|
Yılmaz: Veriler ülkenin namusudur
Merkez Bankası
Başkanı Yılmaz konuşmasında verileri yanlış gösteren
Yunanistan'a
değinerek, "Kamunun ürettiği istatistiksel rakamların sağlığına güvenmek
gerekir. Bu rakamlar ülkenin namusudur" dedi.
Merkez Bankası
Başkanı
Durmuş Yılmaz,
“TC Merkez Bankası olarak bizim görevimiz fiyat istikrarı sağlamaktır.
Onun dışında bir şey düşünmeyiz, dikkate de almayız. Öbür tarafı bizi
ilgilendirmez demiyoruz, diyemiyoruz. Bu mümkün de değil, eşyanın
tabiatına da aykırı” dedi.
Yılmaz,
Adana
Sanayi Odası’ndaki, “2010 Yılı Para ve Kur Politikaları” konulu sunumu
öncesinde, kendisinden önce söz alan Adana Sanayi Odası Başkanı
Ümit Özgümüş’ün,
bir demecinde, “Türk sanayicisi kaliteli ara mal üretmediği için
kaliteli ara mal ithalatı yapmak zorunda kalıyor” şeklindeki sözlerini
hatırlatması üzerine, burada bir yanlış anlaşılma olduğunu bildirdi.
“Merkez Bankası olarak, biz ’Türk sanayicisi kaliteli ara malı
üretmiyor’ demişiz, böyle bir şey dediysek özür dileriz. Ancak, biz
böyle bir şey söylemedik” diyen Yılmaz, şöyle devam etti:
“Bizim söylediğimiz husus şu. 2007-2008 yıllarında cari açık
hızla artarken ’ne yapılabilir’ sorusu sorulmaya başladı. Bunun üzerine
bir dizi toplantıdan sonra bir saha çalışması yapmaya karar verdik. Ben
8 tane iktisatçı arkadaşımızı görevlendirdim.
Türkiye’de
imalat sanayisinin yüzde 65’ini kapsayan firmalarla her birine 70-80
soru kitapçığı gönderildi. İlgili büyük firmalar incelendi, karşılıklı
görüşmeler yapıldı. Bunlar bizim kendi tespitlerimiz, teoriden
çıkardığımız sonuçlar değil.
Türkiye’de sanayici son derece kaliteli ürün üretiyor ve bu son
derece kaliteli ürün için de kaliteli ham maddeye ihtiyaç var. Bu yanlış
anlaşıldı. Bu bizim tespitimiz değil, bu sanayicilerin verdiği cevap
sonucu ortaya çıkardığımız bir tespit.
Bizim saha çalışması için yaptığımız model, sorduğumuz sorular
doğru olmayabilir, eksik olabilir, metedolojimiz yanlış olabilir. Bunlar
da gayet doğal. Size önerim, kendi metodolojinizi ortaya koyarak aynı
çalışmayı yapalım. ’Bu soruyu şöyle değil de böyle sorsaydınız böyle
olurdu’ deyin biz de düzeltelim. Bu çalışmayı küçümsemeyin, önemli bir
çalışmadır. Türkiye’de sanayici kalitesiz mal üretiyor iddiasında
değiliz, vurgumuz şu; Türkiye’de imalat sanayisinde, makine sanayisinde
dışarıda aranan son derece kaliteli mal üretiliyor, bunun için de
kaliteli ara mal ithal ediliyor. Söylediğimiz budur.”
Yılmaz, “TC Merkez Bankası olarak bizim görevimiz fiyat
istikrarı sağlamaktır. Onun dışında bir şey düşünmeyiz, dikkate de
almayız. Öbür tarafı bizi ilgilendirmez demiyoruz, diyemiyoruz. Bu
mümkün de değil, eşyanın tabiatına da aykırı” dedi.
Fiyat istikrarının önemine dikkati çeken Yılmaz, bunun içinde
istikrarın da istihdamın da üretimin de bulunduğunu belirterek, şöyle
devam etti:
“Yalnız, bizim yasamız, bize iki tane görev veriyor. Birisi
fiyat istikrarı, diğeri finansal istikrar. Finansal istikrarın ne kadar
önemli olduğu son iki yıldır dünya çapında yaşanan sorunlar bize bunu
gösterdi. Biz ülke ekonomisinin bütününe sırtımızı dönmüyoruz, dönmemiz
mümkün değil. Bizim uyguladığımız para politikası ve fiyat istikrarının
içinde bunlar var. Olmayan bir fiyat varsa bunun istikrarını sağlamak ne
işime yarar. Eğer insanlar iş bulamıyorsa, aş bulamıyorsa,
istihdam
bulamıyorsa, istediği malı bulamıyorsa...
Üretim
ortamında düzenli bir şekilde fiyatların yıldan yıla sürpriz yaratmadan
gelişmesini sağlamak bizim amacımız bu. Bunu yaparken de elbette
temelinde üretim var çalışmak var.”
SUNUM Yılmaz, açılış konuşmasının ardından yaptığı sunumda ise
küresel ekonomide toparlanma sinyallerinin olduğunu belirterek, “Son
dönemde açıklanan veriler krizin dip noktasının geride kaldığını,
küresel ekonominin toparlanma eğilimine girdiğini teyit etmiştir” dedi.
Uluslararası kuruluşlar ve bankaların,
ABD
ekonomisinin 2010 yılına ilişkin tahminlerini yukarı yönlü revize
ederken
Avrupa Para
Birliği bölgesi için daha temkinli öngörüler yaptığını ifade eden
Yılmaz, şunları kaydetti:
“Bununla birlikte kredi piyasalarındaki sorunların kısmen devam
etmesi ve
işsizlik
oranlarının yüksek seviyelerini koruması, geleceğe dönük belirsizlikleri
artırmaktadır.
Özelikle gelişmiş ülkelerde uygulanan genişleyici maliye
politikalarının bir sonucu olarak hızla artan bütçe açıkları ve kamu
borç stokları uzun vadeli faiz oranlarını artırarak özel talebi olumsuz
yönde etkileyebilecek önemli bir risk unsurudur.
Son dönemde borç yükü yüksek ülkelerin risk primlerinde sert
yükselişler gözlenmektedir. Diğer gelişmekte olan ülkelerle
kıyasladığımızda Türk lirasının değerinde önemli bir değişim
gözlenmemektedir.”
MERKEZ BANKASININ REZERVLERİ Yılmaz, Merkez Bankası’nın
rezervlerine de dikkati çekerek, “İçinde bulunulan dönemin Merkez
Bankasının döviz rezervlerinin kuvvetlendirmesi için uygun ortam
oluşturduğu değerlendirilerek, Ekim 2008’de ara verilen döviz alım
ihalelerine 4 Ağustos 2009’dan itibaren tekrar başladı. Bu uygulama
devam ediyor. Dolayısıyla bu uygulama sonucunda bugün itibariyle 5,6
milyar dolar piyasadan aldık ve bunun karşılığında da piyasaya 8,4
milyar TL’ye yakın
Türk lirası
likidite
verdik” dedi.
VERİLER ÜLKENİN NAMUSUDUR
Durmuş Yılmaz, konuşmasında kapasite kullanım oranlarına dikkati
çekerken de Adana Sanayi Odası Başkanı Ümit Özgümüş’ün kendisinden
önceki konuşmasında, “Kapasite kullanım oranlarıyla ilgili
TÜİK’in
verileri yanıltıcı. Bizim yaptığımız araştırmalarda kapasite kullanım
yüzde 40-45 çıkarken, TÜİK yüzde 80-85’lerde açıklıyor” şeklindeki
sözlerini hatırlatarak, şöyle devam etti:
“Bu konuyla ilgili eleştiriye önce cevap vermek istemedim,
ancak, şimdi dayanamadım. Kamu tarafından üretilen rakamlar bizim
ülkemizin namusudur. İktidarda kim bulursa bulsun, kurumların başında
kim olursa olsun, bir ülkeye yapılabilecek en büyük kötülük bu rakamları
manipüle etmektir. Bizim metodoloji eleştirilebilir, yöntemleri
eleştirebilirsiniz, daha iyi nasıl yapılabilir söyleyebilirsiniz ve
söylemek de zorundayız. Bilenlerin bunu söylemek boynunun borcudur.
Ancak, ortaya konulan metodoloji, açıklandıktan ve kamuoyu ile
paylaşıldıktan sonra ölçülen rakamları sıhhatine, sağlığına güvenmek
herhalde en sağlıklı yoldur diye düşünüyorum.
Şu anda
Yunanistan’ın
yaşadıklarını,
Arjantin’in
son 10 yıldır başına gelenleri biliyorsunuz. Dolasıyla bu rakamlar
ülkenin namusudur, iffetidir diye düşünüyorum. Ancak, gerçekten bilgimiz
varsa, yeteneğimiz varsa, onu öyle değil de böyle ölçün demek
zorundaysak bunu herkesin söylemesi boynuna borç. Bunu da spekülasyon
konusu yapmayalım diyorum.”
GENEL DEĞERLENDİRME Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, konuşmasının
son bölümünde, genel değerlendirme yaparken, önümüzdeki dönemlere ait
ekonomik tahminlere ve
enflasyon
beklentisine de dikkati çekti.
Yılmaz, yılbaşında yürürlüğe giren vergi düzenlemeleri, gıda
fiyatlarındaki artışlar ve baz etkilerinin son dönemde enflasyonun
yükselmesinde belirleyici bir rol oynadığını belirterek, “Bu geçici
etkiler nedeniyle, şubat ayında tüketici enflasyonunun belirgin bir
yükseliş göstereceği ve bir müddet hedefin üzerinde kalacağı
öngörülmektedir. Benzer bir şekilde temel enflasyon göstergeleri de baz
etkisi nedeniyle yıl ortasına kadar sınırlı bir artış gösterecektir”
dedi.
Durmuş Yılmaz, şöyle devam etti:
“Ekonomideki kaynak kullanımının bir süre daha düşük
seviyelerde kalacağını, istihdam koşullarının
tüketim
talebinde bir genişlemeye imkan tanımayacağı ve maliye politikasının
kademeli şekilde daraltıcı yönde etkili olacağı varsayımı altında, bir
seferlik şoklardan kaynaklanan fiyat artışlarının genel fiyatlama
davranışları üzerindeki etkisinin sınırlı olacağı düşünülmektedir.
Temel enflasyon göstergelerinin işaret ettiği mevcut ana
eğilim, orta vadeli hedeflerle uyumludur. Geçici etkiler ortadan
kalktığında enflasyonun tekrar düşüş sürecine gireceği tahmin
edilmektedir.
Küresel ekonomideki sorunların henüz tüm olarak giderilmemiş
olması ve toparlanmanın gücüne ilişkin belirsizliklerin devam etmesi,
politika faiz oranlarının uzun bir süre düşük düzeylerde tutulmasını
gerekli kılmaktadır.”
Yılmaz, konuşmasının ardından konukların sorularını yanıtladı.
|