·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA SMS  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
·  CHAT  
·  NETMEETING  
   
   


  BİRLİK

                 Alperen Çelik

 


İyi ve Kötü üzerine

Kötü olmasa, iyinin ne anlamı kalırdı?

İyi ve kötü… Yani kötüye karşı iyi. İnsanlık tarihi kadar eski olan iki zıt. Bilakis o kadar ters, bir o kadar da birbirine bağımlı. Gün ve gece, savaş ve barış, fail ve kurban gibi işte. Habil olmadan, Kabil´den nasıl ibret alınırdı? Biri olmadan diğerinin tarifini ve sınırlarını belirlemek oldukça zordur.

Her devletin hükmettiği topluma karşı izlediği genel politikalardan birisi de, insanlara yaşadıkları ülkeyi en iyi tarafından gösterme ve tüm olumsuzlukların başka yerlerde olduğu tablosunu çizme çabasıdır. Türk gazetelerinde “üçüncü sayfa haberleri“ dediğimiz ölüm, dram, sansasyon ve şiddet haberlerini, ki bu tür vakaların aynısı ve fazlası bulunduğumuz toplumda da alelane olmakta, Almanya´da Bild Gazetesi haricinde hiç bir medya kanalında göremezsiniz. Aşağılayıcı ifadeyle “bulvar gazetesi“ denmesine rağmen en yüksek tiraja sahip olan bu gazete, belki de Alman devletinin gayri resmi politikasına ters çizgide gittiği için karalanmakta. Yoksa, sübyancı, cinayet ve yabancı düşmanlığı vakalarının yanında ´sosyal adalet´ ve ´gelişmiş toplumdan´ bahsedemezsiniz. Aynı şekilde, ´açım!’diye bağıran bir emekli öğretmenin haberini, Bakan´ın ´enflasyon yüzde sıfırın altında´ haberiyle birarada veremezsiniz. Ülkemizde bu politikanın barız örneğini TRT´nin (burada da ARD´nin) özenle seçilmiş ve arındırılmış sade haber konularında görebiliriz.


Özellikle savaş ve kriz dönemlerinde, inandığımızdan daha çok yoğun bir şekilde, basın yayın (mass media) propagandası ile karşı karşıyayız. Medyanın, kamuoyuna tarafsız ve doğru haber sunma prensibi, günümüzde olduğu gibi, ülke ve dünyadaki siyasi konjünktür uğruna feda edilmekte. Nitekim, özellikle seçilmiş resim, görüntü ve terimler ile, kamuoyu manipule ediliyor. Bir bakıyorsunuz ki, akşam haberlerinde spiker, ´saldırı´  yerine ´operasyon´ kelimesini, ´bomba´ diyeceği yerde ´akıllı füze´ yi kullanıyor. ´Atom bombası´ demekle, ´taktik nükleer alternatif´ in ifade ettiği şey aynıdır! Sonuçta, bir füze ´akıllı´da olsa, ´beyinli´ da olsa, sadece bir iş için yarar: insan katletmeye.

“Örtmece“  (Euphemismus) dediğimiz bu yaygın propaganda türünün savaş retoriğinde sınırı yoktur. Böylece seyirci,  savaş ve katliamı temiz, gerekli, kuralına uygun oynanan bir oyun gibi algılar.

Ve bir kere aklımıza, 11 Eylül  saldırıları ile ilgili görüntüleri getirelim. Yanarak içine çöken ikiz kulelerin hemen sonrasında ekrana gelen, Filistinli oldukları söylenen ve sevinçten baklava dağıtan kadınların görüntüleri... Tamamen uydurma ama   bilinçli gösterilen bu sahneyi, dünya kamuoyunun nasıl algıladığı ise malüm. Ve şimdiye dek, yerel bir gazetede küçük bir düzeltme dışında, hiç bir basın tarafından açıklama yapılmadı.

Bir devlet başkanı, dünyaya kendilerini ´iyi´, kendisine destek vermeyen (yani suçuna ortak olmayan) herkesi ´kötü´ diye tanımlayabiliyor ise, buna önce halkı inandırmak zorundadır. Ve bu savaş, meydanlardan önce, medya kanalıyla başlar. `Kötüye` (!) karşı savaşıldığı söylenen günümüzde, neyin ve kimin ´iyi´ veya ´kötü´ olacağına karar veren merci sadece ve sadece medyadır. Bu da yeni bir olgu olmayıp, değişen sadece maskelerdir. Örneğin fizikçi Wernher von Braun, Londra´yı yerle bir eden V füzelerini tasarlarken ´kötü´ iken, savastan sonra yeteneklerini Amerikan hizmetine sununca ´iyi´ oluyor. Veya Alman faşizmiyle mücadelede ´iyi´ olan Stalin, savaş sonrası dünya düzeninde ´tehlikeli komünist´, yani ´kötü´ olmakta... ( Ne tuhaftir ki, Putin tekrar ´iyilerin´, yani ABD´nin yanında, Anti-terör-ittifakında sıraya giriverdi ). Günümüzden örneklerle devam edelim.

Aynı şekilde, zamanında ABD´den aldığı ölümcül silahları Iran´a ve kendi halkına karşı kullanan Saddam Ortadoğu´nun balans ayarı iken, Kuveyt petrollerine göz dikince (demekki başkalarının gözü varmış) ´kötü´ olmakta... 80´lı yıllarda, Vietnam sonrası tarihinin en kapsamlı gizli operasyonunu başlatan CIA, Sovyetler´de yasayan müslümanları ´cihat´ a çağırırken Afgan´lar ´iyiler´ dı. Ronald Reagen´ın “benim kahraman özgürlük savaşçılarım“ dediği bu Afgan mücahitlerden sadece birisi olan Bin Ladin, şu an ´kötülüğün´ ta kendisi olarak meydanda ( yani medyada ).
Medyanın kullandığı propaganda dili, kamuoyuna bir savaşın nasıl lanse edileceğini belirler. Yani, medya bir reklam aracıdır ve ürününüzü pazarlamak için, güzel bir reklam (marketing) stratejisi (filmi) düşüneceksiniz. Senaryo´yu yazan siz oldugunuza göre, zamanına göre, rolleri ve aktörleri de değiştirebilirsiniz üstelik. Yani ´özgürlük savaşcısını´ yerine göre ´terörist´ yaparsınız. Afganistan ve Irak´ta öncelikle TV baz istasyonlarının tahrip edilmesi de boşa değildir.

Peki Üsame bin Ladin kim? Veya söyle soralım; ´iyi´ mi, ´kötü´ mü?

Bin Ladin denen şahıs, ABD´nin aile sırrıdır, ABD başkanının karanlık dublesidir. Ladin, Amerikan diplomasisinin talan ettiği bir dünya düzeninin eseridir. Sonuçta, hem Bush, hem Ladin, kendisinin ´iyiler´ safında olduğuna inanmakta. Birbirinden farkı olmayan bu iki hasta demagogun temsil ettiği radikal uçların her ikisi de ´kötünün´ de ötesinde. Mevlana´yı tanımayan bir Ladin ile T. Jefferson´u bilmeyen Bush, dünya barışı için son derece tehlikelidir. Ve bu dünya barışının anahtarı da sadece hoşgörüde - yani elimizde. Kullanalım.

SAYFA BASI




Yazarın diğer yazıları:


İyi ve Kötü üzerine

   
SAYFA BASI

| Ana Sayfa | Haberler| Gazeteler | Ekonomi | Firmalar | Spor | Yazarlar 

Copyright © Mima Datentechnik / Jülicherstr.20 / 52070 Aachen / Deutschland
Tel:
+49 (241) 900 57 50 (pbx)  Fax: +49 (241) 99 777 57  
e-posta:
info@Turkpartner.de
Bu site Mima Datentechnik Internet Servisi tarafýndan hazýrlanmaktadýr

Alperen Çelik
İyi ve Kötü üzerine
Ismail Tüysüz
Yılbaşı ve noel kutlamaları hakkında neler biliyoruz
Ozan Yusuf Polatoğlu
Nice Saddam nice Bush geçti bu dünyadan
Mahmut Aşkar
Dik durun!
Latif Çelik
Yanlış ata oynamanın bedeli
Sebahattin Çelebi
Memleket Gülüm
Ayten Kılıçarslan
Azınlık Türk kadın hareketi var mı?
Üzeyir Lokman Çaycı
Varoluş üçgeni
Şefik Kantar
Terörün yeni yüzü
Fikret Ekin
Cadı Avı
Sebahattin Çelebi
Gelirim ben sana
Sizden Biri
Seccadem
Muhsin Ceylan
Bekleyip, göreceğiz!
Dr. Nebil Bozdoğan
Sars hastalığı ve bugünkü bilgilerimiz
Ramazan Alp
Şiirin yalnızlığı