|
Yargıtay, mahkemenin yetkisini gasp etti
Yargıtay kararı yok hükmündedir
Avukat Halil Doğan (Demokrat Hukukçular Derneği Genel Başkanı): Yasalara
göre Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin verdiği birleştirme kararı yok
hükmündedir. Burada çok açık bir şekilde Yargıtay'ın yetki gaspı var. Bu
dava, ağır ceza mahkemesinde görülmesi gereken bir dava. Her şey bir
plan dâhilinde uygulanıyor. Bu davada asker olan kişilere de kapı
açılmak isteniyor.
Zorlama kararlarla hukuk yürümez
Prof. Dr. Hakan Hakeri (Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Dekanı): Davalar birleştirilebilir. Buna engel yok. Ancak ben olaylar
ilk geliştiğinde Yargıtay Ceza Dairesi'nin dosyayı doğrudan isteme
yetkisi olmadığı düşüncesindeydim. Ses kayıtlarıyla ilgili de yargının
bu tip planlar içine girmesi doğru değil. İşlerin kendi akışına
bırakılması, hukuk düzeninin kendi kuralları içinde gelişmesi lazım.
Zorlamalarla davaların alınıp oradan oraya aktarılması yargılamanın
adilliğine gölge düşürür.
HSYK'daki değişikliğin haklılığı ortaya çıktı
Ahmet Çağlayan (Eski DGM Hâkimi): Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun
oylamasıyla kanundaki hükümler değişiyorsa o zaman İlhan Cihaner'in
Yargıtay'da yargılanma kararı doğrudur. Bu mevcut durum, HSYK'da yapılan
değişikliğin ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Yargıtay Ceza Genel
Kurulu'nun buna bir açıklık getirmesi gerekiyor.
Mağdurlar AİHM'ye başvurma hakkına sahip
Orhan Gazi Ertekin (Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı): Bu davanın
Yargıtay'a alınma çabaları en başından beri şaibeyle gidiyor. 11. Ceza
Dairesi CD üzerinden birleştirme kararı vererek hukuk tarihinde olmayan
bir ilke imza attı. Yargıtay Ceza Genel Kurulu da bu hukuksuzluğun
üzerinden başka bir hukuksuz kararı verdi. Yasalara göre Yargıtay 11.
Ceza Dairesi'nin verdiği birleştirme kararı yok hükmündedir. Yargıtay
Ceza Kurulu'nun hükmü son karar olduğundan mağdur kişiler AİHM'ye
başvurma haklarına sahiptir. Bu dosya yargılama süreci başından beri
hukuk davası gibi değil de bir hesaplaşma gibi devam ediyor.
Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner'in terör örgütü üyeliğinden
yargılandığı Erzurum'daki Ergenekon davası, skandal gelişmelere sahne
oluyor.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, önceki gün verdiği kararla, Cihaner'in
dosyasını Ankara'ya taşıdı. Böylece internete düşen ses kayıtlarındaki
kurtarma planının son halkası da tamamlanmış oldu. Karar kamuoyunda şok
etkisi yaptı. Hukuk fakültelerinin dekan ve öğretim üyelerinden baro
başkanlarına, hukuk derneklerinin yöneticilerinden emekli yargı
mensuplarına kadar herkes yapılan işlemin Anayasa'ya ve kanunlara aykırı
olduğuna dikkat çekiyor. Yargıtay'ın yerel mahkemelerin görev alanındaki
örgüt davasına bakmasının yetki gaspı anlamına geldiği vurgulanıyor. 19
Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Hakan Hakeri, dışarıdan
zorlamalarla yapılan yargılamanın adalete gölge düşüreceği uyarısında
bulunuyor. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Doç. Mustafa
Şentop, Yargıtay ve Danıştay'ın seçtiği 'üst ağalık' yolunun yanlış
olduğuna işaret ediyor. Demokrat Yargı Eşbaşkanı Orhan Gazi Ertekin'e
göre hukuksuzluk üzerine hukuk inşa ediliyor. Eski DGM hâkimi Ahmet
Çağlayan, "HSYK'daki değişikliğin haklılığı ortaya çıktı." derken,
Boğaziçi Avukatlar Derneği Başkanı Bilal Çalışır, ses kayıtlarına atıf
yapıyor: "Mesele bir kısım yüksek yargı mensuplarının ideolojileri
çerçevesinde yürütülüyor."
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun Başsavcı İlhan Cihaner'in ağır ceza
mahkemesinde yargılandığı terör davasının Yargıtay'a alınmasına dair
kararına hukukçuların tepkisi sürüyor. Marmara Üniversitesi Hukuk
Fakültesi'nden Doç. Dr. Mustafa Şentop, Yargıtay'ın kararının yerel
mahkemelerin alanını daraltmak olduğuna dikkat çekerek, "Yargıtay,
Danıştay gibi yüksek mahkemeler yerel mahkemeler üzerinde üst ağalık
gibi üst çalışma yolunu seçiyorlar, bunlar yanlıştır." dedi. Yargıtay 9.
Hukuk Dairesi Onursal Üyesi Cevdet İlhan Günay, özel bir suç niteliğinde
olan terör suçuna özel yetkili mahkemelerin bakması gerektiğini
belirterek söz konusu kararın yargılamanın seyrini değiştirebileceğine
dikkat çekti. Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Orhan Gazi Ertekin ise
Erzincan davasıyla ilgili dosyanın içinden çıkılmaz bir hale
sokulduğunu, mağdurların AİHM'ye başvurma hakkına sahip olduğunu ifade
etti.
Arınç: Yüksek yargı, içindeki çürük elmaları temizlemeli
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İlhan Cihaner'i kurtarma planında yer
alan adımların teker teker uygulamaya geçirilmesinin yargının itibarını
düşürdüğünü söyledi. Yargının kendi içindeki çürük elmaları temizlemesi
gerektiğinin altını çizen Arınç, "Yargı adına fevkalade üzülüyoruz. Bu
konuşmalar ve bunları söyleyen insanların kimlikleri, Türkiye'de yüksek
yargıda ciddi sorunlar olduğunu göstermektedir." dedi. Arınç, Yargıtay
Başkanı'nın, zaman zaman 'Olayı soruşturuyoruz, gerekenler
yapılacaktır.' şeklinde açıklama yaptığını da hatırlattı ve ekledi: "Bu
soruşturmalar varsa, sonucunda neler yapıldığını hepimiz merak
ediyoruz."
Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Bülent Arınç, deşifre olan Erzincan
Başsavcısı İlhan Cihaner'i kurtarma operasyonuyla ilgili ses
kayıtlarında sözü geçen eylem planlarının teker teker uygulanmasının,
yargının itibarını düşürdüğünü söyledi. İzmir Vakıflar Bölge
Müdürlüğü'nü ziyaretinde Bülent Arınç'a, Başsavcı Cihaner'le ilgili
internete düşen ses kayıtlarıyla ortaya çıkan kurtarma planının,
yalanlanmamasına rağmen adım adım uygulamaya konulduğu hatırlatılarak,
bu konudaki görüşü soruldu.
Yargının kendi içindeki çürük elmaları temizlemesi gerektiğinin altını
çizen Arınç, "Eğer yüksek yargı sadece bağımsızlığı arzu ediyor, 'Biz ne
yaparsak doğrudur, kendi içimizde yanlış yapanlar da olsa onları biz
bağışlarız.' diye düşünüyorsa, ben şahsen çok üzülürüm. Böyle bir yüksek
yargının ayakta kalması ilelebet mümkün olmaz. Süratle kendilerini
temizlemeli, yenilemeli, denetlenebilir olmalı ve suç teşkil eden bu tür
eylemler karşısında gereğini süratle yapmalıdırlar." dedi.
Bu tür olaylar açığa çıktıkça yargı içindeki sıkıntıların boyutlarının
da netleştiğini belirten Arınç, "Esasen bu konuşmalar ve bunları
söyleyen insanların kimlikleri, Türkiye'de yüksek yargıda ciddi sorunlar
olduğunu göstermektedir. Sayın Yargıtay Başkanı, zaman zaman bu
konularda, 'Olayı soruşturuyoruz, gerekenler yapılacaktır.' demesine
rağmen bu soruşturmalar varsa, bitirilip bitirilmediğini ve sonucunda
neler yapıldığını hepimiz merak ediyoruz." şeklinde konuştu. Kurumların
hiçbir şekilde yapranmasını istemediklerini anlatan Arınç, "Biz
kurumlarımızın itibarlı ve güçlü olmasını isteriz. Bunu Silahlı
Kuvvetler için de, yargı için de, bürokrasi için de isteriz, çünkü bu
kurumları itibarlı yapan şey şeffaf, dürüst ve denetlenebilir
olmalıdır."
Cihaner: Ses kayıtları 8 ay öncesine ait
Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner, kendisini aklamak amacıyla
Yargıtay'da yapılan görüşmelerin düştüğü ses kayıtlarıyla ilgili 'deli
saçması' yorumunda bulundu. Cihaner, iddia edilen ses kayıtlarıyla
ilgili kronolojik hatalar yaşandığını, kayıtların 7-8 ay öncesine ait
olduğunu ileri sürdü. Başsavcı Cihaner, "O sıra ceza genel kurulu ortada
yok. Benim ilk duruşmalarımda, ne davanın ceza genel kuruluna gideceği
belli dosyanın ne Yargıtay 11. Ceza Dairesi'ne de İstanbul'a gideceği
belli. Yayınlanan o konuşmalar, yayınladığı o dönemlerde henüz dosyanın
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na gidip gitmeyeceği hatta Yargıtay'da
görülüp görülmeyeceği bile belli değil. Sözde ceza genel kurulu başkanı
ile görüşmüşüm. Bu mantıklı mı?" dedi.
Diğer sanıkların Yargıtay'a gelmesi de hukuka aykırı
Prof. Dr. Faruk Turhan (Süleyman Demirel
Üniversitesi Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Başkanı): Yargıtay'ın
kararıyla, Cihaner'in Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde süren 'terör
örgütü' üyeliği suçlamasındaki davasında yer alan diğer sanıkların da
Yargıtay 11. Dairesi'nde yargılanmaları söz konusu oluyor ki bu tamamen
hukuka aykırıdır. Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nun 93. ve 94'üncü
maddesinde bu tür suçları işleyen hâkim ve savcıların suçlarına iştirak
edenlerin soruşturma ve kovuşturmalarının aynı usule tabi olacağına
ilişkin hüküm bulunmamaktadır.
11.
Daire'ye gönderilen dava, hukuksuzdur
Yrd.
Doç. Dr. Adnan Küçük (Kırıkkale Üniversitesi Öğretim Üyesi): Yargıtay
Ceza Genel Kurulu'nun 11. Daire'ye gönderdiği dava tam bir hukuk
skandalı. Başından beri çeşitli oyunlar oynanmaya çalışılan dosya iyice
karıştı. Davanın 11. Ceza Dairesi'ne gönderilmesi hukuksuzdur. Çünkü
eğer iki mahkeme arasında uyuşmazlık varsa CMUK'a göre hangi mahkeme
daha ağır ceza istiyorsa dava orada birleştirilir. Ancak Yargıtay Genel
Kurulu bu kanunu göz ardı etti. Türkiye'de denetime tabi olmayan
mahkemeler "ben yaptım oldu" mantığıyla hukuk dışı kararlar veriyor.
Yargıtay Ceza Dairesi ihsas-ı reyde bulundu
Kemal Bayrak (Boğaziçi Hukukçular Derneği Ceza Avukatı): Cihaner'in
Yargıtay'da yargılanması usule uygundur. Ancak bu davanın başında
fotokopiyle karar vermesi son derece adli hatadır, hukuku adeta yok
saymaktır, fotokopi üzerinden ne dava görürsünüz ne de tahliye
verebilirsiniz. Bu açıkça hukuksuzluktur. Burada fotokopi belgeyle
tahliye eden, bununla kalmayıp birleştirme gibi kararlar veren Yargıtay
Ceza Dairesi'nin reddedilmesi imkanı da söz konusu olabilir. Çünkü
ihsas-ı reyde bulunmuştur. Burada suç işlediği iddia edilen bir sanığın
açık açık lehine taraf tutmuştur.
Yerel mahkemelerin alanını daraltıyor
Doç. Dr. Mustafa Şentop (Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi üyesi):
Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin dava ile ilgili aldığı kararlar Ceza Genel
Kurulu'nda da etkili olmuştur. Anayasa'nın 154. maddesine göre sıkıntı
var, Yargıtay Kanunu'na göre görev sırasında işlenmiş her suçun görev
suçu kabul edilmesi mümkün değil. Bu bütün kamu görevlileri için geçerli
bir yasa. O bakımdan Yargıtay'ın kanunda gösterdiği görev ve
yetkilerinin burada aşındığını veya suiistimal edildiğini
söyleyebiliriz. Buradaki nitelendirme farklılığı da yerel mahkemelerin
görev alanını daraltıyor. Yargıtay'ın görev alanını genişletmiş oluyor.
Yargıtay, Danıştay gibi yüksek mahkemeler yerel mahkemeler üzerinde üst
ağalık gibi üst çalışma yolunu seçiyorlar bunlar yanlıştır.
Bu
karar, yargılamanın seyrini değiştirir
Cevdet İlhan Günay (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Onursal Üyesi): Karar,
yargılamanın seyrini değiştirir nitelikte. Görev suçu ile terör suçunun
birleştirilmesi çok zordur. Terör suçuna 9. Daire bakar. Terör suçu özel
bir suçtur ve özel yetkili mahkemeler tarafından bakılması gerekir. Eğer
Yargıtay'da yargılanması gerekiyorsa da 9. Ceza Dairesi bakar; 11. Ceza
Dairesi değil.
Cihaner davasına özel yetkili mahkeme bakar
Bilal Çalışır (Boğaziçi Avukatlar Derneği Başkanı): Yargıçların telefon
konuşmalarından da anlaşılabileceği gibi hukuk göz ardı ediliyor. Bundan
sonra Yargıtay nezdinde Cihaner dosyasının hiçbir hukuk zemininde göz
önüne alınarak yürümeyeceği kanaatindeyim. Cihaner'in suçu Yargıtay'ın
görev alanı içinde değildir. Göreviyle ilgili suçtan değil tam tersi
terör suçundan yargılanacak. Ceza Kanunu'na göre (250. madde) bu tip
davalara özel yetkili mahkemeler bakar. Mesele bir kısım yüksek yargı
mensubunun ideolojileri çerçevesinde yürütülüyor.
Avukat Halil Doğan (Demokrat Hukukçular Derneği Genel Başkanı): Yasalara
göre Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin verdiği birleştirme kararı yok
hükmündedir. Burada çok açık bir şekilde Yargıtay'ın yetki gaspı var. Bu
dava, ağır ceza mahkemesinde görülmesi gereken bir dava. Her şey bir
plan dâhilinde uygulanıyor. Bu davada asker olan kişilere de kapı
açılmak isteniyor.
Zorlama kararlarla hukuk yürümez
Prof. Dr. Hakan Hakeri (Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Dekanı): Davalar birleştirilebilir. Buna engel yok. Ancak ben olaylar
ilk geliştiğinde Yargıtay Ceza Dairesi'nin dosyayı doğrudan isteme
yetkisi olmadığı düşüncesindeydim. Ses kayıtlarıyla ilgili de yargının
bu tip planlar içine girmesi doğru değil. İşlerin kendi akışına
bırakılması, hukuk düzeninin kendi kuralları içinde gelişmesi lazım.
Zorlamalarla davaların alınıp oradan oraya aktarılması yargılamanın
adilliğine gölge düşürür.
HSYK'daki değişikliğin haklılığı ortaya çıktı
Ahmet Çağlayan (Eski DGM Hâkimi): Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun
oylamasıyla kanundaki hükümler değişiyorsa o zaman İlhan Cihaner'in
Yargıtay'da yargılanma kararı doğrudur. Bu mevcut durum, HSYK'da yapılan
değişikliğin ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Yargıtay Ceza Genel
Kurulu'nun buna bir açıklık getirmesi gerekiyor.
Mağdurlar AİHM'ye başvurma hakkına sahip
Orhan Gazi Ertekin (Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı): Bu davanın
Yargıtay'a alınma çabaları en başından beri şaibeyle gidiyor. 11. Ceza
Dairesi CD üzerinden birleştirme kararı vererek hukuk tarihinde olmayan
bir ilke imza attı. Yargıtay Ceza Genel Kurulu da bu hukuksuzluğun
üzerinden başka bir hukuksuz kararı verdi. Yasalara göre Yargıtay 11.
Ceza Dairesi'nin verdiği birleştirme kararı yok hükmündedir. Yargıtay
Ceza Kurulu'nun hükmü son karar olduğundan mağdur kişiler AİHM'ye
başvurma haklarına sahiptir. Bu dosya yargılama süreci başından beri
hukuk davası gibi değil de bir hesaplaşma gibi devam ediyor.
|