·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA SMS  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
·  CHAT  
·  NETMEETING  
   
   


  Din ve Toplum

      Yrd. Doç. Dr. Fazli Arabacı

 

arabaci@turkpartner.de

 

İSLAMDA ÇALIŞMA HAYATININ ZİHNİYET BOYUTU

           Diğer bazı dinlerde olduğu gibi inananlarına belli bir hayat anlayışını, dünya görüşünü ve olaylar karşısında belirli bir tutumu telkin ve tavsiye eden İslam dini,  inananların onu anlamaları ve yorumlamaları çerçevesinde belirli bir zihniyeti  de beraberinde getirmiştir. Söz konusu bu zihniyet yorumlara göre bazen aktif, canlı ve hareketli, bazen pasif, âtıl ve durgun bir hayat anlayışını oluşturmuştur.  Müslüman toplumun büyük bir bölümü tarafından paylaşılan dinî inanç ve değerlerin oluşturduğu ikinci tür olumsuz bir zihniyet anlayışı,  onların çalışma ve iş alanlarına da  tesir etmiştir. 

             Çalışma hayatında  etkili olan bu zihniyetin temel sebepleri ne olabilir? İşte bizim burada ele alacağımız husus,  yanlış bir din anlayışının oluşturduğu   bu sebepleri ortaya koyarak,  doğru ve uygun bir yaklaşımın nasıl olabileceğini vurgulamaktır.

            İslamın ilk dönemlerinden itibaren müslümanların genel durumları dikkate alınırsa, zihniyet bakımından ilk müslümanlarda dinamik bir hayat görüşünün ve bunun sonucu olarak ta canlı bir çalışma temposunun ve iktisadî hayatın belirtilerini görürüz. Daha sonraları çeşitli  sebeplerle zamanla yerleşen âtıl, tembel, donuk ve durgun bir zihniyet, müslüman toplumların özellikleri arasına girmiştir.  Yanlış Tasavvuf anlayışının ortaya koyduğu telakkilerle kökleşen bu anlayış, dünyanın müslümanlar için bir hapishane, inanmayanlar için cennet olduğunu kabül ederek, dünyadan kaçan ve dünya karşısında pasif bir tutumu  takınan bir zihniyeti  ayakta tutmaktadır.

            Böylece İslamda çalışma hayatı bir yandan bu dünyada  kişinin yaşayabilmesi için mal, mülk edinme ihtiyacından dolayı dünya malıyla  ilgilenmesi, diğer yandan, dünya malının müslümanı Allah yolundan alıkoyma tehlikesine karşı oluşturulan züht ve riyazet anlayışı çerçevesinde  oluşturulmuştur. Bu iki kutup arasında yapılan tercihler  ya da birinin diğerini aşması, çalışma zihniyetinin çizgisini belirlemektedir. 

            Gerçekte, İslam her şeyden önce  dünya ve ahiret dengesini sağlayan bir dindir. Böyle olmasına rağmen, belirli dönemlerden sonra yanlış yorumlanan zühd ve riyazet anlayışının etkisiyle dünyaya karşı takınılan olumsuz tavrın, bu dengenin bozulmasına sebep olduğu görülmektedir. Oysa "Allahın sana verdiği nimetlerle Ahiret yurdunu da kazanmaya çalış, bu dünyadaki nasibini de unutma" diyen ve "Yarabbi bize dünya'da ve Ahirette iyilik ver" diye dua etmemizi isteyen Allah dünyadan el ayak çekmemizi ya da dünya nimetlerine sırtımızı dönmeyi istememektedir. Kur'anda Ali İmran süresinin 14. ayetinde geçen "kadınlar, oğullar, yükler dolusu  altın ve gümüşler" bunların hepsi, sırf dünya malı olduğundan dolayı kötülenmemiştir. Kötülük bu sayılanların içinde, kendinde değil, bunlara sahip olanların niyetinde, onları kullanmasında ve onlara yüklediği çeşitli anlam ve görevlerdedir. Bir hadisi şerifte belirtildiği üzere "Her ne şey ki seni Rabbinden çekip kendisi ile meşgul ederse dünya işte odur!". O halde uzak durulacak, sakınılacak süflî bir şey varsa o içimizde taşıdığımız kötü duygulardır. Yoksa Araf süresinin 31. ayetinde belirtildiği gibi "Allahın kulları için çıkardığı zinetleri ve güzel rızıkları kimsenin haram kılmaya" hakkı yoktur. Çünkü Allah "Bakara süresinin 29. ayetinde "yeryüzünde ne varsa insanlar için yarattı"ğını bildirerek, Neml süresinin 86. ayetinde "geceyi dinlenmeniz için karanlık ve gündüzü çalışmanız için aydınlık yarattığını görmediniz mi?" diye uyarmakta, çalışma ortamını bizzat kendisinin yarattığını beyan etmektedir. Bu ve buna benzer ayet ve hadislerin  her biri çalışmayı teşvik etmektedir.

           
Dünya ve içindekilerinin  kötü ve Allahtan uzaklaştırıcı olması, Hadîd süresinde belirtildiği gibi "bir oyun, eğlence, bir süs ve övünme, mal ve evlatların çokluğu ile yarış etme ve gururlanmadan dolayıdır. Yoksa gurur ve hırsa kapılmadan, taşkınlıkları önleyecek şekilde sınır koyduktan sonra hangi tür dünya malı olursa olsun helal yollardan bunlarla meşgul olmanın İslam açısından hiç bir mahzuru  olmadığı gibi bu bir görevdir.  

           
Maalesef İslam dünyasında belirli dönem ve yerlerde tasavvufî gelenek içinde yer alan zühd ve riyazet anlayışı ve Ahiretin ebediliğini vurgulayan ayetlere bakarak dünyanın önemsiz olduğu şeklinde yorumlanması, dünyaya karşı ilgisizliği, pasiflik ve tembelliği körüklemiş, tabiatıyla bu anlayış olumsuz bir zihniyeti doğurmuştur.

            Söz konusu zihniyetin özelliği hayata karşı ilgisiz, çevreye karşı bilgisiz,  zamana karşı isteksiz  kalmaktır. Çalışma hayatı bağlamında bu cümlemizi açacak olursak ihtiyacı kadar üretim, bugüne yetecek kadar rızık temini, bu düşüncelerin sonucu olarak uzlet hayatına çekilme ve insan ömrünün ahirete nazaran çok kısa olduğunu dikkate alarak zamanı iyi kullanamamaktır. Oysa Allah "Namaz bitince yer yüzüne dağılınız ve işlerinizle meşgul olunuz", diye emretmekte, Allah Rasülü "kişinin çalışmasını, üretimde bulunmasını ve ailesini geçindirmesini Allah yolunda cihad ve gündüzleri oruç, geceleri namazla geçirme ile bir tutmaktadır." Peygamberimiz "Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini biliniz derken "zamanı iyi kullanmaya" önemle vurgu yapmıştır. 
Devam edecek
SAYFA BASI



Yazarın diğer yazıları:

İslamda çalışma hayatı

Din Anlayışımıza Dair

Selam

   
SAYFA BASI

| Ana Sayfa | Haberler| Gazeteler | Ekonomi | Firmalar | Spor | Yazarlar 

Copyright © Mima Datentechnik / Jülicherstr.20 / 52070 Aachen / Deutschland
Tel:
+49 (241) 900 57 50 (pbx)  Fax: +49 (241) 99 777 57  
e-posta:
info@Turkpartner.de
Bu site Mima Datentechnik Internet Servisi tarafýndan hazýrlanmaktadýr

Editör'den

Hedef

Fazlı Arabacı
İslamda çalışma hayatı
Muhsin Ceylan
Tiyatroyu seven muhafazakarlar
Üzeyir Lokman Çaycı
Yargılanmışım
Sizden Biri
Bu çocuklar nereye gidiyor
Mahmut Aşkar
Hergün on muharrem her yer kerbela
Ismail Tüysüz
Milli kültürümüz de nevruz
Fikret Ekin
Kaşınan ve Kaşıyanlar
İsmail Altıntaş
Kurban; Aşkın Varlığa Yaklaşmak
Latif Çelik
İyi geceler Türkiyem. Rahat uyu…
Şefik Kantar
Önemli bir başarı !
Ali Kılıçarslan
40 yıl önce 40 yıl sonra
Ramazan Alp
Şiirin yalnızlığı
Abdullah Güler
Ahmet'in Hikayesi