|
Davutoğlu: Türkiye artık yükselen ılımlı bir güç
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin, bölgesindeki hiçbir
ülkeyle rekabet etmediğini ve yükselen "ılımlı bir güç" olduğunu
söyledi.
Bakan Davutoğlu, Alman "Welt am Sonntag" gazetesine verdiği demeçte,
Wikileaks belgelerine göre Türkiye'nin, Irak ve Suriye politikasıyla
İran'ın bu ülkelerdeki etkisini azaltmaya çalıştığı iddiasının doğru
olup olmadığının sorulması üzerine, bu belgelerin resmi belgeler
olmadığının altını çizerek, yine de hiçbir yerde İran'a karşı mücadele
ettikleri şeklinde bir ifadenin kullanılmadığına dikkati çekti.
"Türkiye'nin İran'a karşı mücadele etmediği, ancak bölgedeki etkisini
azaltmaya çalıştığı" değerlendirmesi üzerine Davutoğlu, "Bölgemizdeki
hiçbir ülke ya da ülkeler topluluğu ile rekabet içinde değiliz. Tümüyle
iyi komşuluk ilişkilerimiz var. Bizim prensiplerimiz açıktır: yönetim
kademeleri ile siyasi diyalog, sükunetli bir güvenlik bölgesi, ekonomik
istikrar, çok kültürlü ve çok dinli birlikte yaşam. Biz hiç kimseye
karşı politika yürütmüyoruz. Biz faal bir ülkeyiz. Biz bir ülkeye ya da
birkaç ülkeye karşı bir denge oluşturmaya çalışmıyoruz. Diğer ülkelere
bakmadan sadece prensiplerimize sadık kalıyoruz" diye konuştu.
Hiçbir ülkenin içişlerine karışmadıklarını, ancak prensiplerinin her
zaman saydamlık, demokrasi ve sorumluluk olduğunu ifade eden Davutoğlu,
"İran bir diktatörlük mü?" şeklindeki soruya karşılık da "Diğer ülkeler
hakkında yorum yapamam ve burada İran'ı da savunmak istemiyorum, ama
Mübarek'in (eski Mısır Devlet Başkanı) görev süresi içinde İran'da
şiddetli tartışmalar sonucunda beş kez devlet başkanı değişti. Yani bu
ülkede bugüne kadar Tunus ya da Mısır'da olduğundan çok daha farklı bir
siyasi katılım var" dedi.
Her toplumun kendine ait bir dinamizmi bulunduğunu ve sadece Türkiye ile
Arap ülkeleri arasında değil, Arap ülkeleri arasında da farklılıklar
olduğunu belirten Davutoğlu, genel olarak değişime ihtiyaç duyulduğunu
ve bu değişimin yönünün önemli olduğunu söyledi.
Davutoğlu, Türkiye'nin bugüne kadar edindiği tecrübelerin bir başarı
hikayesi olduğunu ifade etti. AK Parti'nin bu nedenle geçen 8 yılda
seçimleri kazandığını, bunun önemli bir sınav olduğunu, ancak
kendilerini hiçbir zaman bir model olarak göstermediklerini kaydeden
Davutoğlu, Türkiye'nin, demokrasinin bölgede kaosa ve radikalleşmeye yol
açacağı şeklindeki iddiaları çürüttüğünü ve demokrasinin istikrar,
kalkınma ve ılımlılık getirebileceğini, istikrar sağlanması için otokrat
rejimlere ihtiyaç olmadığını gösterdiğini söyledi.
Ortadoğu ülkelerinin yanı sıra Uzakdoğu ülkeleri ile de iyi ilişkiler
kurmaya çalıştıklarını, Türkiye'nin, kendi iktidarları döneminde AB
üyelik müzakerelerine başladığını, 2004 yılında NATO zirvesini
düzenlediğini, ilk kez Avrupa Konseyi'nin başkanlığını üstlendiğini, AB
ilişkilerinde geçen 8 yılda son 50 yılda olduğundan daha fazla ilerleme
sağlandığını belirten Davutoğlu, Türkiye'nin, İslam ülkelerine yöneldiği
şeklinde tezleri ortaya atanların Türkiye coğrafyasını tanımadığını,
Türkiye'ye komşu olan ya da yakınlarında bulunan 12 komşu ülkeden sadece
4'ünde Müslümanların çoğunlukta olduğunu söyledi.
Türkiye'nin, coğrafi konumundan dolayı çevresindeki tüm ülkeler ile iyi
ilişkilere sahip olmaya çalıştığını, Afganistan'da bile çok sevildiğini,
Libya'da hiçbir insanın milliyetine ve dinine bakmadan tahliye
işlemlerinde bulunduğunu ifade eden Davutoğlu, bazı AB ülkelerinin
Türkiye'nin üyeliğine neden bu kadar tepki gösterdiğinin sorulması
üzerine de, "Gerçek söylemek gerekirse bunu anlamıyoruz. AB'nin temel
değerlerine ve tüm müttefikleri ile tarihi ilişkilerine baktığımızda bu
anlaşılır gibi değil. Tarihi açıdan Avrupa'nın bir parçasıyız. Bizim
arşivlerimiz olmadan tarihini yazamayacak bazı Avrupa ülkeleri var.
Soğuk Savaş'ın kazanılmasında kimse Türkiye'nin payını inkar edemez.
Soğuk Savaş döneminde Avrupa'yı savunduk, ancak bazı Avrupalılar NATO'da
kalmamız ve AB'ye girmememiz gerektiğini düşünüyor. Yeni Türkiye'yi
anlamıyorlar: Türkiye artık sadece bir sert güç değil, yükselen ılımlı
bir güç" diye konuştu.
"Siz Avrupa'yı anlamıyorsunuz, Avrupa sizi anlamıyor. Bunların hepsi
kulağa kötü geliyor" değerlendirmesi üzerine de Davutoğlu, Türkiye'nin
Avrupa'yı çok iyi anladığını, sadece çifte standardını anlamadığını
belirterek, 2004 yılında Türkiye ile üyelik müzakerelerine başlanması
kararı alındığını, AB'nin Bosna-Hersek ve Sırbistan ile vize
uygulamasının kaldırılması konusunda görüşmesine rağmen, AB üye adayı
olan Türkiye ile bu konuda görüşmediğini ifade etti.
Bunun Türkiye'ye hak görülmemesi durumunda, tüm insanların eşit haklara
sahip olduğuna ilişkin Avrupa'nın temel ilkelerine aykırı düşeceğini
ifade eden Davutoğlu, artık Avrupa'nın öz eleştiri yapma vaktinin
geldiğini, öz eleştirinin Avrupa kültürünün ve felsefesinin belkemiğini
oluşturduğunu kaydetti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Düsseldorf kentinde yaptığı konuşmada,
Almanya'daki Türk çocuklardan önce Türkçe, daha sonra Almanca
öğrenmelerini istemesinin Alman politikacılar tarafından tepki ile
karşılandığının hatırlatılması üzerine de Davutoğlu, "Bunun nesi yanlış"
karşılığını verdi. Davutoğlu, burada söz konusu olan şeyin ulusal
azınlıklar konusu değil, insan hakları olduğunu belirterek, Başbakan
Erdoğan'ın, bu sözleriyle Türkleri Almanca'ya öğrenmeye teşvik ettiğini,
Almanya'da yaşayan 3. ve 4. kuşak Türklerin kendi anadillerini unutmakta
olduğunu ve Erdoğan'ın da kendi diline saygı duyan bir ulusun başbakanı
olarak Türklerden kimliklerini korumalarını, aynı zamanda Alman
toplumuna uyum sağlamalarını istediğini söyledi.
Vefat eden eski başbakanlardan Necmettin Erbakan'ın siyasi mirasını
nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine de Davutoğlu, Erbakan'ın,
1970 yılından beri Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yasaklanan
partileri ve Milli Görüş hareketi ile Türkiye'deki demokratik değişimde
önemli rol oynadığını belirterek, Erbakan'ın aynı zamanda modernlik ile
gelenekleri ve sanayileşmeye dayalı ekonomik kalkınma modeli ile farklı
perspektiflerden Türkiye'deki değişime katkı sağladığını ifade etti.
Davutoğlu, Erbakan'ın İslam dünyası ile özel ilişkilere sahip, aynı
zamanda görmüş olduğu modern eğitim ile olayları iyi muhakeme etmiş bir
insan olduğunu sözlerine ekledi.
|