A vitaminini unutmayın! Mevsim meyvesi gibisi yok. Strese son vermenin 15 yolu

Kendinizi değil kilonuzu yakın

·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
   
   



Tehlikeli saatlere dikkat!


Yoğun geçen günlerin ardından terazinin ibresinin her zamankinden daha fazla sağa doğru hareket ettiğini görüyorsanız, tehlike çanları çalıyor demektir.

En tehlikeli zamanlar olan akşam saatlerinde boğazınıza hakim olursanız kendinizi hiçbir yiyecekten mahrum olmuş hissetmeden kilo bile verebilirsiniz.

Örneğin saat 17.10 ve iş yerinizden çıkarken kendinizle oldukça gurur duyuyorsunuz. Çok küçük bir kahvaltı ve öğlen yemeği geçirdiniz ve günü hafif ama besleyici bir akşam yemeği ile bitireceksiniz. Böyle devam ederseniz ay sonuna dek en sevdiğiniz elbisenizin içine girebileceksiniz. Ancak sonra ne olursa oluyor ve eve girdikten 10 dakika sonra dokunmayacağınıza yemin ettiğiniz o mükemmel çikolatalı kekin kokusunu alıyor ve bir güzel midenize indiriveriyorsunuz. Oysa daha akşam yemeği bile yememiştiniz.

 Akşam yenilen yemeğin yarattığı kiloların birçok sebebi var. Bunların başında tabi ki uykuda vücuttaki kalorilerin daha az yakılması geliyor. Daha kötü ifadesi ise şu: Gece geç saatlerde yenilen yemek size depolanmış yağ olarak geri döner.
       
       Kapıdan girerken...
       Eve geldiğinizde acıkmış çocuklar ve ev işleri sorumluluklarıyla birlikte açlık duygusu sizi sarmaya başlar. Artık bu hissi ofisteki gibi kenara atarak veya bir şeylerle meşgul olarak geçiştirmek o kadar kolay olmayacaktır.
       
       Peki çözüm nedir? Eve asla boş bir mideyle gelmeyin. Aşırı yemeye en fazla yatkın olduğunuz zaman kan şekerinizin düşük olduğu anlardır. Kan şekeri de gün boyunca az yediğinizde veya çok uzun süre aç kaldığınızda düşer.
       
       Uzmanlar ise uzun züre aç kalınmamasını, her üç-dört saatte bir yemek yenilmesini salık veriyor. Ancak dikkat edilmesi gereken gerçek konu şu: Vücudunuza girecek günlük kalorinin yüzde 70’ini akşam yemeğinden önce almış olun...
       
       Beş dakika kuralı: Bir hafta boyunca, eve vardığınızda kendinizi koca bir patates cipsi bitirecek gibi hissettiğinizde beş dakika bekleyin. İkinci hafta bu süreyi 10 dakikaya çıkarın. Daha sonraki haftalar da bu şekilde devam edin. Kendinizi 20 dakika kontrol etmeyi öğrendiğiniz zaman ‘aşırı yeme’ tehlikesini oldukça azaltmış olursunuz.
       
       Ancak hâlâ bir şeyler atıştırmak istiyorsunuz. Plan devam ediyor... Soda gibi düşük kalorili içecekleri tercihen elma veya portakal suyuyla karıştırın. Soda sevmiyor musunuz? Ice-tea’ye saldırın. Çünkü insanlar gerçekten susadıkları zaman kendilerini acıkmış gibi hissedebilir.
       
       Ayrıca yemek yemeye teşvik eden dondurma gibi şeker deposu besinleri evinizden uzak tutun. Eğer evin diğer fertlerinin dondurma yemesini istiyorsanız da küçük dondurma kaplarını tercih edin ki yarı yarıya yenmiş tenekeler bir potansiyel tehlike arzetmesin. Zaten araştırmalar da büyük kaplarda alınan yiyeceklerin insanları daha fazla yemeğe ittiğini gösteriyor.
       
       Akşam yemeği pişirirken...
       Sevdiğiniz bir yemeğin görünüşü sizde sinirsel ve kimyasal değişimlere neden olur. Sadece tadına bakmak veya birkaç lokma tatmak, yemek yediğinizin farkına bile varmadan kalorilerin tırmanmasına neden olabilir.
       
       Sizi bir yemek alemi yapmaktan alıkoyacak çözüm ise ağzınızı meşgul edecek şekilde atıştırmaktır. Bu kurala uygun olarak sakız, nane şekeri, kraker, havuç ve küçük domatesler gibi besinleri deneyebilirsiniz.
       
       Çocuklarla yemek yerken...
       Çocuğunuzu yemek yemeye tatlılıkla ikna ederken aldığınız lokmalar veya aşırdığınız dişlenmiş parçalar diyetinizi sabote edebilir. Kendinizle bir anlaşma yapın. Örneğin eğer kızınız tabağında beş tane patates kızartması bırakırsa sadece iki tanesini yiyin; beşten daha az bırakırsa ise hiç yemeyin. Ayrıca bu fasıldan önce düşük kalorili bir atıştırma yapmak çocuğun yediklerine saldırmanızı engeller.
       
       Çocuklar yattıktan sonra...
       Sekiz saat çalıştınız, yemek pişirdiniz, temizlik yaptınız, çocuklarla oynayıp onları yatırdınız. Kendinizi bir ödüle layık görebilirsiniz. Uzmanlar bu ödülü kendinize fazla görmemeniz gerektiği fikrinde. Çünkü diyet yapan kişiler kendilerini çoğunlukla herşeyden mahrum edilmiş hissederler.
       
       Tatmin olması gereken bir bünye söz konusu olsa da küçük bir parça çikolata ya da çocuklara yaptığınız kekin son dilimi işinizi görebilir. Ancak bu zevkin sonunda mutfaktan uzak durmanız gerekir. Eğer gerekirse mutfağın ışıklarını dahi kapatın. Hatta bir an önce dişlerinizi fırçalayın ki yemekle işinizin bittiği mesajını kendinize verin.
       
       Ayrıca, şunu unutmayın ki kendinizi ödüllendirmenin tek yolu da boğazdan geçmez. Bir arkadaşı arayarak, günlük yazarak, kendinize manikür yapıp kitap okuyarak da mutlu olabilirsiniz.
       
       Gece yarısında...
       Saat gecenin üçü ve iki yaşındaki oğlunuz deli gibi öksürüyor; belki de beş yaşındaki kızınız bir kabustan uyanmış. Onların ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra canınız bir şeyler yemek isteyebilir. Bu durumlarda sizi çılgınlığa götürecek bir davranışta bulunmamak için şifalı çay poşetlerine başvurmak en akılcı yoldur. Hiç mi dayanamıyorsunuz? Birkaç tane kraker, leblebi ve belki biraz süt kaymağı sizi tatmin eder.
       
       Ayrıca tuvalet ihtiyacı için kalktığınız zamanlarda bir şeyler yiyip içmemek çok önemlidir. Uzmanlar, uykudan kalkmadan iki saat öncesine kadar bunun yapılmaması gerektiğinin altını çiziyor. Aynı nedenden dolayı gecenin ilerleyen saatlerinde alkollü içkilerden de kaçınmak gerekiyor.
       Ne mi yapacaksınız? İyi bir gece uykusu çekin ve kalorileri alacaksanız da bu işi güneş batmadan bitirin...

Kaynak: www.istanbul.com



SAYFA BASI

Mahmut Aşkar
Eğrisine Doğrusuna Sarrazin
Nurdoğan Aktaş
O Bayrakları Kim Çıkaracak?
Prof. Dr. Hacı Duran
Örümcek Ağı ve Yargı Gücü
Yakup Yurt
O Bayrakları Kim Çıkaracak?
Orhan Aras
Kutsal Anadolu Topraklarında
İbrahim Selamet
İyilik Köprüsü SAKVA
Muhsin Ceylan
Zirveden görünenler
 ve bir istifa
Nuran Yelkenci
Ne Mutlu Türküm Diyene!..
Ozan Yusuf Polatoğlu
Cumhuriyet Halk Partisi
Ayten Kılıçarslan
Almanya ‘artık vatan’ mı?
S. Semih Sedef
Yitik hayatlar...
Hidayet Kayaalp
Mumla eriyen umutlar
Hayrettin Çakmak
İkinci yirmiyedi, beşinci Cuma
Yılmaz Kuzucu
İyiye değişim ve beyinlerde haraket
M. Ali Aladağ
Alman Medyasındaki İslam
Üzeyir Lokman  Çaycı
Şehirlerleşme ve etkinleşmeler
Haldun Çancı
Gizlenen Gerçek Atatürkçülük ve Savunucularına Ödettirilen Bedeller
Hasan Kayıhan
Bizim "Diaspora" Show
Ali Kılıçarslan
Oy hakkı sözü ne oldu?
Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
Gelin TV kanallarımızın son durumunu birlikte irdeleyelim
İsmail Altıntaş
Diaspora ve Kimlik
Osman Seçmez
Hayatın gerçek adı: SU
Şefik Kantar
Papa radikallere koz verdi
Fikret Ekin
Yine İnsan
Prof. Dr. Ümit Özdağ
Türkiye'nin En Büyük Sorununa Cevap
Prof. Dr. Berhan Yılmaz
Peygamberi Doğru Anlamak
Prof. Dr. İbrahim Ortaş
Şiddet ve Eğitim Sitemimiz 1
Sebahattin Çelebi
Şimdi....
Veli Kalli
Sorunumuz Kuş Gribi Değil
Mustafa Can
Bayram Gelince Bir Şeyler Olur Bana Canım....
İsmail Tüysüz
”Avrupa’nın Anası Anadolu” Konferansına İlgi Büyüktü
Erhan Türbedar
Kosova’ya İki Yeni Bakanlık Devrediliyor (?)
Serdar Çelebi
Fransa olayları ve Avrupa’da ‘Yeni Irkçılık’
Yakup Tufan
Fransa’nın İmajı
Betül Parlar
Hey du...
Şensel Aşkın
Bilginin/Doğruların Etkinliği
Halil Gülel
Gerçek Güzellik
Dr. Nebil Bozdoğan
Botox zehir mi ilaç mı?
Sizden Biri
Sen neymişsin be abi?
Alperen Çelik
Yeni Vietnam IRAK
İsmail Altıntaş
İslâm Dininin Engellilere Sağladığı Kolaylıklar
Latif Çelik
Ayný acýyý duyanlar en samimi olanlardýr
Dr. Nebil Bozdoğan
Kozmetik cilt tedavisi amaçlı lazer uygulamaları
Fazlı Arabacı
Yaralı bir bilinç