Kurtulmuş: Davul başkasının boynunda, tokmak başkasının elinde olmaz
TRT Haber'de dün gece Kozmik Oda programının konuğu olan Saadet
Partisi'nin Eski Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, partiden ayrılış
sürecinde yaşananlara ve bundan sonra ne yapacağına ilişkin Rıdvan
Memi'nin sorularını yanıtladı. Kurtulmuş programda bir çok bilgiyi ilk
kez dile getirdi, işte o çok konuşulacak açıklamalar!
'AYRILMASAYDIK KAN DÖKÜLECEKTİ'
"İstanbul il iftarı baskınından sonra partimizin genel başkan yardımcısı
olan, 30-40 yıldır bu harekete büyük güç vermiş insanlar fiili tacizlere
uğradı. Mesela Sayın Lütfi Esengün, 40 yıldır bu davanın içinde olan
birisidir. Ona karşı bir saldırıda bulunuldu. Yine Musa Demirci 40
yılını bu davaya adamış bir isim ona saldırıda bulunuldu. İstanbul İl
Başkanının arabasına onlarca kişinin taşlı sopalı saldırısı oldu.Biz
önümüzdeki kongreye girsek büyük ihtimalle bu kongreyi alırdık. Bizimle
birlikte harelet eden il başkanların, il yönetimlerinin desteği
ortadadır. Kerbela derken de şunu kastediyoruz. Kardeş kavgası olmasın
istedik. Bütün bunlardan çok daha ağır tablolar olabilirdi. Allah
korusun bir kişinin burnu kanasa bunun vebalini biz veremezdik". Rıdvan
Memi'nin bu noktada sorduğu "Kan dökmeye varacak bir potansiyel mi
sezdiniz ?" sorusuna Kurtulmuş'un yanıtı netti : "Hiç kuşkusuz. Korkarız
ki öyleydi. Çünkü bu süreç içerisinde fiili saldırılar yapıldığı gibi
benim, eşimin cep telefonları verilerek insanlar kışkırtıldı. Bunlar çok
daha ileri noktaya taşınacaktı. Bunun potansiyeli de Türkiye'nin dört
bir tarafında gösterildi."
'İŞ EŞİME VE BANA YÖNELİK ÖLÜM TEHDİDİNE KADAR ULAŞTI'
"Benim ve eşimin telefonları bazı sitelerde yayınlandı. Bana ve eşime
bir çok tehdit telefonları oldu. Bunlar çok açık şekilde oldu. Emniyet
de soruşturmaya devam ediyor. Çok ciddi küfürler... hakaretler... iş
ölüm tehdidine kadar ulaştı"
'PARTİ SALTANATA DOĞRU EVRİLDİ VE BİZ AYRILDIK'
"Erbakan'ın sözlerini üstüme alınmıyorum. Kendimi Sırat-ı Müstakim üzere
görüyorum. Siyaset bu tür terminolojiler üzerinden yapılmaz. Siyaset
irade işidir, iddia işidir. Bu da sürü olmayı değil iddia ve irade
sahibi olmayı zorunlu kılar. Ben hiçbir arkadaşımın kendisini sürünün
bir parçası olarak gördüğünü düşünmüyorum. Ayrılık kararı almak
hakikaten hiç kolay değildi. Bu kadar kötü süreçlerle baş başa
bırakılacağımızı öngöremedik. Rüyamızda görsek inanmazdık ama anlaşıldı
ki mesele saltanata doğru evrilmiş, bu noktada da ayrılık kararını
aldık."
'DAVUL BAŞKASININ BOYNUNDA TOKMAK BAŞKASININ ELİNDE OLMAZ'
"Erbakan İran örneğinden hareketle partinin YİK'ini Velayet-i Fakih
konseyi gibi çalıştırmak istedi" sorusuna önce "Bu iddia doğru değil"
diyerek yanıt veren Numan Kurtulmuş'un devamında söyledikleri ikili
yönetim yapısının varlığını doğruladı: "Velayet-i Fakih sistemini hayata
geçirmek istediği iddiası doğru değil. Zaten Velayet-i Fakih müessesesi
bizim siyasi geleneğimize uymaz. Siyasette bu tür ikili müesseseler
yürümez. Türkiye'de siyasetin açık yapılması lazım. Aramızdaki temel
farklılıklardan biri de buydu. Kamuoyu önünde sorumlu kimdir, partinin
genel başkanıdır, genel idare kuruludur. Bu yetkili organlar eliyle
siyaset yürür. Onun dışında herhangi bir sorumsuz yetkili müesseseyi
Türkiye siyaseti kaldırmaz"
"- Çatışma buradan mı çıktı ?"
"Çatışmanın temel noktalarından birisi büyük oranda burasıydı.İstişare
başka şeydir icra başka şey. Bir her zaman istişareye, başkasını
fikirlerine açık olduk. Ama davul başkasının boynunda tokmak başkasının
elinde..böyle bir siyaset olmaz"
'TEŞKİLAT PARASI İLE ALINAN TV 5'İN GELİRİ NEREDE BİLMİYORUM'
Teşkilatın hisse alımıyla kurulan TV 5'in satışından elde edilen gelirin
ne olduğuna dair Rıdvan Memi'nin sorusuna Kurtulmuş'un verdiği yanıt
yine uzun süre konuşulacak cinstendi:
"Ben gözümün görmediği elimin tutmadığı hiç bir konuda yorum yapmak
istemem. Bunun ilgililer, bu süreçte para toplamış olanlar bilecek
bunu..."
'PARTİ BİNASININ KİRASI KİME ÖDENİYOR BİLMİYORUM'
Numan Kurtulmuş, parti genel merkezinin 36 bin lira olduğu iddia edilen
kirasının kime ödendiğine ilişkin soruya verdiği yanıt ta çarpıcıydı :
"Bir şirkete ama şirketin arkasında kim var bilmiyorum, Biz geldiğimizde
kiramızı ödedik, ama kimdirler bilmiyorum, hesaplar benim kontrolümde
değildi. Partinin genel merkez binasına ne kadar kira ödeniyordu
bilmiyorum. Genel merkez binasının kimden kiralandığını da bilmiyordum.
Bu tür ilişkilerle hiçbir zaman ilgim olmadı."
'PARTİMİZDE SOSYAL DEMOKRATLAR DA OLACAK, İLK TOPLANTI BİNGÖL'DE'
"Hiçbir parti masa başında kurulmaz. Anadolu'yu karış karış dolaşacağız
ve en kısa zamanda hareketimiz partileşecektir. Öyle ümit ediyorum ki
2011 seçimlerine de katılacağız. Yerli, maneviyatçı, anti emperyalist ve
daha özgürlükçü bir parti olarak siyasal paydaşlarımızı arttırarak yola
devam edeceğiz. Bu görüşlere katılan herkes partimizde yer alacak.
Sosyal demokratlar, muhafazakarlar. Yeni Anayasa platformu
oluşturacağız. İlk buluşmamız Bingöl'de gerçekleşecek. Yeni Anayasa
isteyen herkesi bir araya getireceğiz. Özellikle referandumdan sonra
ortaya çıkmış olan yüzde 58'in hakkını hukukunu koruyacak yeni bir
siyasal ortaklığı oluşturmaya çalışacağız. BBP lideri Yalçın Topçu ve
DP'nin Eski Genel Başkanı Süleyman Soylu ile siyasi birliktelik
anlamında herhangi bir görüşmemiz olmadı."
'AB'YE KATEGORİK OLARAK KARŞI DEĞİLİZ'
"AB
karıştılığı algısını doğru bulmam. Avrupa Birliği bizim için bir
medeniyet projesidir derseniz böyle bir anlayışa karşı olduğumu açıkça
söyleyebilirim. AB de zaten evrilmekte, gelişmekte olan bir yapı. Bir
Avrupa Birliği'ni reel bir yapı olarak görürüz. Ütopik her şeyi çözen
bir maymuncuk olarak görmeyiz. AB ekonomik, toplumsal ve siyasal açıdan
toptan kategorik olarak karşı durduğumuz bir şey değil. Biz kendi
ekonomik refahımızı da kendi dinamiklerimiz üzerinden sağlarız.
Özgürlükleri genişleteceksek kendi dinamiklerimizle yaparız."
|