.
haldun.canci@emu.edu.tr
SAYFA
BAŞI
Yazarın
diğer
yazıları:
İran,
Türkiye'nin düşmanı mı?
Bölgesel
İşbirliği Seçeneği
AB
Kimin Projesi?
Jakoben
AB’ci: “Baskın, Basanındır”
DP’nin
Son Tavrı ve Düşündürdükleri
Türkiye’nin
AB Yolculuğu
‘Etnik-merkezciliğe’
Karşı ‘Kültürel Görecelilik’
AB
sürecini sürdürebilir miyiz?
Ulusal
mutabakat yönetimi
Medeniyetler
Çatışması: Küreselleşmenin Sonu
Küresel
vatandaşlar
Türkiye'nin
Batı
Sorunu
Bir
Filmin Düşündürdükleri
SAYFA
BASI
|