|
Kılıç: Türk futbolunun kaderini tek başına Demirören'e bırakılmamalı
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, Türkiye Futbol Federasyonu'nun özerk
bir yapıya sahip olduğunu vurgularken, ''Türk futbolunun kaderini,
geleceğini, akıbetini tek başına Yıldırım Demirören'e bırakmamak
lazımdır. Elbette ki kararları onlar alacak, yönetecekler. Ama herkesin
de destek çıkması lazım'' dedi.
Bakan Kılıç, NTV Spor'da yayınlanan röportajında, hiç kimsenin bu
süreçte kenara çekilip de, 'Bakalım Yıldırım Demirören başarılı olacak
mı, olmayacak mı?' demeye hakkının olmadığını vurgulayarak, şunları
söyledi:
''Türk futbolunun kaderini, geleceğini, akıbetini tek başına Yıldırım
Demirören'e bırakmamak lazımdır. Tek başına yönetimine de bırakmamak
lazımdır. Bırakmamaktan kastım şu; elbette ki onlar yönetecek, önemli
kararları onlar alacak, o kararları kulüplerle ve kamuoyuyla onlar
paylaşacaklar. Bu onların görevi. Ama herkesin de destek çıkması lazım.
Türk futbolunun içinde bulunduğu zorluktan çıkabilmesi için, medyadan
siyasete, sivil toplum örgütlerinden spor kurumlarına, kuruluşlarına
kadar, herkesin bu sürece en azından psikolojik katkı sağlaması lazım.
Öyle olmazsa ne olur? Sayın Aydınlar döneminde birtakım problemler gün
yüzüne çıktı. Bu problemin kaynağında elbette ki Mehmet Ali Aydınlar ve
yönetimi yoktu. Onlar da sorunları önlerinde buldular. Ama sorunların
pek çoğu, arzu edilen ya da futbolu rahatlatacak çözümlere
kavuşturulamadı. Şimdi o çözülemeyen sorunların Yıldırım Demirören
yönetimi tarafından çözülmesi bekleniyor. 'Bakalım çözebilecekler mi,
çözemeyecekler mi?' Böyle kolaycılığa kaçmaya kimsenin hakkı yok. 'Katkı
verelim de çözsünler' demeliyiz, herkesin böyle demesi lazım.''
-TFF Etik Kurulu'nun değişmemesi-
Bakan Suat Kılıç, ''Demirören'in Etik Kurulu'nu değiştirmemesini doğru
buluyor musunuz?'' sorusu üzerine de şöyle konuştu:
''Bu konularda ben prensip olarak yorum yapmayı doğru bulmuyorum, fakat
öngörüş olarak şunu kayda geçirebilirim; kendisi tek aday olarak yarışa
katıldı. Çok sayıda aday çıktı ama adayların pek çoğu yarıştan çekildi
ya da adaylık dilekçesini Divan'a vermeleri için gereken 60 imzayı
bulamadığı için yarıştan çekilmek zorunda kaldılar. Görebildiğim
kadarıyla hemen her kulübün TFF'nin yeni yönetiminde temsilcisi var.
Kulüpler Birliği Vakfı, yeni başkanı ve yönetimini desteklediğini
deklare etti. Dolayısıyla bu yönüyle bakıldığında, TFF'nin yeni
yönetiminin aldığı kararların, aynı zamanda Türk futbol ailesinin
görüşlerini de yansıtan kararlar olduğu düşünülebilir. Ama 'doğrudur,
yanlıştır' diye yorum yapmam.''
-Şike davası-
Futboldaki şike davasında yaşanan süreci de değerlendirmesi istenen
Bakan Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Fenerbahçeli olup olmamak önemli değil, birinin yanında ya da
karşısında olmak da önemli değildir. Bu süreçte herkesin beklentisi,
mutlak adaletin gerçekleşmesi yönünde olmalıdır. Benim beklentim
adaletin gerçekleşmesidir. Ha, o nedir? Onu ben bilemem. Onu bilecek
olan davaya bakan Türkiye Cumhuriyeti'nin savcı ve hakimleridir.
Onların, Türkiye Cumhuriyeti'nin yürürlükteki kanunlarını en iyi
yorumlayacaklarını, önlerindeki olaya en iyi uygulayacaklarını düşünmek
dışında bir seçeneğimiz yoktur. İçerde kim olursa olsun, isterse
dışardakiler olsun. Herkes için tek dileğim var, adaletin gerçekleşmesi
ve vicdanların rahatlatılması. Bunun ötesinde kimse beklenti içinde
olmamalı. Birileri Fenerbahçeli değil diye farklı bir adaletsizlik
beklememeli, Fenerbahçeli olanlar da farklı bir adaletsizlik
beklememeli. Adalet gerçekleşsin de ne olursa olsun.''
-''Çok zaman kaybetmeden önemli kararlar alınması gerekir''-
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, Türkiye'de futbola ilginin
soğutulmaması, futbolseverlerin futboldan soğumaması gerektiğini
belirterek, ''Çok zaman kaybetmeden önemli kararlar alınması gerekir''
dedi.
UEFA'nın uzun süredir yaşanan süreçle ilgili sessiz kalmasıyla ilgili
bir soruyu cevaplayan Bakan Kılıç, şunları kaydetti:
''Benim görebildiğim kadarıyla TFF ile UEFA arasında bilgi köprüsü var.
Şu tarihten bu yana sessiz kalıyor olmaları, bir kopukluğun göstergesi
değil, bilakis yapılan bilgilendirmelerin neticesindedir diye
düşünüyorum. Yeni dönemde TFF ile UEFA arasında görüşmelerin daha da
sıklaştırılmasını, bunun yanında şeffaflaştırılmasını ve kamuoyunun da
daha sık ve açık bilgilendirilmesini ümit ve temenni ederim. Türk
futbolunun sorunları tek başına Türkiye'de çözülecek sorunlar değil.
Tabii ki UEFA'ya bakan yönü ve boyutu da var. Ama aynı zamanda
Türkiye'de yaşanan bir boyutu da var. Türkiye'de futbola olan ilginin
soğutulmaması, futbolseverlerin futboldan soğumaması lazım. Çok zaman
kaybetmeden önemli kararlar alınması gerekir.''
-Avcı'yı tebrik etti-
Bakan Kılıç, görevdeki ilk maçında dün cesur kararlar alan A Milli
Futbol Takımı Teknik Direktörü Abdullah Avcı'yı tebrik etti.
''Ne zamandan sonra Abdullah Avcı bu kadrodan verim alır, onu
bilemiyorum. Bunun için gerçek futbol adamı olmanız gerekir'' diyen Suat
Kılıç, şunları söyledi:
''Dün maçı Bursa'da izledim. İkinci yarıdaki takım, ilk yarıdan bambaşka
takımdı. İkinci yarının ikinci bölümündeki takım da, ikinci yarının ilk
bölümündeki takımdan daha istekli ve gayretliydi. Dolayısıyla şunu
görmek lazım; listeye baktım, ilk 11'in içinde 10 ayrı takımdan oyuncu
vardı. 4 yabancı takımdan gelen oyuncu vardı. Yaş ortalaması 23'tü.
Abdullah Avcı'yı tebrik ediyorum, ilk sınavında bu kadar cesur bir karar
aldığı için. Reform ya başta başlar, ya hiç başlamaz. Reforma giden ilk
adımı ilk karşılaşmasında atarak, cesaretini, dirayetini, otoritesini
ortaya koydu. Abdullah Avcı, 'Kimin bakışı ne olursa olsun, ben cesur
kararlar alabilecek ve bu kararları sahaya taşıyıp, uygulayabilecek bir
hocayım' dedi. Bu önemli. 'Takımın dilini konuşan bir hoca lazım'
demiştim. O zaman kastettiğim o dönem itibariyle Türkçe'ydi. Bugün artık
sadece Türkçe'yi değil, takımın gönül dilini de, duygu dilini de
konuşabilen bir hoca var. Sadece Abdullah hocaları değil, ağabeyleri de
olacaktır. Genç yetenekler, tecrübeli ağabeyleriyle birlikte çok daha
büyük işler başaracaklar.''
Suat Kılıç, milli takım hocasının adaletinin de tartışılmaması
gerektiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı:
''Türkiye'deki her oyuncunun şunu bilebilmesi lazım: 'Abdullah hoca en
adil, en dengeli kadroyu çıkardı' diyebilmesi lazım. Milli takım
seçildiği zaman, her takımdan bir oyuncu temsili olarak alınsın
mantığıyla kurulmaz. Her takımın en iyileri, kadronun ihtiyaçları
gözetilerek alınır. Abdullah Hoca bunu yapabilecek kararlılıkta bir
hoca. O nedenle önünü açmak lazım. Milli formayı giydikten sonra hangi
futbolcunun Fenerbahçeli, Trabzonsporlu ya da Galatasaraylı olduğunun
önemi yoktur. Önemli olan kırmızı-beyaz formayı sırtına geçirmiş
olmasıdır. Herkesin böyle bakması lazım.''
|