Tehlikeli
saatlere dikkat!
Yoğun geçen günlerin ardından terazinin
ibresinin her zamankinden daha fazla sağa doğru
hareket ettiğini görüyorsanız, tehlike çanları
çalıyor demektir.
En tehlikeli zamanlar olan akşam saatlerinde boğazınıza
hakim olursanız kendinizi hiçbir yiyecekten mahrum
olmuş hissetmeden kilo bile verebilirsiniz.
Örneğin saat 17.10 ve iş yerinizden çıkarken
kendinizle oldukça gurur duyuyorsunuz. Çok küçük bir
kahvaltı ve öğlen yemeği geçirdiniz ve günü
hafif ama besleyici bir akşam yemeği ile
bitireceksiniz. Böyle devam ederseniz ay sonuna dek en
sevdiğiniz elbisenizin içine girebileceksiniz. Ancak
sonra ne olursa oluyor ve eve girdikten 10 dakika sonra
dokunmayacağınıza yemin ettiğiniz o mükemmel
çikolatalı kekin kokusunu alıyor ve bir güzel
midenize indiriveriyorsunuz. Oysa daha akşam yemeği
bile yememiştiniz.
Akşam yenilen yemeğin
yarattığı kiloların birçok sebebi var.
Bunların başında tabi ki uykuda vücuttaki
kalorilerin daha az yakılması geliyor. Daha kötü
ifadesi ise şu: Gece geç saatlerde yenilen yemek size
depolanmış yağ olarak geri döner.
Kapıdan
girerken...
Eve geldiğinizde
acıkmış çocuklar ve ev işleri
sorumluluklarıyla birlikte açlık duygusu sizi
sarmaya başlar. Artık bu hissi ofisteki gibi
kenara atarak veya bir şeylerle meşgul olarak geçiştirmek
o kadar kolay olmayacaktır.
Peki çözüm nedir?
Eve asla boş bir mideyle gelmeyin. Aşırı
yemeye en fazla yatkın olduğunuz zaman kan
şekerinizin düşük olduğu anlardır. Kan
şekeri de gün boyunca az yediğinizde veya çok
uzun süre aç kaldığınızda düşer.
Uzmanlar ise uzun züre
aç kalınmamasını, her üç-dört saatte bir
yemek yenilmesini salık veriyor. Ancak dikkat edilmesi
gereken gerçek konu şu: Vücudunuza girecek günlük
kalorinin yüzde 70’ini akşam yemeğinden önce
almış olun...
Beş dakika
kuralı: Bir hafta boyunca, eve
vardığınızda kendinizi koca bir patates
cipsi bitirecek gibi hissettiğinizde beş dakika
bekleyin. İkinci hafta bu süreyi 10 dakikaya çıkarın.
Daha sonraki haftalar da bu şekilde devam edin.
Kendinizi 20 dakika kontrol etmeyi öğrendiğiniz
zaman ‘aşırı yeme’ tehlikesini oldukça
azaltmış olursunuz.
Ancak hâlâ bir
şeyler atıştırmak istiyorsunuz. Plan
devam ediyor... Soda gibi düşük kalorili içecekleri
tercihen elma veya portakal suyuyla
karıştırın. Soda sevmiyor musunuz?
Ice-tea’ye saldırın. Çünkü insanlar gerçekten
susadıkları zaman kendilerini
acıkmış gibi hissedebilir.
Ayrıca yemek
yemeye teşvik eden dondurma gibi şeker deposu
besinleri evinizden uzak tutun. Eğer evin diğer
fertlerinin dondurma yemesini istiyorsanız da küçük
dondurma kaplarını tercih edin ki yarı
yarıya yenmiş tenekeler bir potansiyel tehlike
arzetmesin. Zaten araştırmalar da büyük kaplarda
alınan yiyeceklerin insanları daha fazla
yemeğe ittiğini gösteriyor.
Akşam
yemeği pişirirken...
Sevdiğiniz bir
yemeğin görünüşü sizde sinirsel ve kimyasal
değişimlere neden olur. Sadece tadına bakmak
veya birkaç lokma tatmak, yemek yediğinizin
farkına bile varmadan kalorilerin
tırmanmasına neden olabilir.
Sizi bir yemek alemi
yapmaktan alıkoyacak çözüm ise
ağzınızı meşgul edecek şekilde
atıştırmaktır. Bu kurala uygun olarak
sakız, nane şekeri, kraker, havuç ve küçük
domatesler gibi besinleri deneyebilirsiniz.
Çocuklarla yemek
yerken...
Çocuğunuzu yemek
yemeye tatlılıkla ikna ederken
aldığınız lokmalar veya
aşırdığınız
dişlenmiş parçalar diyetinizi sabote edebilir.
Kendinizle bir anlaşma yapın. Örneğin
eğer kızınız tabağında
beş tane patates kızartması
bırakırsa sadece iki tanesini yiyin; beşten
daha az bırakırsa ise hiç yemeyin. Ayrıca bu
fasıldan önce düşük kalorili bir
atıştırma yapmak çocuğun yediklerine
saldırmanızı engeller.
Çocuklar
yattıktan sonra...
Sekiz saat çalıştınız,
yemek pişirdiniz, temizlik yaptınız, çocuklarla
oynayıp onları yatırdınız.
Kendinizi bir ödüle layık görebilirsiniz. Uzmanlar
bu ödülü kendinize fazla görmemeniz gerektiği
fikrinde. Çünkü diyet yapan kişiler kendilerini çoğunlukla
herşeyden mahrum edilmiş hissederler.
Tatmin olması
gereken bir bünye söz konusu olsa da küçük bir parça
çikolata ya da çocuklara yaptığınız
kekin son dilimi işinizi görebilir. Ancak bu zevkin
sonunda mutfaktan uzak durmanız gerekir. Eğer
gerekirse mutfağın
ışıklarını dahi kapatın. Hatta
bir an önce dişlerinizi fırçalayın ki
yemekle işinizin bittiği mesajını
kendinize verin.
Ayrıca, şunu
unutmayın ki kendinizi ödüllendirmenin tek yolu da
boğazdan geçmez. Bir arkadaşı arayarak, günlük
yazarak, kendinize manikür yapıp kitap okuyarak da
mutlu olabilirsiniz.
Gece
yarısında...
Saat gecenin üçü ve
iki yaşındaki oğlunuz deli gibi öksürüyor;
belki de beş yaşındaki kızınız
bir kabustan uyanmış. Onların ihtiyaçlarını
karşıladıktan sonra canınız bir
şeyler yemek isteyebilir. Bu durumlarda sizi çılgınlığa
götürecek bir davranışta bulunmamak için
şifalı çay poşetlerine başvurmak en
akılcı yoldur. Hiç mi dayanamıyorsunuz?
Birkaç tane kraker, leblebi ve belki biraz süt
kaymağı sizi tatmin eder.
Ayrıca tuvalet
ihtiyacı için kalktığınız
zamanlarda bir şeyler yiyip içmemek çok önemlidir.
Uzmanlar, uykudan kalkmadan iki saat öncesine kadar bunun
yapılmaması gerektiğinin altını çiziyor.
Aynı nedenden dolayı gecenin ilerleyen saatlerinde
alkollü içkilerden de kaçınmak gerekiyor.
Ne mi
yapacaksınız? İyi bir gece uykusu çekin ve
kalorileri alacaksanız da bu işi güneş
batmadan bitirin...
Kaynak: www.istanbul.com
SAYFA
BASI
|