DÜŞÜNCE
TURU Fikret
Ekin
|
|
fikretekin@web.de
|
“PUZZLE”
ın BÜTÜNÜNÜ GÖRMEK
(3)
3. konumuz Türkiye’nin AB Karasevdası üzerineydi.
“Karasevda” diyorduk, çünkü biz taa
başından beri, hatta 2. Mahmut’dan bu yana
tek taraflı bir aşk yaşıyorduk.
Ve maalesef maşukumuz “insani hiç bir değerden
nasiplenmemiş, sadece menfaat üzerine kurulu bir dünyanın
insanıydı”.
Elbette onda gönlümüzü çalacak bazı hasletler
vardı. Ama hiç bir zaman o, uğruna herşeyimizi
hovardaca harcayabileceğimiz, bir büyük değerde
değildi aslında...
Ama “aşkın gözü kör olur” muş...
Kör olası gözlerimiz, bu aşk uğruna
harcadığımız değerleri, can yiğitleri,
caanım kıymetleri hala görebilmiş,
kavrayabilmiş, anlayabilmiş değil...
Batı, cilveli bir yosma gibi, yüzyıllardır
ne bizimki olmaya yanaşıyor, ne de bizden elini-eteğini
çekmeye...
Biz 2. Mahmut İnkilaplarını onun için,
onun istekleri istikametinde yaptık...
Biz I. Meşrutiyeti, II. Meşrutiyeti onun
cilveleriyle ilan ettik...
Biz Tanzimatı, Gülhane Hattu Humayun’unu onun
baskılarıyla okuttuk...
O bir defa, Paris antlaşmasıyla “Osmanlı
Batı Devletidir” diye gerdan kırdığında,
bizim neşemize diyecek yoktu ama, artık elimizde de
“Osmanlı” diye bir devlet kalmamıştı
ki Batı Devleti olsun...
Kısa bir süre içerisinde, bu öğündüğümüz
ve bizi kılıktan
kılığa sokan
“İnkilaplarla” adeta intihar etmiş
ve 21 ayrı devlete bölünmüştük ne hikmetse...
Tabii bu arada baba mirası, dede yadigarı
neyimiz varsa sırt dönmüş, bizi biz yapan tüm değerlerimizden
soyulmuştuk ki, hasba birde alay etmeye başladı
bizimle “hasta adam” diye...
Ne kelleler gitti fes-sarık kavgasında...
Ne karmaşalar yaşadık, eski çeri - yeni
çeri - Asakir-i Muhammediye ardebesinde...
Ne ilim adamları harcadık, çok hukukluluk,
tek hukukluluk mücadelesinde...
Sonuç? Kurtardık bütünün 21 de, bir parçasını,
büyük bir “Kurtuluş Savaşı”yla; adalet, nüsuvet,
cumhuriyet narasıyla...
Az gittik, uz gittik, dere tepe düz gittik...
Sarığın yerine geçen fes, şapkaya-fötere
karşı acımasız bir savaş verdi bu
sefer...
Ve Cumhuriyetle
tam Batılı olduk...
Bu sefer sadece kılıl-kıyafetle de
yetinmemiş, tümden kıblemizi çevirmiştik Batıya,
peş peşe, hazmettire hazmettire
gelen devrimlerle, inkilaplarla...
Gel-gör ki hasba
hala göz kırpıyor, lakin yaklaşmıyordu
da...
Bizde de birşeyler bir türlü yerine oturmuyor,
bol gelen elbiseler üzerimizde, “babasının
elbiselerini giymiş yetim çocuk” misali dökülüyordu...
Ama soğuk savaş başlamıştı...
Batı, kapısında görev yapacak birine
muhtaçtı...
Ve 50’li yıllarda yeniden alevlendi Batı aşkımız,
tüm karalığıyla, kapkara bir karasevda olarak...
AB kuruluyordu ve bizde kurucu ülkelerle birlikte bastık
imzayı...
O bahane, bu bahane (tüm bu gelişmeler “41
kere Maşaallah” adlı yazımızda özetlenmişti)
aradan geçti tam 42 yıl...
Bize gösterilen en erken tarih Verheugen Efendi’ye göre,
2010 yılı...
Geçmişte öğrendiğimiz tecrübeyle
diyoruz ki, demek ki 2010 yılına kadar ne yapılıp edilecek, “Türkiye bir AB ülkesidir”
diye imza atılacak ama, Türkiye diye bir devlet de
kalmayacak(mı acaba)...
Hani ortalarda, ulu orta gezen haritalara bakılırsa,
Türkiye şimdiden parçalanmışa benziyor...
Gerçi Osmanlı gibi, imzayı attıktan
sonra 21 parçaya bölemezler, korkuya mahal yok ama...
Fransa’da dolaşan haritalarda 9-13 parça,
Almanya’da dolaşan
haritalarda 5-6 parça, Alev Alatlı’nın romanı
“Schrödinger’in Kedisi” ne göre 7-8 parça düşünüldüğü
de aşikar...
Karasevda dedik ya...
Bin parçaya da bölseler bizi, biz sevdiğimizden,
sevdamızdan vazgeçecek değiliz...
Hem zaten sevda gönülle ilgilidir...
Ne diyor koca Veysel: “Sendeki güzellik on para
etmez, bu bendeki aşk olmasa”.
Öyleyse, gönülle ilgili bir konuda, akıl yürütmeye
kalkışmak, olsa olsa bizim gibi akılsızların
işi olur (!)
Bizim idarecilerimiz akıllı insanlardır,
mutlaka bunların hepsini ince ince hesaplamışlardır...
Lakin bizim aklımızın almadığı
(akılsız da olsak, düşünüyoruz işte)
iki konu var:
Birincisi, nasıl olup da daha düne kadar batıcı
olanların, bugün iş ciddiye binince binbir tezgahla,
bu sevdayı önlemeye çalıştıkları ve
bunun tam tersi,
daha düne kadar
batıcılık karşıtı olanların
da, hep bir ağızdan
batıya aşk şarkıları mırıldanmaya
başladıkları
konusu...
Bu noktada ilginç bir tenakuz
sizinde dikkatinizi çekmiyor mu?
Bu batıcılık gönülle ilgili bir
sevdaysa, böylesi bir değişim olmaması lazım
gelirdi...
Yok eğer akılla ilgili bir davaysa, o zaman
hiç mi hiç olmaması gelirdi, bu körebe oyununun...
Biraz garip değil mi, sizce de bu
Karasevda?
İkincisi de Batı’nın 50’li yıllardan
bu yana durmadan
sözünden döndüğü halde, her anlaşmadan sonra,
yeni istek ve taleplerle
karşımıza çıktığı
halde, bizden istediklerinin binde birini dahi yerine
getirmemiş ülkeleri (mesela Yunanistan, Batı Trakya
azınlığına zulme devam ediyor, mesela Kıbrıs
Rum kesimi hiç
bir şarta uygun değil, mesela Romanya, mesela
Bulgaristan, mesela Hırvatistan, vs. vs.) AB’ye kabul
ederken, Türkiye ile ilgili
alakalı-alakasız binbir sebeb ileri sürdüğü
halde, nasıl olup da
bizimkilerin hala gerçeği görememiş olmaları...
Velhasıl biz yirmi yıldır, bu
sevda karşılıksız bir sevda diyoruz...
Birileri bize siz AB karşıtımısınız
diyor...
Yahu birader, bu ülkede ne zaman bir olay,
yanında-karşısında ikileminden uzak,
adam gibi oturup, getirisi-götürüsü, avantajı-dezavantajı
ile birlikte enine-boyuna tartışılarak, karara
bağlanacak?
Biz nasıl ki, ABD Başkanı Busch’un “ya
bizimle birliktesiniz, ya da karşımızdasınız”
zırvasına, hayır biz ne sizinleyiz,
ne de haklı olduğunuz bir konuda karşınızda
oluruz. Çünkü biz “Hak nerede ise orada oluruz”
diyorsak; aynı şekilde de “ne AB’nin karşısındayız,
ne de yanındayız. Ne kör kütük karasevdalıyız,
ne de inadına var olan karşımızda ki güzellikleri
göremeyecek kadar körkütük
sarhoşuz...” diyoruz...
Lütfen kendinize geliniz artık!..
Bütüne son bir kez daha göz atınız,
“puzzle” parçalanmak üzere çünkü...
Veya “Puzzle”nin parçalarına fazla takılmadan,
bütünü görün artık...
Karşınızda ki hasba, bu işin
ticaretini yapan bir “sermaye”, bunu bilin yeter...
Ondan sonrası sizin midenize kalmış...
SAYFA
BASI
Yazarın
diğer
yazıları:
''Puzzle''
ın bütününü görmek (3)
''Puzzle''
ın bütününü görmek (2)
''Puzzle''
ın bütününü görmek (1)
Berlin`deki Yargıclar izinde
mi?
Ne
olur, ne olmaz
Cadı
Avı
Bizden
hatırlatması
İki
Olay ve Hasta kafa
İnsanlığa
Kurulan Tuzak
Bir
Bu Eksikti!
Bütün
“teferruatta” mı saklı?
Kaşınan
ve Kaşıyanlar
Dünden
Bugüne Değişen Bir Şey Yok
SAYFA
BASI
ekin@turkpartner.de
|