·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA SMS  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
·  CHAT  
·  NETMEETING  
   
   


  BİRLİK                   Alperen Çelik

                               alperen_celik@hotmail.com

 


Terör – nedir, ne değildir?

Terör, sosyolojik açıdan sosyal şiddet kavramının bir unsurunu teşkil eder. Kökeni Latince “terror“´den ( korku salma, yıldırma anlamına ) gelen terörizm, sistem dışı örgüt veya şahısların, varolan bir düzeni yıkmak veya bazı siyasi, ekonomik veya askeri kazanımlar elde etmek için şiddet kullanmasıdır. O zaman, şiddet olgusunun içinde, intihar, adam öldürme, suikast, rehine alıkoyma, ihtilal girişimleri ve çeşitli eylem biçimlerini zikredebiliriz.


Küresel bağlamda dünya için her açıdan bir milat olan 11 Eylül 2001´den buyana insanlık ilk defa, terörün devletler tekelinden çıkmış, özelleştirilmiş şekliyle karşı karşıya. Nitekim daha 20. yy.´ın sonuna dek, her saldırı veya suikastın sonrasında “arkasında Irak, İran, Suriye yada Libya mı var?“ sorusu gelirken, kamuoyu ilk defa şiddetin Bin Ladin adında bir şahıs ile personifize edilişine şahit oldu. Suudi vatandaşı Ladin, verdiği fetvalarla aynı zamanda bir hobi ilahiyatçı, bir borsa spekulatörü, milyoner mirasçı, bir asil prens, petrol milyarderi
bir terörist imajıyla, şüphesiz bir ilk teşkil etmekte.

Yazımızın asıl konusu, alışılagelmiş klasik manada kabul gören ve medyatik toplumlarda akıllarda yer tutan esmer, sakallı, yüz
leri maskeli elemanlarıyla Hamas, El-Kaide veya Hizbullah terörü değildir. Örneğini verdiğimiz bu örgütlerin başvurduğu şiddet ve katliamları relative etmeden, dikkatlerinizi, ETA, IRA veya PKK teröründen farksızlığına rağmen yeterince nazara alınmayan başka bir terör şekline çekmek istiyoruz.

İmparatorluklar ve krallıklar tarihini de içine alırsak yeni olmayan devlet terörü, geçtiğimiz yüzyılda ilk defa Almanya´da faşizm olarak doktrinleştirildi. Akabinde Hitler rejiminin yıkıldığı 2. Büyük Paylaşım
savaşından galip çıkan yeni bir süper güç Amerika Birleşik Devletleri oldu ve sahip bulunduğu konumunu muhafaza edebilmek ve pekiştirmek için devlet terörünü adeta ilkeleştirme yoluna gitti. Dünyanın en fakir ülkelerinden biri olan Afganistan´a düzenlenen saldırının intikam mantığıyla yapıldığını daha önceki yazımızda ele almıştık. Aynı şekilde Irak´a düzenlenen tecavüzi harp ta her türlü  hukuk geleneği ayaklar altına alınarak yapılmış bir saldırıdan başka bir şey değildir. 

Motifleri her ne olursa olsun, hiç bir şey bir terör eylemini mazur kılamaz - bu terörist saldırı ister radikal dinci bir örgüt tarafından düzenlenmiş olsun, isterse bir süper güç devletin misilleme
saldırısı olarak... Her bir (akıllı!) füzenin maliyetinin bir milyon dolar olmasından yakınan Bush, Afganistan´a hava saldırısının başladığı gün şöyle diyordu: “Biz barışçı bir milletiz.“ Ve büyükelçisi -pardon, İngiltere Başbakanı-  Blair de sanki onu tekrarlıyordu: “Biz gerçekten barışı seven bir halkız.« Şimdi öğrendik: kedi fare demekmiş. Siyah beyaz demekmiş. Barış savaş demekmiş. Bir kaç gün sonra da FBI Genel merkez binası önündeki konuşmasında dünyaya şöyle sesleniyordu Bush : “Bu bizim seslenişimiz. Amerika Birleşik Devletlerinin seslenişi. Dünyanın en hür ülkesinin seslenişi. Kötüye, ayrımcılığa ve şiddete karşı değerler üzerine kurulmuş, barıştan yana bir milletin dünyaya seslenişidir! Bizim her dönem barıştan yana olduğumuzu dünyaya sesleniyoruz. Bu yolda geri çekilmek yok!«

Şimdi size Amerika´nın İkinci Dünya Savaşı´ndan buyana savaştığı veya bombaladığı ülkeler listesini sunuyoruz. Çin (1945-1946, 1950-1953), Kore (1950-1953), Guatemala (1954, 1967-1969), Endonezya (1958), Küba (1959-1960), Kongo (1964), Peru (1965), Laos (1964-1973), Vietnam (1961-1973), Kamboçya (1969-1970), Grenada (1983), Libya (1986), El Salvador (80´li yıllar boyunca), Nikaragua (80´li yıllar boyunca), Panama (1989, Irak (1991-1999), Sudan (1998), Yugoslavya (1999), Afganistan (2001-2002).
Ve tekrar Irak. Bu yolda geri çekilmek yok!

Her yerde dem vurulan “anti-terör-ittifakı“ ABD´nin başını çektiği, dünyanın en zengin ve en güçlü devletlerinin bir komplosundan başka bir şey değildir. ABD´nin kendisi her türlü nükleer, biyolojik ve kimyasal silahlara sahip olup, bunları diğer ülkelere pazarlamakta. Modern tarihin en kanlı savaşlarının, çatışmaların, soykırımların, etnik temizliklerin, şiddetin ve akla gelen her türlü insan hakları ihlalinin baş sorumlusu yine ABD´dir. Her dönemde ABD sayısız diktatör ve baskıcı rejimi kurdurup, koruyup, kullanıp, kollamıştır. Bu “Büyük Oyun“´da cezalandırılan despot, cunta ve diktatörlerin hiç biri, ama hiç biri, sözde göstermelik insani değerler veya insan hak ve hürriyeti vs. için bertaraf edilmemiştir. Zira cezalandırılan baskı ve zulüm değil, güce itaatsizliktir! Bakınız Taliban, bakınız Saddam Hüseyin... 

Kendisini bu kadar samimi ve inanmış bir şekilde (!) dünyada dinci terör başta olmak üzere, kötüye karşı mücadeleye adamış Bush´un özel hayatında ne türlü karanlık tarikat işleri ile içiçe olduğunu hepimiz biliyoruz.

En azından inandırıcılığı açısından, gerçekten dinci terör ile mücadele etmek istiyorsa ABD, bu işe Kabil´den değil, Riyad´dan ve İslamabad´dan başlamalı. Ladin´in halen Suudi diplomat pasaportu taşıyor olması bir yana, dünyanın en kanlı ve köktendinci rejimine sahip olan bir ülke var ise, o da Vahhabi Suudi Arabistan Krallığıdır - ve bu gerçeği ABD´li stratejistlerin bilmediğini sanmak acizliğin de ötesine kaçacaktır! Her ne kadar bugün ABD Ortadoğu´nun “yeniden şekillendirilmesinden“ dem vursa da, Suudi Araplar dünya petrol rezervlerinin üçte birine sahip oldukları sürece, isteseler de, ABD´nin himayesinden (!) bir onbeş  sene daha çıkamazlar. Alınan her siyasi karar petrol lobisi ekseninde olan Amerikanın tarihinde, bu çevrelerin menfaatine ters düşen bir ABD Başkanına rastlanmamıştır - hele soyadı Bush, memleketi Teksas ise... 


SAYFA BASI




Yazarın diğer yazıları:

Terör – nedir, ne değildir?
Saddam - ne idi, ne oldu, ne olacak?
İyi ve Kötü üzerine

   
SAYFA BASI

| Ana Sayfa | Haberler| Gazeteler | Ekonomi | Firmalar | Spor | Yazarlar 

Copyright © Mima Datentechnik / Jülicherstr.20 / 52070 Aachen / Deutschland
Tel:
+49 (241) 900 57 50 (pbx)  Fax: +49 (241) 99 777 57  
e-posta:
info@Turkpartner.de
Bu site Mima Datentechnik Internet Servisi tarafýndan hazýrlanmaktadýr

Alperen Çelik
Terör – nedir, ne değildir?
Şefik Kantar
Gündemi Avrupa’ya taşımak
Mahmut Aşkar
Almanya siyasi hayatındaki yerimiz
Dr. Nebil Bozdoğan
Kozmetik cilt tedavisi amaçlı lazer uygulamaları
  Şensel Aşkın
Yüzleşme
Hidayet Kayaalp
´´Değişim mi, Gelişim mi?´´
Üzeyir Lokman Çaycı
Hazır mısınız çocuklar?
Ali Kılıçarslan
Anti-İslam kampanyası
İsmail Altıntaş
Yılbaşı ve Noel Üzerine Düşünceler…
Latif Çelik
Yıl 1907… Almanya´da 12 bin Türk işçisi…
Fikret Ekin
Ne olur, ne olmaz
Sizden Biri
Nadan elinden
Ismail Tüysüz
Yılbaşı ve noel kutlamaları hakkında neler biliyoruz
Ozan Yusuf Polatoğlu
Nice Saddam nice Bush geçti bu dünyadan
Sebahattin Çelebi
Memleket Gülüm
Ayten Kılıçarslan
Azınlık Türk kadın hareketi var mı?
Muhsin Ceylan
Bekleyip, göreceğiz!