Türk
Partner Okuyucularına Selam
Bundan böyle her hafta Cuma günleri sizlerle sanal alanda
buluşacağız. Bizi şimdilik bu iletişim
ağında bir araya getiren Türkpartner tıklayıcısı
olmamızken, kim bilir belkide bugünden itibaren yazacağımız
yazılarla ortaya koyacağımız düşüncelerde
ufuklarımızın, frekanslarımızın
birleşmesi bizi yüzyüze getirecektir.
Modern dünyanın getirmiş olduğu teknolojik
gelişmeler ve bunların paralelinde devam eden değişim
sürecinde tarım toplumlarında üretilen dini
bilgilerin yetersizliği ve eksikliği ile yüzleşen
müslüman toplumlar, artık bu duruma kesin ve kalıcı
bir çözüm arayışı içersine girmiş görüntüsü
vermektedirler. Ne var ki, neyin, nasıl, nerede, kimle,
ne ile, hangi şartlar ve hangi çerçevede ele alınacağının
projesinden bile yoksun olan ve sadece boş söz üretip
meşgul olan ve meşgul eden müslümanların böyle
bir görüntüyü vermeleri ne kadar ciddi olduklarının
göstergesidir.
Özellikle din gibi hassas bir konuda ileri-geri söz
etmelerin ve spekülatif açıklamaların yapıldığı
günümüzde bir yandan mutlak ve mukaddes derğerler
harcanırken, diğer yandan hem bu tür spekülatif açıklamalara
kulak verip itibar edenler oyalanmakta hem de problemlerin
farkında olup çözüm yerine çözümsüzlük üretenlerin
acizliğini görenler din gerçeğinden daha da uzaklaşmaktadırlar.
Dünya ve ahiret hayatını daha iyi yaşamak için
gönderilen bir dinin dünyada var olan problemlere çözüm
getirecek düşüncelere referans teşkil etmesi
gerekirken, gerek düşünsel gerekse toplumsal alanda
problem haline getirilmesi müslümanların bir ayıbı
olmaktan öte yüz karasıdır. Alınlarında
bir lekedir. Problemli bir din anlayışı,
zihinlerde takılı bir çengel, sosyal hayatın
her türlü aktivitelerine vurulmuş bir prangadır.
Evrensel düzeyde olduğunu iddia ettiğimiz bir dini
yerel, bölgesel, grupçu ve tutucu bir çerçeveyle sınırlandırmamız
hem bir çelişki hem de Allah’ın bütün çağlara
hitap eden mesajını daraltmaktan başka bir
şey değildir. Buna hiç kimsenin hakkı yoktur.
Kendilerini düşünce alanında mağaraya
hapsedenler Vahy’in nuruyla ve insanlığın
ortaya koyduğu teknolojik imkanlarla karşılaştıklarında
gözleri kamaştığından yapmış
oldukları dini yorumlar ya da tarım toplumlarında
üretilen dini bilgilerin nakledilmesiyle, dinin geniş
ufuklarını daraltmakta, müslümanları âdeta
cendereye sokup dar ve çıkmaz sokakların avareleri
durumuna getirmektedirler.
Bu genel problemerden kurtulamayan yurt dışındaki
vatandaşlarımız problemli din anlayışlarının
eksik bilgileriyle donanırken, bulundukları ülkelerde
ve farklı toplumlar içersinde “yabancı” olmanın
psikolojisi yanında farklı etkileşimlerle
ferdi, ailevi grupsal problemlerle boğuşmakta, ne
yazık ki mevcut din anlayışı onların
problemlerinin üstesinden gelememektedir. Başka bir
ifadeyle bugünün müslümanının sahip olduğu
dini düşünce ve onun oluşturduğu zihniyet, dünya
anlayışı, çözüm üretememekte bu düşüncenin
taşıyıcısı olarak modern hayatla yüzleşen
müslümanlar çelişkiler içinde kalmaktadırlar.
Çare geçmişin ve şimdinin yeniden tanınması
ve tanımlanmasıyla oluşturulacak bir
paradigmayla, yeni bir düşünce yapısının
kurulmasıyla, geçmişi örselemeksizin ve hırpalamaksızın
yeniden sorgulayıp, geleceği kurmanın araç ve
projelerine sahip olmadadır.
SAYFA
BASI
Yazarın
diğer
yazıları:
Selam
SAYFA
BASI
|